BIST 9.645
DOLAR 32,54
EURO 34,86
ALTIN 2.435,42
HABER /  GÜNCEL  /  YEREL

İnönü Üniversitesi'nde 35. yıl konferansı

İnönü Üniversitesi'nin kuruluşunun 35. yıldönümü nedeniyle 'Üniversite Toplum İlişkileri' konulu bir konferans düzenlendi.

Abone ol

İnönü Üniversitesi H. Ahmet Yesevi Salonu'nda düzenlenen konferansta Adıyaman Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hikmet Yıldırım Celkan, 'Üniversite Toplum İlişkileri' konulu bir konuşma yaptı.

Prof. Dr. Celkan, "Bilindiği gibi üniversite, Türk Milli Eğitim teşkilatında, yüksek öğretim kademesi anlamında evrensel bir boyutun oluşumudur. Bunun yanında çevre ile olan ilişkileri bakımından ele aldığımızda üniversitenin, hakikaten günümüzün gelişmiş modern sanayi toplumlarında özellikle üniversite-sanayi,üniversite-toplum işbirliği açısından örnek teşkil eden bir kurum olduğunu görürüz. Üniversite her şeyden önce bir eğitim öğretim kurumudur. Yani eğitim ve öğretim hadisesi kültürümüzde geçmişi olan bir olgudur. Geçmişe dönüp baktığımızda eğitim öğretim faaliyetleri Osmanlı döneminde, 18. asrın başlarından itibaren devletin ciddi bir şekilde üzerine eğildiği sosyal bir hadise olarak algılanmıştır.

Batılılaşma hareketleri ile birlikte bizde okullaşma hareketleri açılan eğitim kurumları öncelikle askeri mekteplerde yapılandırılmaya gidilmiş, bu okulların da Türk Milli Eğitimindeki diğer okullara örnek teşkil ettiğini görmekteyiz. Özellikle Sultan 2. Abdulhamit döneminde nitelik bakımından olmasa da nicelik bakımından yaygın bir şekilde Türk Milli Eğitiminde bir yapılanmaya gidilmiştir"
dedi."Eğitim öğretim 19. asrın başlarına kadar devletin vesayetinde olan bir faaliyet değil. Halk mektepleri çerçevesinde medreselerde Sıbyan mekteplerinde yürütülen bir faaliyet. Bunun yanında saray mektepleri, halk mektepleri, yabancı mektepler, azınlıkların mektepleri var" diyen Prof. Dr. Celkan, şunları kaydetti: "1876'da birinci meşrutiyetin ilanıyla birlikte anayasa metinlerinde eğitim öğretim devletin asli bir görevi olarak zikredilinceye kadar. Ama ondan önce biz maarif nezaretinin kurulduğunu görüyoruz.

İkinci meşrutiyetin ilanıyla birlikte eğitime bakış tarzı değişiyor. Bu arada askeri mektepler, mühendis mektepleri daha sonra da öğretmen okulları kurulduktan sonra bu süreç İstanbul Darülfünun'un faaliyete geçirilmesine kadar uzuyor. İşte o zaman bir üniversite fikri ortaya çıkıyor. 1933 yılında Atatürk'ün yapmış olduğu bir üniversite reformu var. Bu reform ile birlikte cumhuriyetin ilkelerine, inkılabın ruhuna uygun, yeni bir üniversite yapılanmasına gidilmiş, İstanbul Darülfünun'unda görev yapan ve modern bir üniversitenin amaçlarına, hedeflerine, ilkelerine uygunluk teşkil etmeyen elemanlar tasfiye edilmiş ve daha ziyade modern anlamda kitap sahibi, yabancı dil bilen, eser sahibi hocaların muhafaza edilmesi şeklinde bir revizyonla 1933'de yeni bir üniversite anlayışına geçilmiştir."