BIST 8.864
DOLAR 34,30
EURO 37,36
ALTIN 3.028,73

Kürtaj siyasi bir karardır!

Sağlık Bakanımız Recep Akdağ bu yolu gösterdi... Siyasi bakmalıyız bu konuya...

Böyle dedi Sağlık Bakanı Recep Akdağ. Demek ki altında insanı nedenler değil, siyasi nedenler aramalıyız.

Yaşam hakkı kutsaldır, öyle öğrendik, öyle inandık. Bu yüzden hep ezilenin, sömürülenin yanında olmaya çalıştık. Kimsenin duymak istemediği konuları bir bir anlattık. Kimilerimiz düştü bu yolda, kimilerimiz acılara dayanamayıp boğaz köprüsünden attı kendini. Kimimiz de gücü yettiğince, dili döndüğünce haykırmaya devam etmekte.

Yaşam hakkı istiyoruz! Evet, tüm sokak çocuklarına, tüm tiner bağımlısı çocuklara, her türlü şiddet gören çocuklara, MPS hastası çocuklara, lösemili çocuklara, kayıp çocuklara, Ceylan’lara yaşam hakkı hep istedik. Ama bakıyoruz ki, bu insani isteklerimiz hiç dikkate alınmadı. Sokak çocukları hala sokakta, tiner bağımlısı çocuklar birer siyasi malzeme, MPS hastası çocuklar ölüme mahkum, lösemili çocuklar ilik bankasız, kayıp çocuklar hala kayıp, Ceylan’lar hala bombalanıyor.

Arzuhal eylesem daha, bu yazı bitmez.

Sağlık Bakanımız ama yolu gösterdi, siyasi bakmalı konuya. Kürt meselesini Kürtler olmadan “çözmeyi” amaçlayan bir hükümetin, kürtajı da kadınları dikkate almadan değerlendirmesi sürpriz değil. Kadınların dedikleri siyaseti bağlamaz. Sağlık Bakanımız öyle dedi. Senaryo yazmak da bize kaldı:

Senaryo 1: 2010 yılında doğurganlık hızının en düşük olduğu bölge Batı Marmara Bölgesi. Kadın başına 1.51 çocuk. En yüksek olan bölge ise 3,46 ile Güneydoğu Anadolu. Devlet onlarca yıldan bu yana Güneydoğu Bölgesinde nüfus planlaması için adeta seferberlik ilan etmiş olmasına rağmen Güneydoğu halkı için ne nüfus planlaması, ne de kürtaj söz konusu olmadı. O halde kürtaj yasağı daha çok orta ve batı bölgeler için. Bu da Türkiye’nin nüfus artışında bir Türk-Kürt dengesinin amaçlandığını gösterir. Bu teori kurgulanabilen senaryolardan biri.

Senaryo 2: 4+4+4 ile eğitim sistemi ile bağdaşıyor. Önder İmam Hatip Lisesi Mezunları ve Mensupları Derneği eski başkanı İbrahim Solmaz, "Diğer okullarda fuhuş var, uyuşturucu var, İHL’lerde bunlar yok. Bugün İHL’ye çocuğunu gönderen de, orada okuyan gençler de birer kahramandır" demişti. Diğer bir deyişle “kızınız normal liseye giderse kahraman olmaz, fakat gebe kalabilir”. Kürtaj yasası ile doğacak bebeğin yaşam hakkı korunurken, kız öğrencinin (annenin) ve ailesinin yaşam hakkı yok edilecek. Bu durumda kızlar için sözde en güvenli okul İmam Hatip Liseleri olacak. Medya konuyu bir iki kere güncellese, kızlar İmam Hatip Liselerine .. Hatırlayın, Münevver Karabulut için ne denmişti? “Kızlarına sahip çıksalardı!”

Senaryo bu ya..

Senaryo 3: Embriyonun yaşam hakkı, ikinci eşlere de evlilik hakkı getirecek. Hükümetin bundan sonraki adımı çok eşli evliliğe izin vermesi olacak. Çünkü kürtaj ile sonlandırılamayan evlilik dışı gebelikler anne ve bebeğin sosyal hayatın dışına itilmesine sebep olacak. Kaldı ki, doğan her can hukuki hakları ile doğacak. Bu durumda Medeni Kanun, miras hukuku sil baştan yazılacak. Başak Şehir resmileşecek. Ve siyasetçiler artık kasetlerle tehdit edilemeyecek. Tüm erkek vatandaşlar gibi onlar da yasal haklarını kullanmış olacaklar. Böylelikle sayısı binlerce olduğu söylenen malum kasetler boşa çıkacak.

Senaryo 4: İlaç firmalarına kobay lazım. Bile bile zihinsel engelli çocukların doğumuna izin vermek, hele ki akraba evliliklerinin bu denli yüksek olduğu bir ülkede, bol bol ilaç satmak demektir. İlaç sektörü dünyanın en çok kazanan sektörlerinden olmakla birlikte, bir çok konuda zan altında kalmıştır.

Veya tam tersi, Türkiye ciddi bir finansal krizin eşiğinde. Memuruna verdiği 0.5’lik zam bile Hazineyi sarsmaya yetiyor. Fatura millete kesiliyor. Hal böyle olunca giderleri kısmak lazım. Kürtaj yasağı da, devletin kürtaj harcamalarını neredeyse sıfıra indirir. Kürtajı yasaklamak ve sezaryeni kısıtlamak demek, devlet kasasında para kalması demek.

Belki de Suriye savaşı için hem para, hem de savaşta ölecek insanların yerine yeni canlar lazımdır. Senaryo gereği tabi..