BIST 10.277
DOLAR 32,33
EURO 34,84
ALTIN 2.390,64
HABER /  GÜNCEL

İl il Kürt açılımı analizi

AK Parti'nin oy oranını tutturduğu için adı bilen adama çıkan Adil Gür, Kürt açılımını analiz etti.. AK Parti'yi uyardı...

Abone ol

A&G kamuoyu araştırma şirketinin sahibi Adil Gür, Kürt açılımı sürecinin doğru işlemediğini, adının yanlış konduğunu; kutuplaşmayı arttırdığını belirterek üstü örtülü şekilde AK Parti'yi uyardı.   

Hassasiyetlere ve kırmızı çizgilere dikkat edilmezse, süreçte milliyetçi partilerin karlı çıkacağını belirten Adil Gür, "Güneydoğu'da ayrılık için referandum yapılsa, halkın yüzde 70-80'i 'hayır' der. Türkiye'nin yüzde 90'ı ayrılığa karşı" diyor

Adil Gür'ün Akşam'ın manşetine taşınan röportajı şöyle:

CHP bu sürecin neresinde?
CHP'nin yakın bir zamana kadar bu sürecin dışında olduğunu düşünüyorduk. İktidar partisine randevular için bile kapılarını kapatan, sürecin tamamen dışında kalmak isteyen bir parti görüntüsündeydi. Şimdi, medyada okuduklarımız doğru ise CHP'nin de alternatif bir açılım paketinin olduğu ve önümüzdeki hafta kamuoyuna açıklanacağı söyleniyor. Dünyanın her tarafında sol partiler özgürlüklerin partisi olduğu için bunu söylüyorum. CHP'nin sürecin dışında kalmasını Türkiye'de birçok aydın şiddetle eleştiriyor.

MİLLİYETÇİ PARTİLER KARLI ÇIKAR

Bu süreç MHP'yi nasıl etkiler?
Sürecin sonunda ortada büyük kırmızı bir çizgi var. İnsanların hassasiyetleri var. Bu hassasiyetlere dikkat edilmez ve birtakım insanlar rencide edildiğini düşünürse bundan milliyetçi partiler elbette ki karlı çıkabilir. Önümüzdeki seçimlere, normal zamanında yapılırsa 2 yıla yakın bir süre var. Türkiye'de 2 yıl, seçmen tercihleri bakımında çok uzun bir süre. Tercihler 1 hafta 10 günde bile değişebilir. Bunu 1999 seçimlerinde gördük. DSP ve MHP iktidar alternatifi bile değilken Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye teslim edilmesiyle birlikte birinci ve ikinci parti olarak hükümeti kurdular. Bu nedenle MHP'nin bundan ne kadar faydalanabileceğini şimdiden kestirmek zor. Süreç iyi yönetilir, Yozgat'ta, Tekirdağ, Çerkezköy'de oturan insanların hassasiyetleri dikkate alınırsa sıkıntı olmaz. Eğer bu insanlar bir şekilde aldatıldığını veya bazı insanlara haklar verilirken kendi haklarının elinden alındığını düşünürse, bundan elbette ki milliyetçi partiler olumlu etkilenir.

TOPLUM KUTUPLAŞMAYA İTİLİYOR

Süreç bir kutuplaşmaya yol açar mı?
Bu açılımı kişisel olarak önemsiyorum. Ama sürecin doğru işlemediğini adının yanlış konduğunu düşünüyorum. İnsanların, laik- anti laik, Ergenekoncu- Ergenekoncu olmayan, türbana evet diyenler- türban karşıtları gibi Kürtler-Türkler diye de bir kutuplaşmaya itildiğini düşünüyorum. Yoksa bu sorun Osmanlı'dan beri devam eden bir süreçle ilgili. Ama bir Kürt sorunu değil insan hakları sorunu olduğunu düşünüyorum. Yani Diyarbakır'ın Dicle İlçesi'nde dünyaya gelen çocuğuna, Kürtçe isim koymak isteyen bir anne ve babanın hakkının engellenmesi ile üniversiteye türban takarak girmek isteyen bir genç kızın veya Diyanet bütçesinden pay alamayan Alevi seçmenin hakkının engellenmesini, insan hakkı sorunu olarak görüyorum. Türkiye, yıllardır devam eden bu insan hakları sorunuyla ilgili adımlar atabilseydi yurtdışındaki dayatmaları beklemeye gerek kalmadan sorun çözülür ve bugünlere gelmezdi.

Abdullah Öcalan'ın Kürt açılımına ilişkin yol haritasını açıklaması Güneydoğu ve kamuoyunda nasıl karşılanacak?
Güneydoğu dışındaki bölgelerde bu durum infiale sebep olmaktadır. Neden? Abdullah Öcalan Türkiye'de 30 yıllık bir süreçteki terörün mimarı olarak algılanmaktadır. Mahkum olmuştur, hapistedir. Devletin kurumlarının Abdullah Öcalan'ın muhatap almasının bile Türkiye kamuoyunda yüksek oranda infiale neden olduğunu görüyoruz. Bölgede yaşayanların tamamı değil ancak bir bölümü tarafından Abdullah Öcalan lider olarak görülmektedir. Bu nedenle Abdullah Öcalan'ın muhatap alınması doğru bulunmaktadır. Türkiye kamuoyu ile Güneydoğu kamuoyu farklı düşünmektedir.

KEŞKE AÇILIM ÖNCE MECLİS'TE YAPILSAYDI

Bu tartışma zemini insanların kafasında çözüm yollarına karşı olan tepkiyi güçlendiriyor mu?
Gayet tabii karşı tepkiyi doğurur. Bunu söylemiştim. Keşke adı Kürt açılımı olmasaydı. Keşke açılım önce Meclis'te yapılsa veya 'Türkiye'de Kürt yoktur'u savunanlarla konuşulsaydı. Belki böyle bir noktaya gelinmezdi. Bir de şöyle bir problem var. Resmi ideoloji olarak bize, binlerce yıldır 'Kürt diye bir şey yoktur' diye öğretildi. Yıllar geçti. Bugün 'Kürt diye bir toplum da vardır'la karşı karşıya kaldık. Açıkçası ne yapacağımızı bilemiyoruz.

Abdullah Öcalan, Kürtlere kendi kaderlerinin tayin hakkı olduğunu söylemişti. Bugün bölgede halk oylaması yapılsa nasıl bir sonuç çıkar?
Güneydoğu'yu sadece Diyarbakır, Mardin, Şırnak olarak görmek mümkün değil. Güneydoğu'da büyük nüfusa sahip Urfa, Gaziantep gibi pek çok il de var. Güneydoğu'daki seçmenin büyük bir çoğunluğunun Türkiye'den ayrılmak yönünde oy kullanacağını zannetmiyorum. Güneydoğu, Türkiye'nin sosyo-ekonomik yönden en az gelişmiş bölgesi. Fakirlerin zenginlerden ayrılmak istemesi kadar saçma sapan bir şey olmaz. Bu, ekonomi bilimine aykırı.

KÜRTLER'İN DÖRTTE ÜÇÜ DEVLETLE BARIŞIK

Bugün bizim yaptığımız araştırmalara göre Türkiye içerisinde yüzde 18-20 oranında Kürt kökenli insan vardır. DTP, bu oyların sadece yüzde 5.7'sini almaktadır. Yani her 4 Kürt kökenli vatandaştan 1'i böyle düşünürken; 3'ünün devlet politikasıyla herhangi bir problemi yok. İstanbul, dünyanın en büyük Kürt şehridir. İstanbul'da yaşayan insanların Güneydoğu'da; Güneydoğu'da yaşayanların Antalya'da İzmir'de akrabaları var. Yani Kürtler ve Türkler et ile tırnak değil etle kemik gibidir. Kürtlerin Türklerden, Türklerin Kürtlerden başka dostu yoktur aslında. Güneydoğu'da yapılacak bir halk oylamasında asla Türkiye'den ayrılma yönünde bir sonucun çıkacağını düşünmüyorum.

YÜZDE 70-80'İ 'AYRILMAK İSTEMİYORUM' DER

Peki, bu oylama Türkiye genelinde yapılsa sonuç ne çıkar?
Orada yüzde 70- 80 'ayrılmak istemiyorum' çıkarken, Türkiye genelinde bu oran yüzde 90'larda çıkar. Cevabı, zaten sorunun içinde gizli. Neden yüzde 100 demiyorum. Çünkü Batı'da da bugün pek çok DTP seçmeni yaşıyor. Ayrılmak isteyenler vardır. Ama ben bunların marjinal olduğunu düşünüyorum. Yani Türklerin ve Kürtlerin kaderleri yüzyıllardır aynı. Bugün Çanakkale'de şehitliğe gittiğinizde Diyarbakırlı bir gençle İstanbullu, Edirneli bir gencin, yan yana yattığını görüyorsunuz.

Kürtlerin Türklerle bir arada yaşama olgusu, iradesi ne şekildedir?
Güneydoğu'da yaşayanların bile yüzde 80- 90'larının hatta daha fazlasının Türkiye'den ayrılıp ayrı bir federasyon olma durumuna, referandum bile olsa hayır cevabının olacağını gözlemliyoruz. Bu nedenle Kürtlerin Türklerden ayrı yaşama gibi bir arzusu, şansı ve lüksü yok.

ABD'nin etkisi nedir bu sürece?
Amerikan askerlerinin Kuzey Irak'tan çekilmesinden sonra Kürtlerin yalnız kalacağı ve Arapların hışmına uğrayacağı endişesiyle Kürtler ve Türklerin, Kuzey Irak'taki Kürtlerle yakınlaştırılması ortak paydada birleştirilmesi yönünde adımlar atıldığını düşünüyorum.

ESKİ ADLAR SAKINCA YARATIR, TOPLUM İSTEMEZ

Kürtçe eğitim ya da Kürt dilinin seçmeli ders olması genel kamuoyunda nasıl karşılanır?
Eğitim meselesi anayasa ve devletle sınırlandırılmış durumda. Bu nedenle, öncelikle anayasanın değiştirilmesi gerekiyor. Açıkçası anayasadaki bu değişiklikte hassasiyetler korunur ve kabul edilirse, kimse küstürülmezse sadece Kürtçe konusunda eğitim değil yarın belki de Arapça seçmeli ders eğitimi isteyenler olacaktır. Bunların tamamı gözetilirse Türkiye'deki insanlar açısından sıkıntı olacağını zannetmiyorum.

Eski adların kullanılması konusunda düşünceniz?
İzmir'in, İstanbul'un isminin eski adıyla anılması konuşuldu. Ama coğrafyada bir şey var. Dünyada herkes tarafından bilinen ortak bir dilin olması önemli. Diyarbakır'a Kürtçe ve Türkçe başka bir isim söylediğiniz takdirde Avrupa'da yaşayan, Türkiye'yi ziyaret eden birisinin bunu bilmesinin imkanı yoktur. Halk arasında kullanılmasında bir sakınca yok. Ama ben resmi olarak Tunceli'nin Dersim olarak atlaslara girmesinin mümkün olmadığını, sakınca yaratacağını, kamuoyu tarafından tasvip edilmeyeceğini düşünüyorum.

HANGİ İL SÜRECE NASIL BAKIYOR?

[PAGE]


YOZGAT
Milliyetçi hassasiyetleri yüksek olan bir ilimiz. O nedenle kırmızı çizgilere duyarlılık burada çok yüksektir.

TRABZON
Karadeniz, terör ve Güneydoğu konusunda hassasiyeti yüksek bölgelerden bir tanesidir. Trabzon da şehit cenazelerinin çok sık kaldırıldığı bir ildir. Çok hassas ve çok duyarlı.

DİYARBAKIR
Güneydoğu sorunu Diyarbakır merkezli konuşuluyor. Sorunun konuşulması bile buradaki insanları memnun etmektedir. Çözüm noktasında da buradaki insanlar daha fazla sevinecektir.

İSTANBUL
Çok fazla kültürü, gelir grubunu sosyal yapının katmanlarını bir arada barındıran bir yer olduğu için İstanbul'u bütün olarak değerlendirmek farklıdır. Açılım bugün Ümraniye- Gaziosmanpaşa'da farklı algılanacaktır; Beşiktaş, Kadıköy'de daha farklı. Yani hem medyanın merkezi olması hasebiyle hem de kanat önderlerinin çok yoğun yaşadığı bir yer olması sebebiyle daha soğuk yaklaşacaktır.

İZMİR
Ege insanı son dönemde son 30 yıl içerisinde şehit cenazelerinin çok yoğun olarak kaldırıldığı bir yer olmakla beraber Ege bölgesinde sosyo- ekonomik yapı Türkiye ortalamasının üzerinde, daha fazlasıdır. Onun için İzmir'de de ben açıkçası Yozgat'taki reaksiyondan daha farklı bir reaksiyon alacağını düşünüyorum.

MERSİN
Mersin hem Kürtlerin hem de Türklerin yoğun olarak bir arada yaşadığı illerden biri. Kırmızı çizgiler, eğer ihlal edilirse Mersin gibi yerlerdeki insanları karşı karşıya getirme riskimiz yüksek.

KAYSERİ
Yozgat gibi milliyetçi hassasiyetleri yüksek olan illerden bir tanesidir. Bu, tüm Orta Anadolu'da böyledir.