BIST 10.209
DOLAR 32,36
EURO 34,80
ALTIN 2.394,58
HABER /  EKONOMİ

Kemal Derviş'e yasak aşk iddiası!

New York Times'ın Kemal Derviş ile ilgili bu iddiası, tüm senaryoları alt üst etti

Abone ol

IMF Başkanlığı için ismi ön sıralarda geçen Devlet eski Bakanı Kemal Derviş için "ilişki" iddiasında bulunuldu.

ABD'nin saygın gazetesi New York Times'ın IMF Başkanlığı'nda en şanslı iki adaydan biri haline gelen Kemal Derviş'in geçmişte Dünya Bankası'nda çalıştığı dönemde yasak aşk yaşadığını iddia etmesi, dün tüm senaryoları alt üst etti. Bahislerde Fransa Ekonomi Bakanı Christine Lagarde'la at başı giden Derviş'in şansı bir anda geriledi.

"ADAY OLMAYACAĞIM"

Öğle saatlerinde Üstün Liyakat Madalyası almak için gittiği İspanya'da IMF Başkanlığı için yorum yapmaktan kaçınan Derviş, akşam saatlerinde bombayı patlattı:" IMF Başkanlığı'na aday olmayacağım." Derviş'in havlu atmasından sonra AB ve G8 ülkelerinin desteğini alan Lagarde'ın IMF Başkanlığı'na kesin gözüyle bakılıyor.

NEW YORK TİMES'IN İDDİASI

IMF Başkanlığı için Fransa Ekonomi Bakanı Christine Lagarde ile birlikte favori haline gelen Kemal Derviş, büyük yarıştan çekildi. Derviş'in bu sürpriz kararında IMF eski Başkanı Dominique Strauss-Khan'ın yaşadığı seks skandalından sonra dün New York Times'ın ortaya attığı iddia etkili oldu. ABD'nin saygın gazetesi, Derviş'in geçmişte yasak bir ilişki yaşadığını ve bu nedenle IMF Başkanı olma şansının zora girdiğini iddia etti.

New York Times'ın iddasına göre, Derviş, 1977-2001 döneminde Dünya Bankası'nda çalışırken kendisine bağlı bir kadın çalışanla ilişki yaşadı. Hatta bu kadın şimdi IMF'de görev yapıyor. Gazete, haberin kaynağını eskiden Dünya Bankası'nda Derviş ile aynı katta çalışmış olan Stanislas Balcerac'a dayandırdı. Derviş, New York Times'ın kendisine yönelttiği konuyla ilgili soruları ise özel hayatıyla alakalı olduğu için cevaplamadı. Gazete, bir seks skandalı ile koltuğunu kaybeden Strauss-Kahn'ın yerine geçmesi beklenen Derviş'in böyle bir ilişki yaşamış olma ihtimalinin başkanlık şansını zora soktuğunu yazdı. New York Times'ın bu iddiası, piyasalara bomba gibi düştü. Bu haberden sonra bahis şirketi William Hill, IMF Başkanlığı için Derviş'e verdiği şansı azalttı. Önceki gün Derviş'in 5'e 2 yani yüzde 40 şansı olduğu gösterilirken, bu oran dün sabah saatlerinde 3'e 1'e (yüzde 33) geriledi. Lagarde'a verilen şans ise 5'e 4'e yükseldi (yüzde 80).

Tüm bu gelişmeler yaşanırken, ekonomik ve siyasi kariyerindeki başarılarından dolayı Üstün Liyakat Madalyası almak için İspanya'da bulunan Kemal Derviş, büyük şok yaşadı. Öğleden sonra gerçekleştirilen basına kapalı tören öncesi soruları yanıtlayan Derviş, IMF Başkanlığı'yla ilgili olarak, "Bu konuda şimdi açıklama yapmam doğru olmaz" demekle yetindi.

Saatler 17.40'ı gösterdiğinde ise flaş haber olarak Kemal Derviş'in IMF Başkanlığı için aday olmayacağı duyuruldu. Derviş, Wall Street Journal gazetesine yaptığı yazılı açıklamada, "IMF'nin başına kimin geçeceği konusunda yapılan spekülasyonlarda yeterli deneyime sahip insanlar arasında benim de adım geçmiştir. Şu ana kadar aday olmadım ve aday olmayacağım" dedi.

ÜSTÜN LİYAKAT MADALYASI ALDI

İspanya Dışişleri Bakanlığı, Kemal Derviş'e Üstün Liyakat Madalyası verdi. İspanya Dışişleri Bakanlığı'nda düzenlenen törene Kemal Derviş, eski İspanya Ekonomi Bakanı Pedro Solbes ile birlikte geldi. Basına kapalı olarak gerçekleşen törende Derviş'e madalyasını, İspanya Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı ve İberya-Amerika Sorumlusu Juan Antonio Yanez Barnuevo takdim etti. Dünya Bankası'ndaki çalışmaları, BM Kalkınma Programı Başkanlığı'nda verdiği hizmet, Türkiye'de Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı olarak yaptıkları ve İspanya ile iyi ilişkilerinden dolayı Derviş'e bu madalyanın verildiği kaydedildi.

"LAGARDE OLSUN"

G8 ülkeleri, Fransa Ekonomi Bakanı Christine Lagarde'ı destekleme konusunda görüşbirliğine vardı. 26-27 Mayıs tarihlerinde Fransa'nın Deauville şehrinde gerçekleştirilecek zirvede Rusya dışında G8'i oluşturan ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, Kanada, İtalya ve Japonya, "Yeni IMF Başkanı Lagarde olsun" diyecek. IMF Başkanlığı için AB'ye üye bir ülkeden adayın önerilmesini istediğini açıklayan Almanya Başbakanı Angela Merkel de dün Christine Lagarde'a destek verdi. Merkel, gazetecilerin Lagarde'ın adaylığının sorulması üzerine, "Adı geçenler arasında, iyi bir şöhrete sahip olduğunu ayrıca çok beğendiğimi söyleyebilirim" dedi.

Dünya Bankası Başkanlığı tarafında son sözü söyleyen ABD ise herhangi bir adayın ismini açıkça zikretmemekle birlikte açık ve hızlı bir süreç istedi. Tayland, Rusya ve Güney Afrika da dahil olmak üzere gelişmekte olan piyasalardaki yetkililer, IMF'nin yeni başkanının gelişmekte olan ülkelerden seçilmesi gerektiğini yönünde görüş bildirdi.

"TÜRKİYE'DEN EN AZ 10 IMF BAŞKANI ÇIKAR"

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Gerek Derviş olsun gerek başka adı geçen arkadaşlarımız olsun hepsi tek tek IMF Başkanlığı'nı rahatlıkla yürütebilecek bilgiye, beceriye, donanıma sahipler. Türkiye'den bir baksak etrafa, en az 10 tane, IMF başkanlığını rahatça yapacak isim çıkarabiliriz" dedi. Katıldığı bir televizyon programına katılan Babacan, hükümetin Kemal Derviş'in IMF Başkanı olması noktasında bir destek, bir diplomatik çabası olup olmayacağı yönündeki soru üzerine, bugün itibarıyla hükümetin bir aday gösterip göstermeyeceği ya da bir aday gösterecekse bunun kim olacağı konusunda bir karar vermediğini belirtti. Babacan, şöyle devam etti:

"Ama gerek Sayın Derviş olsun gerek başka adı geçen arkadaşlarımız olsun hepsi tek tek IMF Başkanlığı'nı rahatlıkla yürütebilecek bilgiye, beceriye, donanıma sahipler. Türkiye'den bir baksak etrafa, en az 10 tane, IMF Başkanlığı'nı rahatça yapacak isim çıkarabiliriz. Teknik beceri, donanım, yani daha önce yaptığı, uğraştığı işlere şöyle bir bakacak olursak, dediğim gibi en az 10 tane isim Türkiye rahatlıkla çıkarabilir."

Bu işin en sonunda ülkeler arasında bir siyasi al-ver, siyasi pazarlık ortamına döndüğüne işaret eden Ali Babacan, sözlerine şöyle devam etti: "Şimdiye kadarki usul 'İşte Dünya Bankası Başkanı Amerika'dan olsun, IMF Başkanı Avrupa'dan olsun' şeklindeydi. Gayri resmi bir centilmenlik anlaşması gibi bir durum vardı. Fakat gelişmekte olan ülkelerin dünya ekonomisindeki ağırlığının artması, IMF Başkanlığı'yla alakalı da başka ülkelerin de aslında hani başkan önerebileceği, başkanın illa Avrupa'dan değil başka gelişmekte olan ülkelerden de olabileceği konusunda bir kanaatin yaygınlaşmasını beraberinde getirdi. Bu sefer, 'İlla kural böyledir, illa Avrupa'dan olacak' diye fazla bir baskı, fazla bir dayatma olmayabilir. Ama sonunda oy kullananlara, karar verenlere baktığımızda ki gayri resmi bir oylama mutlaka olacak. Amerika'nın tek başına yüzde 17'ye yakın bir hissesi var. Sadece 3 Avrupa ülkesi bir Amerika kadar hisse ediyor ve hisse nispetinde, hisse ağırlığında oluyor bu oylamalar. Dolayısıyla, şöyle dört başın rızası olmadan kolay kolay başkan seçmek de pek mümkün değil. Önümüzdeki bir iki haftada herhalde bu iş öyle ya da böyle şekillenir diye tahmin ediyoruz."