BIST 9.973
DOLAR 32,38
EURO 34,73
ALTIN 2.427,33
HABER /  DÜNYA

İşte Vatikanın TÜRKİYE RAPORU

İslam dünyasını kızdıran Papa'ya sunulan rapor hem övgülerle hem de eleştirilerle dolu.

Abone ol

Papa 16. Benedikt'in Türkiye ziyaretinin tehlikeye girdiği bugünlerde Vatikan'ın resmi tarihçisi Giovanni Sale'nin hazırladığı Türkiye dosyası da Papa'nın masasında hazır duruyor.

Papa'ya Türkiye ziyareti öncesinde sunulan dosyanın adı "Osmanlı İmparatorluğunda ve Modern Türkiye'de Hristiyanlar". Türklerin Müslümanlığı kabul edişinden bu yana İslam'ın yayılışını inceleyen yazıda Türkiye Cumhuriyetinde laiklik, AKP modeli üzerine de ilginç analizler var.

KAYNAK PAPALIĞIN ARŞİVİ

Sale'nin, Papalığın gizli arşivlerinden yararlanarak da hazırladığı raporda, Türkiye'nin laiklikte Fransız modelini taklit etmek istediği ancak başarılı olamadığı belirtiliyor. Ayrıca Türkiye'de demokratik ve liberal Avrupa ülkelerinde olduğu anlamda bir laiklik olmadığı vurgulanıyor.

Rapora göre, din özgürlüğünün olmadığı, kamu alanından dinin tamamen dışlandığı Türkiye'de, laikliğin devlet zoru ile geçerli kılındığı da vurgulanıyor. Vatikan'ın Türkiye raporunda ilginç bir yaklaşımda Başbakan Erdoğan'ın AKP'si için. AK Parti, kendisini demokrat tanımlaması, ABD'ye yakınlığı ve Avrupa'ya girme hedefi ile İslam dünyasında diyalog kurulabilecek iyi bir muhatap olarak gösteriliyor.
Ayrıca fundamentalist İslamcıların AKP modeline iyi gözle bakmadıkları da belirtiliyor. Vatikan tarihçisi "Erdoğan Modeli" dediği politik İslam denemesinin desteklenmesi ve Batı'nın bu hareketle diyalog kurmasını tavsiye ediyor.

Raporda bazı önemli bölümler şöyle: Kendini laik bir cumhuriyet olarak tanımlayan Türkiye'de aslında politik ve dini alan arasındaki ilişkiler birbirine karışacak kadar yakın. Fransız modelini taklit etmeye çalışan Türk laikliğinin, Avrupa aydınlanması ve liberal doktriniyle ilgisi yok. n Türkiye'de fundamentalist olsun, radikal ya da ılımlı olsun İslamın hiçbir türünde dini ve politik alan arasında ayrım yapılmıyor. Oysa Hıristiyan dünyasında, din ve devlet işleri artık ayrı. "Tanrı ve Sezar'ın" olmak üzere iki ayrı güç var.

DİYANET'İN BÜTÇESİ

"Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye'yi laikleştirirken, Avrupa'da olduğu gibi dini ve politik gücün yetkilerini ayırmadı, sadece dini kamu alanından dışlayarak, din işlerini devletin kontrolü altına aldı. Diyanet İşlerinin, Sanayi Bakanlığından daha çok bütçesi var. "Türk İslam"ı politika alandan dışlanmasına rağmen sivil toplumda yeşerdi. 12 Eylül darbesinden sonra askerlerin ve Amerika'nın onayı ile sufi çevrelerinden Turgut Özal'ın işbaşına getirilmesi de bu dönemde gerçekleşti. AKP, politik İslam içinde, sufi eğilimli, Arapların politik İslam anlayışından farklı bir hareket olarak yer alıyor. AKP, kendisini demokratik ve Batı yanlısı olarak tanımlayarak ilginç bir siyasi deneyi oluşturuyor. Bu parti ile, Araplar tarafından nefret edilen "Hıristiyan" Batı diyalog kurabilir. Batı, AKP ile politikanın büyük temaları üzerine ortak bir alan oluşturabilir. n İslami fundamentalistler Türk modelini en tehlikeli düşmanları kabul ediyor. Bomba gücü ile bu deneyimine (AKP deneyimi) son vermek istemeleri anlaşılır bir durum. n Erdoğan modelinin Türkiye dışında da takipçileri olması ihtimali yüksek. Bu da İslam dünyası ve Batı arasında diyaloğu istmeyenler için son derece tehlikeli. Giovanni Sale'nin raporunda "Türkiye'deki Hıristiyanlar" başlığı altında yapılan analizde ise "Türkiye'deki Hıristiyanlar, kendilerini ayrımcılık uygulandığını ve fanatiklerin tehdidi altında olduklarını hissediyorlar" denildi. Rapora göre Türkiye eğer AB'ye girmek istiyorsa bu konuda ciddi garantiler vermek zorunda.

Haber: YASEMİN TAŞKIN
(Sabah)