BIST 9.916
DOLAR 32,52
EURO 34,85
ALTIN 2.438,67
HABER /  POLİTİKA  /  CHP

Gandi'den hükümete yüksek not!

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin küskünleriyle ilgili net konuştu.

Abone ol

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'e çağrısını doğal karşıladığını, ancak aynı çağrıyı Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir'e yapmasını istediklerini söyleyerek, ''Türkiye aslında bütün İslam ülkeleri için rol modeli olabilir'' dedi.

Hükümetin dış politikasına da not veren Kılıçdaroğlu, 10 üzerinden 6 verdi.

Kılıçdaroğlu, Diplomasi Muhabirleri Derneği (DMD) üyeleri ile sabah kahvaltısında bir araya geldi.

Kahvaltı sırasında ağırlıklı olarak dış politika ile ilgili soruları yanıtlayan Kılıçdaroğlu, AK Parti hükümetine dış politika açısından not vermesi gerekse, kaç vereceğinin sorulması üzerine, ekonomik açıdan bakıldığında Türk işadamlarının Afrika ve Ortadoğu ülkelerine açılımını doğal gördüğünü söyleyerek, bu açıdan 6 puan verebileceğini belirtti. Kılıçdaroğlu, ''Ama marjım var o da şu, demokrasisi gelişmemiş, özgürlüklerin kısıtlandığı baskıcı rejimlerin olduğu yerlerde siz ekonomik istikrarı rahat bulamayabilirsiniz, beklentilerinizi karşılayamayan ülke konumuna gelebilirsiniz'' diye konuştu.

ROJ TV'YE NOBEL ADAYLIĞI                                

Roj TV'nin Nobel Barış ödülüne aday gösterileceğine ilişkin iddiaların hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, ''Eğer PKK bir terör örgütü ise ve Nobel'e de Nobel Barış Ödülü diyorsak, ikisi arasında ciddi bir çelişki var. Ben bu teklifin çok ciddiye alınacağı kanısında değilim ama bir barış ödülü verilsin diye bir teklif yapılmış olabilir. Ama Nobel'i verenler tarafından ciddiye alınacağı kanısında değilim'' dedi.            

KÜSKÜNLERE ŞART KOŞTU!

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, aralarında Mustafa Sarıgül ve Gürbüz Çapan'ın da bulunduğu CHP'nin küskünlerine net bir mesaj gönderdi.

Kılıçdaroğlu, ''Sosyal demokrat ve yurtsever kişilerin 'partiye, CHP'ye gelmesin' diye bir söylem geliştirme lüksümüz yok, eğer sade bir yurttaş gibi çaba harcayacaksanız, başımızın üzerinde yeriniz var. Ama milletvekili listesinde olacağım diye gelecekseniz hiç gelmeyin'' dedi.

Kılıçdaroğlu, CHP'nin ABD'ye bakışına ilişkin soruya karşılık da, ABD'deki bazı düşünce kuruluşlarından ziyaret yapması ile ilgili teklifler geldiğini ancak böyle bir ziyaret için zaman açısından uygun bir ortam bulamadığını söyledi. Türkiye'deki iç gündemin uygun ortam yaratmadığını belirten Kılıçdaroğlu, önümüzdeki süreçte ABD'ye CHP Genel Başkan Yardımcısı Büyükelçi Osman Korutürk başkanlığında bir heyetin giderek, CHP'yi anlatmak amacıyla temaslarda bulunacağını bildirdi. Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:

''ABD, dünyanın saygın devletlerinden birisidir. Türkiye ile stratejik ortaklığı var, bu ortaklık bu ilişkisi yeni bir ilişki de değil, tarihsel kökleri olan bir ilişki ve biz bunun karşılıklı çıkar dengesi içinde sürdürülmesini isteriz. Çünkü bizim ABD'den beklentilerimiz olabilir, onların da bizden olabilir. Bu beklentilerin, ülkelerin karşılıklı çıkarları çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğine inanıyorum.''

MISIR'DAKİ OLAYLAR

Kılıçdaroğlu, Mısır'daki olaylar ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Hüsnü Mübarek'e çağrısı ile ilgili olarak da konuştu.

Türkiye'den Mısır ve diğer Ortadoğu ülkelerine ciddi yatırımlar yapıldığını, şimdi de olayların ardından Mısır'ı terkedenler arasında Türk iş adamlarının da bulunduğunu belirten Kılıçdaroğlu, özgürlüklerin ve demokrasinin olmadığı bir yerde ekonomik istikrarın da olamayacağını bildirdi. Kılıçdaroğlu, bu nedenle iş adamlarının, özellikle ekonomik açıdan istikrarsız bir ortamın kurbanı olabileceği uyarısında bulunarak, ekonomisi ve demokrasisi iyi gelişmiş ülkelerde yapılan yatırımlarda iş adamlarının daha iyi kararlar alabildiğine dikkat çekti.

Mısır'ın kendi bölgesinin en güçlü ülkelerinden birisi olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, ancak ekonomik olarak ciddi sorunlar yaşandığını, nüfusun yüzde 50'sinin 2 doların altında gelire sahip olduğunu ve bunun da uzun yıllardır sürdüğünü anlattı. Mevcut siyaset kurumunun Mısır halkına bekleneni veremediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, yolsuzluklar ve baskının bulunduğunu hatırlatarak, şunları söyledi:

''Bu baskılara karşı bir noktada patlama olacağı kesindi. Bunun Tunus'ta başlayıp Mısır'a sıçramasını da belki olağan kabul etmek gerekiyor. Sayın Başbakanın çağrısını doğal karşılıyorum, halkın taleplerinin bir siyasetçi tarafından gözardı edilmesi veya dikkate alınmaması söz konusu olamaz. Hele bir milyon kisinin eylem yaptığı ortamda hiçbir yöneticinin duyarsız kalması söz konusu olamaz. ABD'nin de devreye girmesi ile bir an önce seçim yapılması ve Mübarek'in aday olmayacağını açıklaması kamuoyunu tatmin eder mi, önümüzdeki günler gösterecek. Ama ilk izlenimler bu açıklamanın yeterli olmadığı şeklinde. Tabi isteriz ki Sayın Başbakan aynı çağrıyı Sudan Devlet Başkanına da yapmış olsun.''

MAVİ MARMARA'NIN GİDİŞİNE CHP OLSA İZİN VERİR MİYDİ? İŞTE YANITI...
HABERİN DEVAMI İÇİN DİĞER SAYFAYA GEÇİNİZ...

[PAGE]



ORTADOĞU BİZE BENZEMEK İSTİYOR

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin Ortadoğu ülkelerine bir örnek ya da model olduğu görüşlerinin hatırlatılması üzerine de şunları söyledi:

''Müslüman laik bir ülke olarak Türkiye, ne kadar şikayet etsek de demokrasisini Ortadoğu ülkelerine göre daha geliştirmiş bir ülke. Özgürlükler, insan hakları alanlarında daha önemli adımlar atmış bir ülke, kadın erkek eşitliğini büyük ölçüde sağlamış bir ülke. Dolayısıyla Türkiye aslında bütün İslam ülkeleri için rol modeli olabilir. Ben eminim Ortadoğu halklarının büyük bir kısmı Türkiye'yi örnek almak ister. Türkiye Arap ülkelerine, Ortadoğu ülkelerine benzemek değil, onlar bize benzemek istiyorlar. Ama bizim şöyle bir sorunumuz var, bizim yöneticilerimiz onlara benzemek istiyor, onların da halkları bize benzemek istiyor, arada böyle bir paradoks var.''

Mısır'da, sonuçta halkın dediğinin olacağını çünkü artık bilgiyi saklamanın mümkün olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, önümüzdeki sürece bakıldığında Başbakan Erdoğan'ın çağrısını bir açıdan önemli bulduğunu, onun da Mübarek'in çekilmesini istemek ve halka destek vermekle bir anlamda halkın Türkiye özlemine destek veren bir söylemin geliştirilmiş olduğunu, Mısır halkı için bunun çok önemli olduğunu vurguladı. Kılıçdaroğlu, ''Eğer diğer Ortadoğu ülkeleri de demokrasi ve özgürlükleri geliştirirlerse, Türkiye ile ilişkileri daha sağlıklı bir zemine oturacaktır. Tarihsel ve kültürel açıdan ciddi birliktelikler var, onların demokrasiye özlem duymaları bizdeki demokrasinin de güçlenmesine yol açacaktır. Biz onlara benzemek gibi bir arayış içine girmeyeceğiz, yani siyasal olarak AKP böyle bir arayış içine girmeyecek tam tersine o halkların Türkiye'ye benzemesi ile Türkiye daha farklı bir yere gelmiş olacaktır'' diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, eksen kayması tartışmaları ile ilgili olarak da Ortadoğu halklarının Türkiye için olduğu iddia edilen eksen kaymasını ortadan kaldıracağını belirterek, Ortadoğu halklarının demokrasi ve özgürlüğü getirerek ekseni yerine oturtacaklarını bildirdi. Eksen kaymasının daha çok İran'daki gelişmeler ile ilgili ortaya çıktığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, ''Eğer başlayan bu özgürleşme talepleri yayılır ve bölgede sonuç alınır noktaya gelinirse, Türkiye'de kaydığı söylenen eksenin kaymasına engel olunan sosyolojik ve siyasal bir yapının ortaya çıkacağına inanıyorum'' dedi.

KIBRIS SORUNU

CHP'nin, Türkiye'nin AB sürecine desteğini yineleyen Kılıçdaroğlu, Brüksel ofisini güçlendirmek istediklerini, yeni CHP'nin AB üyelik sürecine önemli katkıları olduğunu artık AB'li yetkililerin de kabul ettiğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, Kıbrıs sorununun çözümü konusunda da BM'nin bu sürece daha güçlü şekilde katkı vermesi gerektiğini dile getirerek, Türkiye'nin, BM'nin daha etkin devreye girmesi için çaba harcaması gerektiğini belirtti. Hükümetin, limanların Rum kesimine açılması ile ilgili imzaladığı Ek Protokol'ün gereğini ''iç politikada ters teper'' diye yapamadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

''O zaman sormak gerekiyor; yerine getiremeyeceğiniz bir vaadin altına neden imza attınız? Eğer bunun altına bir imza atıldıysa kamuoyunun karşısına çıkıp açık yüreklilikle anlatılması ve riskleri varsa bunların göğüslenmesi gerekiyor. Hükümet Kıbrıs konusunda ikili bir tavır izliyor, iç politikadaki olası olumsuz yankıları gidermek için AB ile uyum sürecini de askıya almaya, yavaşlatmaya kararlı gibi görünüyor.''

MAVİ MARMARA SALDIRISI

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Mavi Marmara saldırısına ilişkin görüşünün ve CHP iktidar olsaydı bu geminin gitmesine izin verip vermeyeceğinin sorulması üzerine şu cevabı verdi:

''Tabi biz olsaydık izin vermezdik, böyle bir olaya izin vermezdik. Gazze'ye zaten yardım yapılıyor, Kızılay orada zaten. Eğer siz hükümet olarak gerçekten yardım yapmak istiyorsanız Kızılay'a her türlü desteği verebilirsiniz. Mavi Marmara olayında pek çok yasadışı işlem var. Gemi Türk bayraklı mı değil mi? Gidenler Türk mü değil mi? Gidenler nereye gidiyor? Bütün bunların tamamı sağlıklı sorgulanmadı. Siz nasıl izin veriyorsunuz? Yasadışı izin verildi. Orada 9 kişi yaşamını yitirdi. Bunun sorumluluğu izin veren hükümete aittir ama tam tersine yeteri kadar sorgulanmadı. Bir anlamda bazı çevreler hükümeti yine kahraman ilan ettiler. Bizim isteğimiz, bu ölümlere yol açan olay nedir? Hükümetin izin vermesi ile başladı bu olay. İsrail kesinlikle buna izin verilmemesini, tepki göstereceğini söylemiştir ama hükümet buna rağmen izin vermiştir. Hatta bazı AKP milletvekilleri son anda gemiye binmekten vazgeçmişlerdir, belki olay daha vahim bir sonuç doğuracaktı. Onların bakışı ile bizim bakışımız arasında ciddi fark var.''

İSRAİL'E NE MESAJ GÖNDERDİ
HABERİN DEVAMI İÇİN DİĞER SAYFAYA GEÇİNİZ...

[PAGE]



Kılıçdaroğlu, bu söylediklerinin İsrail'i tasvip etme anlamına gelmediğini de vurgulayarak, ''Tabi bu arada biz hükümeti eleştirirken 'İsrail iyi yaptı' gibi bir anlayışa sahip değiliz. İsrail'in kınanması, özür dilemesi ve saldırı sonucu yaşamını yitirenler nedeniyle uluslararası hukukun gereklerini yerine getirmesi gerekiyor'' dedi.

Bir gazetecinin AK Parti hükümetinin dış politikada neyi iyi, neyi kötü yaptığını sormasına karşılık da Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

''Çok kötü yaptığı, keşke yapmasaydı dediğimiz olayların başında, aklıma Mavi Marmara geliyor. Bile bile bir olay nasıl sorun haline getirilir, içinden çıkılmaz hale getirilir, ilişkiler nasıl derin ve köklü yerinden sarsılır, bu olayda görüldü. Tam bir beceriksizlik. Çok iyi yaptı dediğim bir olay da Suriye ile vizelerin kalkması, çok iyi bir olaydır.''

DEVLETİ ELE GEÇİRMEK İSTİYORLAR


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AK Parti'nin "devleti ele geçirmek gibi gizli bir gündemi olduğunu ve ele geçirdiğini" söyleyerek, "O açıdan AKP artık derin devletin adamıdır, derin devletin partisidir" dedi.

Kılıçdaroğlu, Diplomasi Muhabirleri Derneği (DMD) üyeleri ile sabah kahvaltısında bir araya geldi. Kahvaltı sırasında ağırlıklı olarak dış politika ile ilgili soruları yanıtlayan Kılıçdaroğlu, sorular üzerine bazı iç politika konularına ilişkin görüşlerini de aktardı.

"Yeni CHP'nin" ne anlama geldiğinin sorulamasına karşılık Kılıçdaroğlu, eskiden kamuoyunda "AKP birşey söyler, CHP itiraz eder ama kendisi ne yapacağını söylemez" gibi bir anlayışın hakim olduğunu belirterek, bu nedenle CHP'nin eskiden muhafazakar olarak değerlendirildiğini kaydetti. Yeni CHP'de ise yine hükümeti eleştirdiklerini ama aynı zamanda önerilerini de dile getirdiklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, çözümlerinin AKP'de rahatsızlık yarattığını kaydetti.

Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Söylemleri samimi değil AKP'nin, demokrasi konusunda da samimi olduğuna inanmıyoruz. Özgürlüklerimizi, 12 Eylül acılarını kullandı, demokrasiyi kullandı. Gizli gündemi vardı, buna bütün samimiyetimle inanıyorum. Gizli gündemi devleti ele geçirmekti, devleti ele geçirdi. O açıdan AKP artık derin devletin adamıdır, derin devletin partisidir. Çünkü AKP'nin yargısı var, medyası var, güvenlik güçleri var, bürokrasisi var. AKP artık devletin bütün kanallarında tek ses çıkaran bir parti konumuma gelmiştir, artık anayasada yer alan güçler ayrılığı ilkesi bitmiştir, yoktur güçler ayrılığı Türkiye'de. Yargıtay'ı ele geçirmesinin sebebi de bellidir, kendisinin siyasi merkezlerde aldığı kararların yargı sürecinde bozulmamasını sağlayan bir model kurmak istemektedir."

KÜRT SORUNU

Kürt sorunu ve Üçüncü Yol'a ilişkin görüşlerinin sorulmasına karşılık da Kılıçdaroğlu, bu sorunun çözümü için kendilerinin de pek çok önerileri olduğunu hatırlatarak, bu süreçte en çok konuşan ve düşünce üreten parti, ancak yine de en çok eleştirilen parti olduklarını bildirdi.

Kılıçdaroğlu şimdiye kadar ürettikleri projeleri sıralayarak, AKP'nin değil kendilerinin eleştirildiğini söyledi ve şunları kaydetti:

"Çünkü olaya hep şöyle bakıyoruz; (biz CHP'yi eleştirmek için acaba neresinden tutmalıyız?) Bir de CHP doğru söylüyor diyen çıkmadı, hep eleştirildik biz. Neden Kürt sorunu demiyorsunuz? Çünkü o bölgede sadece Kürtler yaşamıyor ki, Araplar, Kürtler, Türkler, kalabalık bir grup var. Ama ağırlıklı olarak Kürtler var tabii ki, biz o bölgede Kürtler yaşamıyor demiyoruz ki, ama doğudan fazla batıda Kürtler yaşıyor. Şimdi bizim bakışımız, elbette ki sorun var, bunu çözmeliyiz ama bizim sıkıştığımız bir alan da var. Neden Üçüncü Yol diyoruz? Din eksenli siyaseti AKP yapıyor, Hizbullah'la kol kola yapıyor bunu. Etnik eksenli siyaset var bunu da BDP yapıyor. Ama biz iki alanda da siyaset yapmak istemiyoruz, doğru bulmuyoruz. Etnik kimliğe de inanca da saygılıyız ama biz üçüncü yol olarak, sosyal demokrat olarak girmek istiyoruz bölgeye."

SEYFİ OKTAY'LA GÖRÜŞMESİ

Seyfi Oktay ile bir görüşmesinin içeriğinin internette yayınlandığının hatırlatılmasına karşılık Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

"Sayın Seyfi Oktay ile bir değil birden fazla görüştüm. Görüşme nedenlerimi de açık yüreklilikle ifade edeyim, partinin sorunlarını, yol haritasını görüştük. Kendisinin Adalet Bakanlığı yaptığı dönemde yargı reformu ile ilgili çalışmaları getirdi, kalın bir dosya halinde verdi. Yargının sorunlarının nasıl çözümleneceğine ilişkin düzenlemeleri, kendisinin bakan olduğu dönemde parlamentodan geçiremediği düzenlemeleri iletti. Görüşmemiz bundan ibaret. Eğer Sayın Oktay yeniden görüşmek isterse her zaman kapılarımız açıktır, kendisi saygı duyduğum bir kişidir."

Kılıçdaroğlu, yasadışı dinlemelerin vehametine dikkat çekerek şunları kaydetti:

"Burada önemli olan şu; yasadışı dinlemelerin AKP döneminde olağanlaşmasını kabul etmek mümkün değil. Sayın Başbakan yasadışı dinlemeleri dile getirdi, kullandı. Yasadışı dinlemeleri olağan bir süreçmiş gibi kullanan bir başbakan hukuku tanımıyor, çiğniyor demektir. Bizim üzerinde önemle durduğumuz nokta şu; eğer bir ülkenin bakanı parlamento kürsüsünde 'dinlenmek istemiyorsanız telefonla konuşmayınız' çağrısı yapıyorsa, o ülkede demokrasiden söz etmek mümkün değil. Baskıcı uygulama telefon dinlemeleri ile başlamıştır. Ama benim merak ettiğim birşey var, Sayın Başbakanın bir telefon konuşması yasadışı olarak saptanıp internete servis edildi. O yasadışı konuşmaları yayınlayan iki gazeteci Silivri'ye gönderildi, Seyfi Oktay ile ya da İlhan Taşçı ile benim yaptığım görüşmelerin tutanaklarını Silivri dosyasına koyanlar ya da yayınlayan gazeteciler de Silivri'ye gidecek mi acaba? Ben gitmelerini istemem onu baştan söyleyeyim ama iktidarın çifte standardını göstermek için bu örnekleri verdim."

DİRENİŞ ÇAĞRISI

TBMM Adalet Komisyonu'nda yaşananlarla ilgili soruya karşılık da Kılıçdaroğlu, direniş çağrısına neden olan olayın bu komisyonda yaşananlar olduğunu söyleyerek, AKP'nin CHP'nin muhalefetinden ve gerçeklerin ortaya konmasından rahatsız olduğunu belirtti.

Adalet Komisyonu'nda yaşananları "eşkiyalığın başka bir versiyonu" olarak niteleyen Kılıçdaroğlu, muhalefetin demokrasilerin olmazsa olmaz koşulu olduğunu bildirdi. AKP'nin, kendi söylediklerini saptırmakla görevli olduğunu da belirten Kılıçdaroğlu, "Biz nerede çıkıp dedik ki ey halk sokağa çıkın, biz de buradayız. Halk zaten arzu ederse sokağa çıkar, torba yasa ile ilgili olarak nitekim bir yürüyüş yapılıyor. Şimdi biz mi torba yasa ile ilgili yürüyüş yapın dedik? Ama yargı çok önemli, bizim kadar sizin için de önemli" dedi.

ORTADOĞU'YA ATATÜRK MODELİ

"Ortadoğu'ya Atatürk modeli" görüşleri ile ilgili soruya karşılık Kılıçdaroğlu, Ortadoğu halklarının AKP modelini özgürlükçü bir model olarak gördüğünü söyleyerek, bu halkların aslında Türkiye'ye özendiğini belirtti. Kılıçdaroğlu şunları kaydetti:

"AKP modelini istemelerinin arkasında biraz da AKP ile İsrail arasında, yani iki ülkenin hükümeti arasında yaşanan gerilimin Arap halklarına olumlu yansıması var, bunu da doğal karşılamak lazım. Tarihsel düşman olarak gördükleri İsrail ile AKP'nin karşı karşıya gelmesi Arap dünyasında olumlu bir yankı buldu. O nedenle böyle bir modelden söz ediliyor. Ama bu modelin arkasında Türkiye'ye duyulan özlemin olduğunu biliyoruz. Atatürk modeli AKP modelinden oldukça farklı. Atatürk modelinde çok partili rejim var, kadın erkek eşitliği var, demokrasi var, güçler ayrılığı, yani çağdaş bir demokraside varolması gereken bütün şeyler var. AKP modelinde ise özgürlüğü, demokrasiyi yasaların haklarını kullanarak bu modeli istismar etmesi var."

Kılıçdaroğlu, Sosyalist Enternasyonel'de Irak Devlet Başkanı Celal Talabani'den davet aldıklarını da söyleyerek, tarih denk düşerse Irak'a gitmek istediğini bildirdi.