BIST 10.269
DOLAR 32,26
EURO 34,80
ALTIN 2.435,61
HABER /  GÜNCEL  /  EĞİTİM

Gazili Ayhanın acı itirafı

En yüksek oyu aldı Sezer atamadı, dört yıllık bir aradan sonra tekrar seçimle iş başına geldi, geldiğinde ise...

Abone ol

Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rıza Ayhan, dört yıl yıl sonra tekrardan göreve geldiğinde üniversitede çok şeyin değişmediğini söyleyerek, bu süreçte yaşanılanları anlattı. Ayhan'ın en büyük üzüntüsü ise üniversiteye ait arazilerin çarçur edilmesi!

Rıza Ayhan, Gazi Üniversitesi Kültür Merkezindeki kahvaltılı basın toplantısında gazetecilerle bir araya geldi. Üniversitede, yoğun bir rektörlük seçimi süreci yaşandığını anımsatan Ayhan, ''hangi adayı desteklerse desteklesin'' tüm üniversitelilerin birlik ve dayanışma içerisinde çalışması gereken bir döneme girildiğini söyledi.

''Üniversitelerin kavgayla hayatlarını sürdüremeyeceklerini'' vurgulayan Ayhan, ''Artık ben yok, biz var. Ağaç dallarıyla gürler. Biz de dallarımız olan öğretim üyelerimiz, öğrencilerimiz ve diğer çalışanlarımızla gürleyeceğiz'' dedi.

Ayhan, ''bana oy verdi, vermedi'' ayırımı yapmadan herkesle çalışacağını belirterek, bir önceki rektörlük döneminde bunun örneklerini sergilediğini anlattı.

Gazi Üniversitesini, uluslararası alanda daha tanınır bir hale getirmek için çalışmaları yoğunlaştıracaklarını belirten Ayhan, AB'nin ilgili fonlarından daha fazla yararlanmaya yönelik çalışmalar yapılacağını söyledi.

Türkiye'ye gelen yabancı öğrenci sayısını arttırmanın yollarının aranması gerektiğini ifade eden Ayhan, ''Bu nedenle bizim batıdaki üniversitelerle mücadele edebilecek hale gelmemiz gerekiyor. Bunun için 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun günümüz şartlarına göre yenilenmesi gerekiyor. Üniversitelerin artık devletten, hazineden geçinir halden çıkarılması gerekiyor. Kanunda yapılacak değişiklikle üniversitelerin sanayi kesimiyle işbirliği yapmasının önünün açılması gerekiyor'' diye konuştu.

Yapacağı çalışmalar hakkında da bilgi veren Ayhan, araştırma projelerinin sayısını arttıracaklarını, öğrencilerin yurt sorunlarının çözümü için çalışacaklarını ve öğrencilere burs imkanları sağlayacaklarını anlattı. Bu bursların, ''karşılıksız'' olmayacağını vurgulayan Ayhan, ''Öğrencileri bedavaya alıştırmamalıyız. Bursun karşılığı nasıl olabilir? Örneğin, bizim büyük bir kütüphanemiz var. Orada memur çalıştırmak yerine burs alan öğrencileri çalıştırabiliriz'' dedi.

Ayhan, her türlü eleştiriyi dinlemeye hazır olduğunu belirterek, ''Bizi doğru yola yönlendirecek her türlü eleştirinin başımızın üzerinde yeri var. Sırf eleştiri olsun diye yapılanları da yine de sineye çekeriz'' diye konuştu.

REKTÖR SEÇİM SİSTEMİ
Konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Ayhan, bir gazetecinin, rektör seçim sistemiyle ilgili değerlendirmesini sorması üzerine, ''hem atayanların, hem de seçilenlerin demokrasi kültürüne hakim olması gerekiyor'' dedi.

Uygulanan sistemin tam anlaşıldığı kanaatinde olmadığını belirten Ayhan, ''Önemli olan demokrasi kültürünün yerleştirilmesi. Mesela, 2 dereceli sistem getirebilir. Ama üniversitelerin rektör seçim sistemi ötesinde daha büyük sorunları var. Öğretim üyelerinin, çalışanların özlük hakları, ikinci öğretim durumu gibi'' diye konuştu.

Bir başka gazetecinin ''Bir gazetede üniversitenizde harç parası dışında her iki dönemde öğrencilerden toplam 60 YTL talep edildiğine dair bir haber yayımlandı. İlgilenebildiniz mi?'' sorusunu Ayhan, bir gazetenin okuyucu köşesinde bu tip habere rastladığını söyledi.

''O yazıyı yazan kişi, bizim gelişimizden hoşlanmamış anlaşılan'' diyen Ayhan, ''Ben böyle bir talimat vermedim. Zaten şu anda üniversitede hiç öğrenci yok. Kimden para toplanacak? 2004 yılından bu yana harç parası dışında para toplanması bir kanunla yasaklandı. Benim dönemimde hiçbir nam altında para toplanmayacak'' diye konuştu.

''ÜNİVERSİTEYİ BIRAKTIĞIM GİBİ BULDUM''
Ayhan, 4 yıl sonra tekrar göreve geldiğinde üniversitede ne gibi değişiklikler gördüğünün sorulması üzerine, ''Büyük bir değişiklik bulmadım. Bıraktığım gibi neredeyse'' dedi.

''Yapılmayanlardan çok yapılanlara üzülüyorum'' diyen Ayhan, AOÇ'den alınan Çukurambar'daki 400 dönümlük arsanın kat karşılığı müteahhitte verilmesinin üzücü olduğunu söyledi.

Arsanın, üniversitenin kullanım alanının geliştirilmesi amacıyla alındığını anlatan Ayhan, ''Hastane ve çocuk hastanesiyle ilgili çalışmalarda da hiç ilerleme olmamış. Yani hiç yabancılık çekmedim, bıraktığım gibi buldum'' diye konuştu.

ÜNİVERSİTEDEKİ REKTÖRLÜK SEÇİMİ
Ayhan, bir önceki rektör seçimi ve bu dönem yapılan rektör seçimiyle ilgili değerlendirmesinin sorulması üzerine, ''geçen rektörlük seçiminde hem üniversitede hem de YÖK'deki seçimde birinci sırada olduğunu'' ifade etti.

Buna rağmen, YÖK tarafından listeye alınmadığını anımsatan Ayhan, bunun üzerine 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in, YÖK'e bir yazı gönderdiğini ve kendisinin listeye alınmamasına ilişkin somut deliller bulunup bulunmadığını sorduğunu anımsattı.

YÖK'ün, kendisine gönderdiği cevap yazısının ardından Sezer'in, Kadri Yamaç'ı rektör olarak atadığını anlatan Ayhan, şöyle devam etti:

''Ben yine de somut deliller olup olmadığını öğrenebilmek adına Cumhurbaşkanı'na mektup yazdım. Bana gelen cevapta, ''Benim mutlak takdir yetkimdir'' deniliyordu. Bunun üzerine dava açtım. Bu dava sonucunda YÖK'de birinci değil, 3. olduğum tescil edildi. Birinci olduğum, elimde resmi yazı bulunduğu halde hep, 'yok, yok sen üçüncü oldun' denildi. Sadece üzüldük.

Sayın Yamaç, son seçimde YÖK'de sadece 2 oy aldı. Demek ki çalışmalarından memnun kalınmamış. Bunu siyasi olarak değerlendirmek mümkün değil. Neden? YÖK'ün kompozisyonunu değerlendirirsek eğer eski-yeni ayrımı gibi bir garabet içine girersek yarı yarıya bölünmüş durumda. Siyasi olarak değerlendirilse bile hiç değilse yarı yarıya alması lazımdı. YÖK üyelerinin seçme hakkı var. Doğru mudur, yanlış mıdır tartışılır. Ama kanun var. Yalın anlamda baktığınızda insanın nefsine ağır geliyor. Herhalde Sayın Yamaç'ın nefsine de ağır gelmiştir.

Rektör seçimiyle ilgili kanun böyle. Bunu ben başlatmadım. Başladı. Keşke başlamasıydı, üzülüyorum. İnsanın nefsine hoş gelmiyor. 'Bana yapıldı kötü, başkasına yapıldı iyi) demiyorum, üzülüyorum. Kanun değiştirilsin. 'Ama şimdi o dönemde bana yapıldı iyi, şimdi bana yapıldı kötü'... O anlayışı da kabul etmek istemiyorum. O dönemde güzel güzel bundan istifade ettiyseniz bu sefer her halde kabul etmek mecburiyetindesiniz.''

Toplantıya, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Metin Aktaş ve Gazi Üniversitesi Genel Sekreteri Prof. Dr. Bahtiyar Akyılmaz da katıldı.