BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67
HABER /  MEDYA

Gülen cemaati dini mi? Beklenmedik cevap!

Cemaatin siyasileşmeye başladığı eleştirilerine beklenmedik isimdin beklenmedik cevap geldi.

Abone ol

Fethullah Gülen'in, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın ve hareketin diğer mensuplarının sık sık siyasi demeç vermesiyle giderek artan cemaatin dini bir hareket olmaktan çıktığı eleştirilerine en farklı yorum Star si yazarı Ahmet Taşgetiren'en geldi.

Taşgetiren'in sözleri hükümet kanadındaki isimlerin söylediklerinin aksine şaşırtacak cinsten. Taşgetiren'e göre cemaat dini bir hareket ve cemaatlerin de siyasi söz söyleme hakkı var.

Gülen Hocaefendi’nin başlatıp büyüttüğü hareket, dini bir hareket mi değil mi?

Ben bu sorunun cevabını hep “Evet, dini bir harekettir!” şeklinde verdim.

Biliyorum, Hareket’in, uluslararası alandaki faaliyetleri “İslam’ın tanıtılması” anlamında bir “Tebliğ” faaliyeti olarak nitelenmedi.

Ama ben, orada bile bir “altyapı çalışması” olduğunu düşündüm. Bir müslüman toplumun en uç kültür ürünleri ile olsa dahi, bir tür alt yapı lojistiği gibi gördüm. Mesela Amerika’da verilen iftarlar ya da aşure günleri gibi. Ya da en azından “temsil” anlamında bir zihni alt yapı birikimi amaçlandığı kanaatinde oldum.

Fethullah Gülen bir “Hocaefendi” idi, davası İslam olmalıydı, nitekim Hocaefendi, bir eserinde “Davalarının Rasulullah’ın nam-ı celilini kıtalar ötesine taşımak olduğu”nu ifade etmekteydi.

Öte yandan, Camianın ana okuma metinleri içinde yer alan Risale-i Nurlar, Kur’an tefsiri idi, oradan İslam’dan başka bir şey çıkmazdı.

Bu konuyu neden gündemime aldım?

Çünkü şu anki Cemaat görüntüsü tam da bu konuyu tartışmalı hale getiriyor.

Önceki gün Yeni Şafak’ta Etyen Mahçupyan’la yapılan bir mülakat yayınlandı. Nil Gülsün’ün mülakatında Mahçupyan şu tespitte bulunuyor:

“Gülen’in her siyasi konuşması onu dini kimliğinden uzaklaştırıyor. Dolayısıyla kafamızda siyasi mesajlar veren bir din adamı görüntüsü oluşuyor.”

Bu cümlenin hemen yanında da şu tespiti var Mahçupyan’ın:

“Eğer Gülen dini bir lider olarak kalabilseydi, bugün daha prestifjli bir konumda olurdu.”

Mahçupyan Müslüman bir yazar değil. Dolayısıyla Müslüman olmayan bir yazarın, “dini hüviyet”ten yola çıkan bir “prestij” değerlendirmesi yapması yadırganabilir. Ama bu olaya, Uluslararası camiada at koşturan bir hareketin, dışarıdan her bakışı önemsediği gerçeğinden de yaklaşabiliriz ve o zaman Mahçupyan’ın tespiti ayrı bir önem kazanır.

Tabii şu soru sorulabilir:

-Dini bir topluluk siyaset yapamaz mı?

Benim açımdan bu sorunun cevabı nettir:

-Evet, bir Müslümanın zihin dokusu açısından siyasi şuur önemli bir unsurdur.

SİYASETTEN YALITILMA YOKTUR 

Ben, Bediüzzaman Hazretleri’nin “Siyasetten ve şeytandan Allah’a sığınırım” sözlerini de siyasatten yalıtılma” olarak okumam, bunu da Bediüzzaman hazretlerinin siyaseti gibi okumayı doğru bulurum. Çünkü hiçbir insanın siyasetten soyutlanması mümkün değildir.

Belki sorulması gereken soru “Nasıl bir siyaset?” ya da “Kişinin dindarlığı ile bağlantılı siyasetin koordinatları nedir?” sorusudur.

Kim ne derse desin, Türkiye’de siyasetin bir boyutunda, hatta en önemli boyutunda “Din” olgusu vardır.