BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70
HABER /  GÜNCEL

Kötü dalga geliyor

Deniz Ticaret Odası Başkanı Metin Kalkavan sektörü uyardı: "Ciddi bir kötü dalga geliyor!"

Abone ol

Türk denizcilik sektörü son iki yılda hızlı büyüyerek 15 milyar dolarlık bir hacme ulaştı. Deniz Ticaret Odası Başkanı Metin Kalkavan, global pazarda büyümenin durması nedeniyle sektörü uyarıyor: Ciddi bir kötü dalga geliyor. Bu krizi hafif atlatmak istiyorsak gerekli önlemleri almamız gerekir.

Dünyada denizcilik sektörünün hacmi 600 milyar dolar. Üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye'nin bu sektördeki payı ise altın dönemini yaşadığı 2005'te bile 15 milyar dolar. 8 milyon nüfuslu Yunanistan'ın denizcilik sektörünün cirosunun 100 milyar doları bulduğunu söylersek, çelişki daha iyi anlaşılacaktır.

Ancak olumlu tarafından bakarsanız aslında Türkiye 2003'den itibaren önemli adımlar atmış durumda. 2000'li yıllarda 4-5 milyar dolarlık bir cirodan söz edilirken bugün 15 milyar dolarlara ulaşmak da büyük bir başarı. Denizcilikte bu patlamanın farklı nedenleri var. Sektör temsilcilerine göre en önemli gelişme denizcilikten gelen bir bakanın göreve gelmesiyle oldu. Gemi inşa mühendisi olan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, bakan olmadan önce İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO) Genel Müdürlüğü görevini yürütüyordu.

Yıldırım, 2003'te göreve gelir gelmez sektörü harekete geçirecek kararların altına imza attı. Deniz araçlarının kullandığı yakıtta Özel Tüketim Vergisi'nin kaldırılması ve liman ücretlerindeki indirimler peş peşe gelince, Türkiye denizcilik sektöründe 50 yılın en parlak dönemine girdi.

Bu kararlarla akaryakıt yüzde 65 ucuzladı. 260 milyon YTL civarındaki teşvik ise sektörün her kademesine önemli katkı sağladı. Liman ücretleri düştüğü için kruvaziyer turizm arttı. Türkiye’nin gemi inşa üssü konumunda olan Tuzla’da, iş yoğunluğundan dolayı tersaneler, 2008 yılına kadar yeni sipariş alamaz hale geldi. Artan talep nedeniyle Karadeniz'de, Marmara'da birbiri ardına tersaneler kuruldu, kapasiteler arttırılmaya başlandı. Yurtdışından 3 milyar dolarlık sipariş alındı.

Bugün artık 2000'li yılların başlarında gerek personel, gerekse gemilerin teknik donanımı ve tutulma oranları açısından kara listeye alınan Türk bayraklı gemiler kara listeden çıkıyor. Limanlarda tutulma oranları yüzde 19'dan yüzde 4'lere geriledi.

Tabii ki bu gelişmeler sadece teşviklerden kaynaklanmadı. Dünya ekonomisindeki büyümede olumlu yansıdı. Özellikle talep Çin ve Hindistan'daki taşımacılığın büyük miktarlara çıkması sonucu arttı.

Ancak 2005'in ortalarından itibaren rüzgar dönmeye başladı. Çin taşıma miktarlarını düşürdü. Hindistan'dan da böyle bir sinyal geliyor. Bu da navlun ücretlerinde gerileme başlattı.

Sektörde şimdi bir telaş yaşanıyor. Çünkü önceki yıllarda yaşanan krizlerde tersanelerde bulunan yüzlerce gemi yok fiyatına satılmış, onlarca gemi ise kızaklarda yıllarca beklemişti.

Kötü bir dalga geliyor

Deniz Ticaret Odası Başkanı Metin Kalkavan'la sektördeki gelişmeleri konuştuk. Kalkavan, son iki yılı "tarihi" bir dönem olarak tanımlıyor. Hükümetin ilk defa denizcilikten bu kadar anlayan bir deniz adamını bakan olarak tayin etmesiyle bu gelişmelerin tetiklendiğini söyleyen Kalkavan, sektöre verilecek desteklerin sürmesi halinde denizcilik sektörünün Türkiye’ye turizm gelirlerinden çok daha fazla kaynak sağlayabilecek durumda olduğunu belirtiyor. Kalkavan, bu kaynağı yakın gelecekte 25 milyar dolar, orta vadede ise 45-50 milyar dolar olarak açıklıyor

Global piyasada navlun ücretlerinin gerilemeye başlamasının ardından yumuşak bir gerileme sürecine girildiğini belirten Kalkavan, gemi sahipleri ve donatanların krize hazırlıklı olması gerektiğine dikkat çekiyor ve şunları anlatıyor:

“Denizcilik sektörü 2004-2005'te tarihinin en hızlı büyüme dönemini yaşadı. Böyle bir büyüme hiç yaşanmamıştı. Dünya ekonomisinde özellikle Çin ve Hindistan'daki hızlı büyüme bizi etkiledi. Arz talebi karşılayamadı. Zıplamalar oldu. Büyüme 2003'te başlamıştı, 2005'te tavana vurdu. Şimdi sağlıklı bir yumuşama dönemindeyiz. Devamlılık açısından kötü ancak hazırlıklı olmayanlar bir önceki krizden daha büyük zarar göreceklerdir. Piyasanın oyuncuları piyasada kalmak istiyorlarsa gelen krize karşı ön hazırlıklarını yapmalıdır."

"Ciddi bir kötü dalga geliyor. Ciddi şekilde hazırlanmamız lazım" sözleriyle özellikle gemi inşa edenleri uyaran Kalkavan, "Hem tersaneler, hem de armatörler olarak dikkatli olmalıyız. İşlerimizi iyi yaptığımız dönemde bile para kazanamayacağımız zamanlar olacaktır. Bu krizi hafif atlatmak istiyorsak gerekli önlemleri almamız gerekir. Uluslararası piyasalarda sektörümüz talebin geç karşılandığı bir sektördür. Arzı anında yerine koyamazsın. Arzın talebi dengeleme hızı düşüktür. Ama geldiği zaman da çok ciddi sıkıntılar çıkar. Talep artık düşüyor. Yeni tersanelerin çok dikkatli olması lazım. Yeni tersaneleri çok zor bir dönem bekliyor. Bugün için herşey güzel ama tersaneler biri iki yıl için yapılmıyor."

Değerli YTL krizi de yaşanıyor

Kalkavan'a Bakan Binali Yıldırım'ın "Denizciliğe çok destek verdik ama yeterince atılım yapamadılar" eleştirisini hatırlatarak bunun nedenlerini soruyorum. Kalkavan'n yanıtı şöyle oluyor: "Aslında mevzuattan kaynaklanan sorunlarımız çözülmedi. Hala içerde ve dışarıdaki limanlar arasında taşıma konusunda sorunlar var. Ekonomide Türk lirasının değerli olması da en büyük sorun. Kurun aşırı değerli olması işletme maliyetlerimizi ve sanayideki maliyetlerimizi yukarı çekiyor. Rekabet gücümüzü ciddi engelliyor. Sanayideki etkisi çok yüksek. Konjonktürden dolayı hissedilmedi ama olaylar farklı boyuta ulaştı. Gemi inşa sanayiinde kısa süre sonra tekstil gibi denizcilik sektörü de ciddi sıkıntı yaşayacak."

Türk bandıralı kara bayraklı gemi sayısı azaldı

Avrupa Birliği'ne uyum konusunda en hazır sektörlerden birinin denizcilik olduğunu dile getiren Kalkavan, içeride ve dışarıda sektörün kötü imajının da değişmeye başladığını anlatıyor. Bu sorunlardan en büyüğü olan "kara bayraklı" gemilerin sayısının azaldığını dile getiren Kalkavan, şöyle konuşuyor:

"Aslında Türk bayrağı artık korkulan bir bayrak değil. 2000'li yıllarda uluslararası limanlara, gerek gemilerin yetersizliği gerekse çalışan personeldeki yetersizlik nedeniyle giremeyen kara bayraklı gemilerin sayısı azalıyor. Oran yüzde 19'dan yüzde 4'e düştü. 150 olan gemi sayısı da 45'de kaldı. Ciddi bir iyileşmemiz var. Gemi sahipleri olarak bizler de zihniyetlerimizde devrim yaptık. Denetimler sıklaştırıldı. Dış lobi çalışmalarına hız verdik. Tanıtıma kendimizi anlatmaya hız verdik. Beklentileri yerine getirdik. Ciddi bir gelişme kaydedildi."

Kalkavan, zihniyetin değişmeye başladığını ancak hala sektörün bir envanterinin çıkarılamadığını anlatıyor. "Şirketlerimiz bilgi paylaşmaya yatkın değil" diyen Kalkavan, bu nedenle sağlıklı rakamsal verilere de ulaşılamadığını anlatıyor.

Ataköy kompleksi Türkiye'ye değer katacak

Ataköy Marina 1989'da İstanbul'un en büyük yat marinası olarak hizmete girmişti. Galleria ise Türkiye'nin ilk alışveriş merkeziydi. Bu kompleksin içinde biri beş, diğeri dört yıldızlı iki otel bulunuyor.

Özelleştirme İdaresi'nin açtığı ihaleyi geçen yıl martta 120 milyon 250 bin dolarlık teklifle Denizciler Ortak Girişim Grubu aldı. Grubun ortakları arasında Metin Kalkavan ve kardeşlerinin Turkon Holding'i, Gündüz-Cengiz-Engin Kaptanoğlu, RecepYazıcı, Fuat Miras, Şadan Kalkavan, İçtaş Grubu, Deval Grubu, Necdet Aksoy, Eşref Cerahoğlu, Yardımcı Grubu, Halim Mete, Faruk Ürkmez, 300 ortaklı Armatörler Kooperatifi ve 'denizcilerin dışında' Mehmet Nazif Günal, Yalçın Sabancı bulunuyor.

12 grup arasından ihaleyi alan Denizciler Ortak Girişim Grubu 300 dönümlük alanın işletme hakkını 33 yıllığına aldı. Denizciler ihaleyi aldıktan sonra bu alanda yat-kruvaziyer limanları yatırımı, imar izni olan 108 bin metrekarede otel, rezidans inşaatı yapacak, mevcut iki oteli renove edecek, Galleria'yı canlandıracaklarını açıkladılar. Kalkavan yatırımda son durumu şöyle özetliyor:

"Yatırımlar devam ediyor. Hala planlama safhasındayız. Doğru değerlendirme açısından inceliyoruz. Genel olarak mega yat limanı yatırımımız var. Mevcut yerlerde ise iyileştirme yapıyoruz. Büyük bir alışveriş merkezi projemiz var."

Kalkavan, ortak girişim grubunun daha önce aldığı Samsun ve Ankara feribotuna ise aldıkları bedelin üç misli yatırım yaptıklarını belirterek, "Ankara-Samsun gemilerimiz günlük seferlere başlayacak. Sayın bakana iyi haberimiz bu" diyor.

Kalkavan, Deniz Ticaret Odası'na komşu bulunan Salı Pazarı'ında planlanan Galataport projesinin mutlaka gerçekleşmesi gerektiğini söylüyor. "Bu proje bizim 20 yıldır beklediğimiz ve istediğimiz bir proje" diyen Kalkavan, yeni adımın önümüzdeki günlerde atılacağını belirtiyor.

Kızlarım denizciliği severse yönetime gelirler

Kalkavanlar Karadeniz'in en şöhretli ailelerinden. Denizcilik sektörüyle özdeşleşmiş bir aile. Metin Kalkavan da Kafkaslar’dan Rize'ye gelen, kökenleri 1760'lara kadar uzanan bu ailenin yedinci kuşağının bir üyesi.

Metin Kalkavan 1959 Rize doğumlu. Babası Kaşif Kalkavan, Rize'de 200 tonluk tahta bir motorla başladığı denizciliğe, çocukları Metin, Nevzat, Mehmet ve Leyla daha iyi eğitim alsın diye İstanbul'da devam ediyor.

Beş yaşında İstanbul'a gelen Metin Bey, 11 yaşından itibaren babasının yanında denizcilikle haşır neşir oluyor. Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü'nü bitirdikten sonra İngiltere'deki Plymouth Üniversitesi'nde uluslararası denizcilik eğitimi alıyor.

Yani o hem alaylı hem okullu bir denizci.

Metin Bey, bugün dört alanda faaliyet gösteren 2003'e kadar adı Kaşif Kalkavan Şirketler Grubu şimdiki adı ise Turkon Holding olan şirketler grubunun icra kurulu üyesi. Grup armatörlük, tersanecilik, konteyner taşımacılığı ve kara nakliyeciliği yapıyor.

Kalkavan tüm Rizeliler gibi denize tutkun. Diğer tutkusu ise dört kızı. Ecem, Dilara, İrem, ve Sedef... Kızlarına "prenseslerim" diyor.

Bir erkek mesleği olarak bilinen denizcilikte kızlarının yeri olacak mı?

Kalkavan bu soruya "Denizcilikte artık kız erkek yok. Severlerse yaparlar. Denizcilik hareketli ve zevkli bir meslek" diye yanıt veriyor.

Eşi Işık Hanım'la 1986'da evlenmiş. Çapa Tıp Fakültesi mezunu Işık Hanım şimdi çalışmıyor.

Metin Kalkavan'ın fırsat bulduğunda en sevdiği hobisi yemek yapmak. Zeytinyağlı dolmadan etli yemeklere kadar her türlü yemeği yapıyor. Yurtdışına gittiğinde yemek tarifleri alıyor.

İyi yemek yapmanın sırrını ise "malzeme ve sabır" olarak sıralıyor. İşleri biraz daha hafiflediğinde bu konuda kendisini geliştirmeyi hedefliyor.

Turizmde oldukları için iş sayesinde tatil de yapabildiğini söylüyor.

Kalkavan, denizcilik sektöründe hakim olan ailelerin büyük bölümünün neden Rizeli olduğu sorusuna ise şöyle yanıt veriyor:

"Karadeniz'de doğa çetindir. Bu nedenle de denizciler genellikle Karadeniz'den çıkar. Zor doğu koşullarıyla mücadeleyi bilmeyen denizcilik yapamaz. Bu yüzden denizciler Karadenizli oluyor..."



Kaynak: www.referansgazetesi.com
Haber: Jale Özgentürk