BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67
HABER /  GÜNCEL

Ergenekonda Karadağ savunması

Kuvayı Milliye 1919 Derneği Başkanı emekli Kurmay Albay Mehmet Fikri Karadağ'ın savunmasına başlandı.

Abone ol

''Ergenekon'' davasının tutuklu sanıklarından eski Kuvayı Milliye 1919 Derneği Başkanı emekli Kurmay Albay Mehmet Fikri Karadağ'ın savunmasına başlandı.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada savunmasını yapan Karadağ, terör örgütü kurmak ve yönetmekle suçlandığını hatırlatarak, bunu kabul etmesinin mümkün olamayacağını söyledi.

Savunmasında, Güneydoğu'da görev yaptığı dönemde sınır karakollarına terör örgütü PKK tarafından düzenlenen saldırıları anlatan Karadağ, ''Böyle alçak bir örgüt ile işbirliği içindeysem, bir saniye bile yaşamama gerek yok. Yaşayamam da zaten. Buradan savcılara sesleniyorum; Ne hakla benim gibi bir kurmay subaya böyle bir suçlamada bulunuluyor?'' diye konuştu.

Doğu ve Güneydoğu'da geçmişte çok başarılı operasyonlar yürüttüğünü anlatan Karadağ, yüce millete ve vatana hakkını helal ettiğini söyledi.

Karadağ, iddianamede ''Paşa'' kod adını kullandığının ileri sürüldüğünü anımsatarak, ''Benim rahmetli dayıma da 'paşa' derlerdi. Bana da 'paşa' diye hitap ederlerdi. Ayrıca benim kod adına ihtiyacım yok. Beni tanıyanlar lakap olarak bana 'Baba Fikri' derlerdi. Sizinle de 3 saat konuşsam siz de aynısını söylersiniz'' dedi.

İddianamede gördüğü rüyaların bile delil olarak dosyaya konulduğunu ileri süren Karadağ, ''40 yaşıma kadar ismim Fikri'ydi. Olağanüstü Hal Bölgesinde görev yaparken Allah Resulünü rüyamda gördüm. Allah Resulü rüyamda, 'Sen Mehmet'sin, Mehmet Fikri'sin' dedi. Bunun üzerine mahkeme kararıyla ismimin başına Mehmet'i eklettim. Ayrıca Mehmet, şehit dedemin ismidir'' diye konuştu.

8. Kolordu Komutanlığında görev yaptığı dönemde operasyonlarla alakalı gizli bilgilerin içinde bulunduğu ajandasının da dosyaya delil olarak konulmasını eleştiren Karadağ, şunları söyledi:

''Kötü niyetli düşünürseniz, 'Bakın ey PKK'lılar, Fikri Karadağ sizin hakkınızda not tutmuş, icabına bakın' deniyor. Bunlar delil olarak mı dosyaya konulmuş? Bunu anlamak mümkün değil. Oysa ben PKK'lılar hakkında jandarmadan, istihbarattan ve MİT'ten edindiğim bilgileri gizli bilgi olarak not etmiştim.''

''VELİ KÜÇÜK'LE 2-3 KEZ KARŞILAŞTIK''

Soruşturma sırasında emniyet, savcılık ve mahkemede verdiği ifadelerin bazı bölümlerini kabul etmediğini belirten Karadağ, ''Emniyet ifademde, özel günlerde kutlamalar sırasında Veli Küçük ile görüştüğümü söylediğim belirtiliyor. Ben böyle bir şey demedim. Dediysem de yanlış demişimdir. Doğubeyazıt'ta onların birliği bize destek sağlardı. Türk Dünyası Vakfında cumartesi günleri verilen yemekte Veli Küçük ile 2-3 kez karşılaştık. Uzaktan selamlaştık, ama samimi bir ortamda buluşmadık. Buluşsak neden söylemeyeyim. Yazıhanesinin nerede olduğunu dahi bilmem. Bilsem giderdim de ama bilmiyorum'' diye konuştu.

Karadağ, emniyet ifadesinde ayrıca Semih Tufan Gülaltay ile Muzaffer Tekin'in bürosunda görüştüğünün yazılı olduğunu, ancak bunun doğru olmadığını kaydetti.

Cezaevinden çıktıktan sonra Gülaltay ile Türklük üzerine kitaplarla alakalı birkaç kez görüştüğünü ifade eden Karadağ, ''Ancak konuşmamızda PKK ve Akın Birdal mevzusu geçmedi. Ayrıca, Muzaffer Tekin ile devre arkadaşı olduğum için 15 günde bir ofisinde buluşup konuşurduk. Tekin de hiçbir örgüte üye olmaz'' şeklinde konuştu.

Karadağ, Sedat Peker'i de Tekirdağ Cezaevinde yatarken hastaneye kaldırıldığında bir arkadaşıyla ziyaret ettiklerini, bunun dışında herhangi bir bağlantısı bulunmadığını vurguladı.

Kurmay Albay olarak 2003'te emekli olduğunu belirten Karadağ, 2005'te Vatansever Güç Birliğinin 2 toplantısına katıldığını, ancak hiçbir irtibatı ve görevi bulunmadığını söyledi.

''YEMİNDE NE VAR?''

Bu 2 toplantıdan sonra aynı yıl Kasım ayında Kuvayı Milliye 1919 Derneğini kurduğunu belirten Karadağ, şöyle devam etti:

''1-2 salon toplantısından sonra halkın aydınlanmasına ilişkin çalışmalara başladık. Mersin'de katıldığımız bir iftar yemeğinde yemin merasimi yaptık. Yeminde ne var? Bu yemin, Atatürk'ün Erzurum'da yaptırmış olduğu bir yemindir. Biz sadece bir kelime ekledik. Yeminin orijinalinde ölme ve öldürme geçmiyor. Ne var bunda? O yemin törenine katılanları da emekli emniyet görevlisi Kemal Canay ayarladı. Canay, yemin töreni sırasında masaya silahını koydu. Ben de belimdeki ruhsatlı silahı masaya koydum. Çocuklara göstermeden yemini ettik. Tesadüfen gelişen bir olaydı. Görev yaptığı dönemde PKK'lılara bir tokat bile atmayan bir insanım. Ölme ve öldürmeyle ne işim olur. Allah'ın razı olmadığı hiçbir şeyi yapmam. Ayrıca yemin törenine katılanlardan hiçbirini tanımıyorum. Zaten yeminle alakalı basında yer alan haberlerden sonra hepsi kaçıp gitti.''

Karadağ, 7 Eylül 2002'de Kuvayı Milliye 1919 Derneğinden de istifa edip yerini Hüseyin Görüm'e bıraktığını kaydederek, derneklerinin hiç kimseden talimat almadığını savundu.

Terörle Mücadele Şubesince hazırlanan rapor nedeniyle gözaltına alındığını iddia eden Karadağ, ''Rapor nedeniyle 13 aydır tutuklu bulunuyorum. O zaman beni azmettirenleri de yakalayın. Ya da beni hemen bugün tahliye edin'' dedi.

''SAVCILAR BU DİLEKÇELERİ NASIL KABUL EDİYOR''

Karadağ, kendisiyle ilgili açılan soruşturma kapsamında Mersin'de 20 DTP'li ile İstanbul'da 4 kişinin hakkında şikayetçi olduğunu hatırlatarak, ''Bu PKK'lı teröristler benim not defterimi nereden aldı da oradaki bilgileri dilekçelerde yazıyorlar. Savcı da bu dilekçeleri nasıl kabul ediyor? Bunları onlara kim yazdırdı'' diye konuştu.

İddianamede geçen ''Ergenekon'' örgütünün adını İstanbul Emniyet Müdürlüğünde duyduğunu söyleyen Karadağ, dolayısıyla bu örgütün üyesi olamayacağını dile getirdi.

Osman Yıldırım'ın da aleyhine tanıklık yaptığını kaydeden Karadağ, ''Osman Yıldırım diye bir vatan evladı var. Ona inanan onun gibi olsun'' dedi.

Karadağ, ayrıca kendisinde bulunduğu ileri sürülen 13 bin 500 kişilik ''hain listesi''nden haberdar olmadığını, söz konusu listeyi ilk kez İbrahim Özcan'dan duyduğunu belirtti.