BIST 10.269
DOLAR 32,26
EURO 34,80
ALTIN 2.438,76

Her ne arar isen, kendinde ara

Kısa bir İç Anadolu turu, 3-5 gün, köy köy, bir tek şehirler transit.Yolumuz üstünde Hacıbektaş. Ziyaret etmeden geçemezdik. İlçe ama kasaba mı desem karar veremedim. Amerikan filmlerindeki ürkütücü şehir sahneleri gibi.

Kısa bir İç Anadolu turu, 3-5 gün, köy köy, bir tek şehirler transit.
Yolumuz üstünde Hacıbektaş. Ziyaret etmeden geçemezdik. İlçe ama kasaba mı desem karar veremedim. Amerikan filmlerindeki ürkütücü şehir sahneleri gibi.

Asfalttan kasabaya dönmenizle, yol bir anda değişiyor. Teker altında moloz gibi çakıl taşları, hemen hızınızı kesiyorsunuz. Girinti, çıkıntı,delik deşik, kum, çakıl her yer. Yol kenarındaki kaldırım taşları kırık çoğu. Komşu ilçelerden farklı. Fakir, bakımsız, "öteki" bir kasaba pardon ilçe anlaşılan. Terk edilmiş, küskün.

Sanki üvey evlat.

Kasaba merkezine doğru şaşkınlık içinde ilerliyoruz. Kaldırımda kızlar, oldukça modern kıyafetli, kucaklarında yığın kitaplar,cıvıl cıvıllar. Şehir merkezi biraz daha iyi durumda. Fakirliği okumamak mümkün değil. Buna rağmen Hacı Bektaş Veli Müzesi son derece bakımlı. Kültür Bakanlığı gücünü hissettiriyor. İçeri girerken malum, para gişesi.

Müze düzeninde eleştirilecek yer bulamasam da, "Çilehane" denen tepe içimi acıttı. Şehre girerkenki manzaranın aynısı bu bölgede. Kırılmış her yer. Ozanlar yolu, hayatları gibi perişan durumda. Aşık Mahsuni Şerif'in mezarı, toprağına saplanmış plastik bir çiçekle süslenmiş. Heykeller kuş pisliği içinde. Buruklaşıyor insanın kalbi, ister istemez yakıştıramıyor bunu ülkesine. Muhalif de olsa, öteki, beriki, bu ülkenin en sevilen ozanlarından biri Mahsuni. Nazım Hikmet için siyaseten bu kadar çabalanırken, Mahsuni'nin basit bir mezar bakımını, bu anıt tepenin düzenlemesini üstlenmiyor devlet.

Alevi kardeşlerimiz şimdi diyecekler:

"Vurulduk, yakıldık, üstlenmedi kimse, park bahçeyi neyleye!" Haklılar, haklılar ama değerlere olan saygımızı, sevgimizi göstermemiz de gerekmez mi? Bir olmak diri olmak değil mi?

Memleketimde Alevi Bektaşi işadamları yok mu, arabalarının bir aylık benzin masrafını bağışlasalar mesela. Yurt dışı federasyonları bir kamyon kaldırım taşı alsalar? Sahip çıksalar, düzenleseler o bölgeyi. Bir tane Hacı Bektaş'ı var ülkenin. Çok şey mi istenmiş olur onlardan? Otoyol kenarlarına, kavşak aralarına 20 gün için laleler dikebiliyorsa övünen zengin belediyeler, birer kasa fide de bu tepede anılanlara gönderseler batarlar mı masraftan? Kızıl güllerle süsleseler anıtlarını..

Anlamak mümkün değil.

Çilehane'deki delikli taş, iyi sayılacak ölçüde yerli ziyaretçi çekiyormuş. Küçük bir mağara, duvarında bir delik. O delikten geçerseniz günahsız sayılırmışsınız. Olay optik bir yanılma, ilk bakışta küçük gibi görünen deliğin, içine girdiğinizde oldukça geniş olduğunu anlıyorsunuz. Delikte cebelleşen insanları seyrederken yaşlı bir teyze taştan geçmenin sırrını bize fısıldıyor. Ayağınızı kaldırıp, duvarlardan itince, delikten çıkıveriyorsunuz. Yani doğru fiziksel gücü kullanırsanız, dışarıdasınız. Bilim işte, karizmayı çizmenizi önler. Hacı Bektaş burada da haklı çıkıyor:

İlmi ve bilgiyi yüce tutan kimse hiçbir zaman küçülmez, alçalmaz.
Alevi Canlar, ilçeniz Hacıbektaş'a sahip çıkın. Başka Hacı Bektaş'ınız yok!