BIST 10.471
DOLAR 32,77
EURO 35,09
ALTIN 2.457,99
HABER /  GÜNCEL

Gazete ve halkın gücü

Emre Aköz, ABD'li Pulitzer'in New York World gazetesiyle halkın desteğini nasıl sağladığını yazdı. Aköz'ün yazdıkları tam bir gazetecilik örneğiydi.

Abone ol

Sabah Gazetesi yazarlarından Emre Aköz, başlıklı yazısında ABD'da yaşanan bir gazetecilik başarısını anlattı. Umarız yaşanan bu olay Türkiye'deki gazeteler tarafından örnek alınır.

Almanya'da yayınlanan Bild gazetesinin Yayın Yönetmeni Kai Diekmann, meslektaşlarına şöyle bir tavsiyede bulunmuş: "Halkın duygularına tercüman olun. İnsanlar artık kalpleriyle karar veriyor. Duygulara hitap ederek tsunamizedeler için beş günde 40 milyon euro topladık." Bu sözler bana ABD'nin efsanevi gazetecilerinden Joseph Pulitzer'i hatırlattı.
1860'larda Fransa, bugün 'Özgürlük Heykeli' dediğimiz devasa anıtı yapıp ABD'ye hediye etmeye karar veriyor. İş uzuyor. 20 yıl sonra, 1885'te heykel bitiyor.
Ama bu kez New York'ta sorun baş gösteriyor. 'Liberty Adası'na bir kaide hazırlanması gerekiyor. Pahalı bulunduğu için zenginler bu işte yan çiziyor.
İşte tam bu noktada Pulitzer'in New York World gazetesi harekete geçiyor. Halka, "Onlar vermezse gereken 250 bin doları (günümüzün 2 milyon doları) biz aramızda toplarız" diyor Pulitzer. Büyük bir kampanya açıyor. Buna işçiler ve yoksullar dahi katılıyor. Yarım dolarlık bağış dahi kabul ediliyor.
Bu arada rakipleri Pulitzer ile dalga geçmeye çalışıyor. Ama halkın gazetenin ve halkın samimiyetini görünce vazgeçiyorlar. Çünkü bu girişimi eleştirmenin kendilerine zarar vereceğini anlıyorlar. Ayrıntılar bir yana... Para kısa sürede toparlanıyor. Kaide hazırlanıyor. Ve Özgürlük Heykeli'nin açılışı 1886'da yapılıyor. Burada iki önemli nokta var:
1) Pulitzer aslında bu parayı tek başına verecek güçteydi. Ama halkı işin içine katmayı tercih etmişti. Böylece hem gazetesinin satışı artmıştı, hem de halktaki birlik ruhu kabarmıştı.
2) Günümüzden bakıldığında ' duygusallık' dediğimiz şeyin ardında esaslı bir mantık, bir akılcılık da olduğunu görüyoruz. Şimdi ABD ya da New York dendiğinde hemen aklınıza Özgürlük Heykeli gelmiyor mu? Çok önemli bir simge değil mi bu heykel? Hem gurur kaynağı, hem de para! Ben halkın her dediğinin, her arzusunun, her hissinin 'doğru, iyi, güzel' olduğuna inanmam. Ancak halkın dediklerine kulak vermeyen bir yönetimin nihayetinde başarısız olacağını da bilirim. Önemli olan, duygusallık gibi görünen davranışın ardında yatan rasyoneli bulup çıkarmak.
Kıssadan hisse sorusu: Acaba kentin kilometrelerce ötesine, ıssız bir adaya dikilecek devasa bir derviş heykeli için İstanbul halkı harekete geçer mi?
Not: Pulitzer'in yaşam öyküsünü Jacques Bertoin'in kitabından (Remzi Yay.) okuyabilirsiniz.

YAZI:Emre AKÖZ