BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70
HABER /  MEDYA

Futbolcu olacaktı televizyoncu oldu

Tembel bir öğrenciydi. Futbolcu olmayı düşlerdi. Birdenbire hiçbir eğitim almadan tiyatro kurdu. Sonra kendini televizyonda buldu.

Abone ol

Zeynep KURTBAY

İNTERNETHABER

 

Enver Aysever… Yaşadığı hayattan yaka silkenlere inat ‘’Ben 4-5 ömür birden yaşadım’’ diyecek kadar kendinden emin; tevazusu yok.

‘Yandaş’ların ’Ulusalcı’lıkla suçladığı; muhaliflerin ‘AKP karşıtı duruşu’na alkış tutup ekran karşısına mıhlandığı televizyoncunun hayat hikayesi gerçekten de şaşkına döndürüyor insanı.  

Futbolcu olmayı düşlerken tiyatro kurmaya karar veriyor. Bütün parasını bir anda gazete ilanına yatırıyor. Kum ticareti yapan ofiste oyuncu elemeleri yapıyor. İlk yazdığı romanla ödül kazanıyor. 4 yıl boyunca giremediği üniversiteye ikili öğretim kontenjanından giriyor girmesine de bitiremiyor. İşin ilginci mezun olmadan üniversiteye hoca bile oluyor. Babası bir gecede her şeylerini kaybedince ailesini geçindirmek için başvurduğu ilk işe alınıyor ve televizyon dünyasına giriş yapıyor. Metin yazdığı ilk programı ve dahasını okuyunca siz de şaşıracaksınız…

ORTA GELİRLİ BİR MEMUR AİLESİNİN ÇOCUĞU

İstanbullu orta gelirli bir memur ailesinin ilk çocuğu Enver Aysever… Anne çalıştığı için anneanne elinde büyüyor. Çocukluğu anneanneden derin izler taşıyor. Hayatındaki en önemli imgelerden birisi de annesi. ‘’Aydınlık yüzlü, üreten, yoklukta-yoksullukta hep dik duran bir kadın’’ diye hayranlıkla anlatıyor annesini.

Anne kahraman, peki ya baba? ‘’Babam halen sevimli hınzır bir çocuk gibidir. Sahici bir çocuk. Babamla geçmişimize baktığımda o hep benim oyun arkadaşımdı’’ diyor.  7 yaş küçük kızkardeşinin dünyaya gelmesinde olduğu kadar büyümesinde de payı büyük Enver Aysever’in: ‘‘Bizimkilerin ikinci çocuk sorumluluğunu alacak hali yoktu ama ben çok istedim. O yüzden kızkardeşim benim çocuğum gibi büyüdü hep. Velisi bile oldum’’ diyor.

EĞİTİM SONRADAN OLMA TEMEL AİLEDE

Aile tablosunu resmederken bir şey daha söylüyor ki hayatlarımızdaki en temel harcı anlatıyor aslında sözleri:  ‘’Net borçlu olduğum taraf şu: Anne baba dayanışmasını gördüm. Eğitim filan sonradan olma. Anne baba arasındaki dayanışma ve sevgi doğrudan hücrelerimize işliyor oysa ki.’’

Ya da tam tersi…

Derken anne baba hasretiyle geçen okul günleri başlıyor. Göztepe Pansiyonlu günleri… Sabah 8, akşam 9… Bir çocuk için neredeyse 15 saat evden uzak kalma... Zalimlik olduğunu düşünüyor. Okula o dönem sorunlu ailelerin çocukları da gittiği için çocuk yaşta akranlarının travmalarına tanık oluyor.

‘’Başarılı bir çocuk olamadım’’ diye anlatırken hiç de pişmanlık duymuyor. Derslerle, sınıf geçmekle arası yok. O yıllarda güdüsel olarak keşfettiği bir şey var ki o da tiyatro merakı…

Belki çoğu izleyicisi bilmiyor ama o aslında usta bir tiyatrocu. Sahne tozunu yutmuş da gelmiş ekrana.

İşte mezuniyet müsameresini hazırladığı o yıl heyecandan dudağı uçuklayacak gibi oluyor. Sınıf arkadaşlarından birisinin babası Hadi Çaman çünkü… Usta tiyatrocu sayesinde seyirciler arasında yer alan efsanevi konuklardan (Perran Kutman, Müjdat Gezen) ilk notunu alıyor…  

Ailesi Hisseli Harikalar Kumpanyası’na gitmesi içi bilet aldırıyor. 5 gün boyunca ateşler içinde yatıyor heyecandan. Hasta olup yatağa düşecek kadar aşık tiyatroya.

ORTA 2’DE SINIFTA KALDIĞI YIL HAYATININ  KIRILMA NOKTASI

Ortaokul yılları yepyeni kapılar açılıyor hayatında… Çok dersten bütünlemeye kaldığı Orta 2’inci sınıf kırılma noktası Enver Aysever için. Ailesi bütünlemeye kaldığı dersler için hoca tutuyor. O hoca ki hayatının akışını değiştiriyor Enver Aysever’in:

'OKUR OLMAYACAĞIM Kİ BEN YAZAR OLACAĞIM'

‘’Bilemezdim ki gelen hocanın dünyaya aykırı bakan, başka bir yerden bakan, öğretmenliği reddetmiş, hiçbir yerde çalışamamış bir usta olduğunu… Feridun Benden. Çok önemli bir tarihçi, müthiş bir edebiyatçı. ‘Ne olmak istiyorsun’ diye sordu, ‘Ben şair olmak istiyorum’ dedim. Oysa ki ortaokula kadar futbolcu olmak istiyordum. Hiç kitap okumamıştım. AK Partili Reha Çamuroğlu’nun annesi annemin mesai arkadaşıydı. Gazete satardım ona. ‘Oğlum sen ne olmak istiyorsun, ne okuyorsun’ diye sorardı; ‘Ben okur olmayacağım ki yazar olacağım’ derdim.’’

Ders almalar hiç bitmez. Enver Aysever 4 yıl boyunca sınıfta kalır. Hep başarısız olur. Gel, git… ‘21. Yüzyılı’ın Sokrates’ı  dediği Feridun Benden, Enver Aysever’in hayatında baş köşeye kurulur. Dostu olur; yeri gelir anne babası olur; cesaretini, duygularını inşa etmesine mimar olur.

Kafası derslerden başka her şeye çalışır Enver Aysever’in…  Bir müzik eksiktir o da olur. 15-16 yaşlarında rock grubu kurar. Sıkı davulcudur; İstanbul’un en büyük sahnelerinde konser verirler.

Peki ya bu haylazlığa aileniz ne diyordu? Eleştirel bir yaklaşımları olmadı mı?  

Hiçbir zaman engellemediler.  Arkamda durdular ama o kadar dengesiz bir hayatım vardı ki benim . Okulla alakam yoktu. 4 senede ancak üniversiteyi kazandım. En karanlık en kötü günlerde bile ben hayali güven içindeydim. Nasıl olsa yazacağım çizeceğim diye düşünüyordum. O bir sanal duygu ama. Hayal ettiğim her şey önüme geldi.’’

TÜRKİYE’DE BENİM KADAR OKUYAN ÇOK İNSAN YOK

Şimdilerde de hayal kurar mısınız?

Evet tabii. Hayallerim bir konumda olmak değil artık. Şimdi kendini gerçekleştirmiş bir insan olarak insanlığa yapıt bırakmayı hayal ediyorum. Ben birkaç hayat yaşadım. Tanıklıklarımla ve ürettiklerimle 5-6 ömür yaşadım. Çok tarihi kişilerle bir arada olmuşum mesela Atilla ilhan gibi. Ama hep okudum. Üniversiteyi kazanmadığım dönemde günde 150 200 sayfa okuyordum.  Bu acaip bir şey. Bu konuda tevazu gösteremeyeceğim. Türkiye’de benim kadar okuyan çok insan olduğunu zannetmiyorum.

Peki sonra tiyatro merakı ne oldu?

Arkadaşla otururken birden ‘Ben tiyatro kuracağım’ dedim. Cebimdeki bütün parayla Cumhuriyet gazetesine ilan verdim. ‘Oyuncular aranıyor’ diye. Bu gerçek. İlan vermek kolay da nasıl görüşeceksin. Mecidiyeköy’de kum ticareti yapılan bir handa görüşme yapıyorum, oyuncu seçiyorum. Adaylar geliyor. Kimse de ‘Oğlum sen yazar mısın çizer misin, tiyatro  eğitimin var mı’ diye sormuyor.

Tiyatro eğitiminiz de yok yani?

Yok hayır. Bu arada okulum yok ama yılda 40 oyun falan seyrediyorum. Konservatuvar çok önemli ama entelektüel merakınız yoksa hiçbir şey olamazsınız. Ben dedim yazar olarak başlıyorum işe. Tiyatro Çisenti’yi kurdum…

Salon yok ortada.. Genco Erkal’ın o zamanlarki Dostlar Tiyatrosunda, Baro Han’ın alt katında çok bakımsız bir yerde. Biz orada perde açacağız. Ataköy’de ben bakkala çakkala herkese bilet sattım. Ve ilk gece orada oynadık. O oyunla beraber benim aşağı yukarı 15 sene süren tiyatro hayatım başladı. Çok emek verdim. Tiyatronun toplumsal bir ilgisi olmadığı zamanlarda Türkiye’yi karış karış dolaştım, turneler yaptım. Çok büyük sanatçıların ustaların yönetmeni oldum. 25 yaşında müzikal yaptım.  Bunlar benim için çok büyük onur. Türkiye’deki bütün salonları bilirim. Alkışı hücrelerimde hissettim.

 

YARIN:

- Tiyatroyu kurdu kurmasına da asıl aşkı başkaydı...

- İlk romanını yazdı, ödülü kazandı

- Üniversiteye 4 yılda girebildi, mezun olmadan üniversitede hoca oldu

- İlk televizyon deneyimi Ah Kızlar Vah Erkekler'deydi

- Enver Aysever'e göre en iyi tartışma programı hangisi?

- Hangi programdan davet alsa asla kabul etmez?