BIST 10.046
DOLAR 32,39
EURO 34,60
ALTIN 2.388,53
HABER /  GÜNCEL

Fenerbahçe yürüyüşü

Gazeteci Alpaslan Akkuş, Fenerbahçe'nin Lazio kurasıyla UEFA Avrupa Ligi'nde, Antalyaspor maçıyla da Süperlig'de geldiği zorlu dönemeci yazdı.

Abone ol

Çok bilgisayar oyunu bilmem, ben ekranda sürekli fuel yazan şu malum uçaklı ataride kalmışım.

Ama oynayanları izliyorum, artık her oyun gerçek gibi.

Her aşaması daha zor.

En basit oyunlarda bile dikkat, el çabukluğu, hızlı karar, refleks ve tabi tecrübe şart.

Aynı anda hem havadan gelen balonun yere düşmesini engelleyip, hem çukurdan atlamanız gerekiyor.

Bunu yaparken, üç tuşuna birden basmanız gerekiyor kimi zaman.

Ve bunun için vicdansız bilgisayar sadece 3 can hakkı veriyor. İnsafsızlık.

Çok zorlu bir oyunda giderek daha üst aşamaya çıkıyor Fenerbahçe.

Üstelik bir buçuk yıl önce elindeki tüm jetonları alınmışken.

Öyle hızlı bir girdabın içinde gidiyor ki, kafasını çıkarıp arada nefes alabildiğinde kendini şanslı hissediyor.

Tarihinin en büyük Avrupa başarısını elde etti daha iki gün önce.

UEFA Avrupa Ligi’nde çeyrek finale çıktı takım.

Yer yerinden oynar sandım, korna çalan bile olmadı.

“Çeke çeke çeyrek finale” diye manşet attı, bir gün önce binbir gece masalı kıvamında methiye düzenler.

Makine gibi işleyip Napoli’ye 5 atan takım, anında köy seviyesine indi.

'Tek beklenti kazanmak oldu'

Çünkü medya artık evlerin içini, oradaki hissi bile çok rahat algılıyor.

Talibi görüyor, ürünü veriyor.

Fenerbahçeli artık maçları yüzünde gülücükle, çubuklu forma izleyecek olmanın heyecanıyla değil, tırnaklarını yiyerek bekliyor.

Çünkü futbola yükledikleri anlam değişti, tek beklenti kazanmak oldu.

Hem de hiç risk yaşamadan, güle oynaya kazanmak. Stres seviyesi dolalı çok oldu, çünkü sezon sonlarında sıfırlama yok, herkes üstüne koyarak yaşıyor.

Sırada Lazio var. Şimdi Klose iyileşecek mi acaba? Sorusuna yanıt bekliyor olmalıydık.

Ya da ne bileyim Hernanes’i kim tutar?

Çekleri eledik ama, bak bunlarda da Kuzak diye bi Çek adam varmış, 8 gol atmış Avrupa Ligi’nde.

Takım olarak da mağlubiyetleri yok.

Maç başına iki gol ortalama.

Baskılı takıma çok açık veriyorlar eyvallah da, epey de hızlı çıkıyorlar.

Webo ve Sow sağlam olursa, Meireles de dönenleri iyi toplarsa avantajlı oluruz.

Belki Salih yine girer o çok hata yapan defansın arasına, yine öper bileğini, kenarda kendini tutamayıp kahkaha atar, tebessümlü adam.

Bunları konuşmaya daha epey var.

'Fenerbahçeli gevşeyemiyor'

Bak bir kader maçı daha geldi bile.

Perşembe gecesi sokakların sessiz kalması bu yüzden.

Gevşeyemiyor Fenerbahçeli.

Sürekli balonlar düşüyor yukardan, ve her bir yan çukur.

Yetmezmiş gibi, kendi kendine yeni sorunlar buluyor.

O, onu havaalanında istifaya çağırıyor, öteki onun firmasını bastırıyor.

Kimi onu haklı buluyor, kimi berikini. İki tarafı haklı bulanlar birbirini hainlikle suçlayabiliyor.

Balonlar düşüyor, bir adam ve takımı çukurların arasında onları tutmaya çalışıyor.

Başkan koridora iniyor, herkes yine o adamdan cevap bekliyor.

Oysa Fenerbahçe tarihinde ilk kez oyunu bitirmeye bu kadar yakın belki de.

Form grafiği yükseliyor.

Takım, sözde değil, özde takım olmayı başardı.

Şimdi oyundaki bütün tuşlara ihtiyaç var.

Başkan, daha fazla cephe açmayı bırakmalı mesela.

Abdullah Kiğılı, sadece tekstilden bahsetmeli. Taraftar yönetimle restleşmeyi bırakmalı.

Bursa maçındaki tribün gibi olmalı tüm camia.

Sahaya etkili, gür, coşkulu ve yeri geldiğinde neşeli.

Bir gün de olsa gevşeyebilmeli Fenerbahçe.

Nefes almalı

Aykut Hoca da tüm tuşları kullanabilmeli ama.

Program sıkıştıkça sadece orta saha ve sol bek rotasyonu yetmez, yeni kırılmalar olur.

Stoch ve Krasiç en azından rotasyona girebilmeli.

Adı gibi düzgün Salih formayı daha çok giymeli.

Evet, henüz alan kapatmayı, saha kaplamayı öğrenemedi ama, o da oynaya oynaya işte.

Taraftar da baştan o oynasın yeter deyip, maç sırasında “aooo!!! Vaaoo!!” etmemeli kaptırınca.

Baroni Emre’yi, Emre Baroni’yi örnek almalı biraz. Herkes Kuyt’a bakmalı.

Bekir garanti oynamalı, Volkan artık kafasını sahaya vermeli.

Camia savunma yapmayla yaslanma arasındaki farkı artık görmeli. Bak takım değil, camia...

Sözün özü. Balon da düşer, çukur da bitmez.

Ama Matrix’te kurşunlar da yağar da, Neo sadece esneyerek sağa sola eğilir ya, öyle işte.

Fenerbahçe’de tribünden yönetime hocadan takıma herkes yapılması gerekeni biliyor.

Sadece bazen nefes almayı unutuyoruz. Al nefesini be kardeşim.

Bir gül şöyle, bir gül şenlensin Kadıköy. Tamam bu kadar gülmek yeter. Şimdi Antalya maçına bak. Haydi.

BBC'nin Avrupa futbolundan derlediği haber, analiz ve izlenimleri, BBC Türkçe'nin Facebook'taki futbol sayfası Altıpas'ta da okuyup paylaşabilirsiniz.