BIST 10.632
DOLAR 32,24
EURO 34,97
ALTIN 2.430,19
HABER /  GÜNCEL

Ergenekonda bir profesör

Ergenekon bilime mi uzandı? Dünkü şok gözaltılar arasında bir profesör var. Hakkındaki iddialar tartışılıyor.

Abone ol

Ergenekon gözaltıları arasında bir profesör dikkat çekiyor.  Örgütün kök hücre ve bağışıklık alanında adı çok duyulan bir isimle bağlantısı ne?

İddianame olmadığı için kimse net bir şey söyleyemiyor. Ancak Prof. Dr. Ercüment Ovalı'nın ismi daha mesleki çalışmalarıyla ilgili duyuldu.

Hastalarını deneysel çalışmaları için kobay olarak kullandığı iddiasıyla hakkında yerel ve ulusal medyada çok sayıda haberi çıkmış.

Ovalı'ya göre uygulamalar tedavi kapsamında ve iddialar kendisini çekemeyen doktorların uydurması.

Prof. Dr. Ercüment Ovalı, 20 civarında kanser hastasına tümör aşısı uyguladı. Hastalardan sadece biri hayatta kaldı. Ovalı, aşının deney değil, tedavi denemesi olduğunu savunuyor. Ona göre ortada suç yok.


Yakın zamana kadar Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Hematoloji Anabilim Dalı Başkanlığı'nı yapıyordu. Ovalı şimdi Türkiye'nin tek bağışıklık tedavi merkezi olan Ati Teknoloji'nin genel müdürlüğünü yapıyor. 

Ancak hakkında ortaya atılan haberlerin ardı arkası kesilmemiş. Ovalı için Trabzon'da suç duyuruları mevcut. Eleştrilerin odağında kendi bulduğu yöntemleri hastaların izni olmadan kullanması. İşte bazı örnekler:

DENEYSEL AMAÇLI İLAÇLAR İSTETTİ İDDİASI

Beyin tümörü teşhisiyle tedaviye aldığı bir kadın için istettiği malzemelerin içeriği. Almanya'dan bir üniversite malzemeler için "insanlara uygulanamayacağını ve sadece hayvanlarda deneysel amaçlı olarak kullanılmak üzere bilim adamlarına verileceleği" cevabını vermiş. Ovalı'nın 2004 Ekim ayında aşıladığı hasta yaklaşık 8 ay sonra ölmüş.

MEDYADA HAKKINDA HABERLER ÇIKMIŞ

Annesini kaybeden Osman Özdemir'en anlattıkları da ilginç: "Fakat daha sonra yerel ve ulusal medyada Prof. Dr. Ovalı hakkında çıkan yazıları görünce annemin kobay olarak kullanıldığını düşünmeye başladım. Hayvanlar üzerinde yapılması gereken deneylerin annem üzerinde yapıldığını düşünerek suç duyurusunda bulundum.''

2 DOÇENT, BU YÜZDEN Mİ İSTİFA ETTİ?

Yine 2 yıl önce benzer nedenlerden üniversitede istifaların yaşandığı iddia ediliyor. Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ali Aydın Yavuz ve öğretim üyesi Doç. Dr. Melek Aydın, kendilerinin bakması gerektiği hastalara Prof. Dr. Ovalı’nın bilimsel olmayan tedavi uygulaması ve yönetimin de buna sessiz kalmasını gerekçe göstererek istifa ettikleri bildirildi

DENEY DEĞİL TEDAVİ

Yine 2 yıl önce hakkındaki iddialar üzerine Aksiyon'a konuştuğu ortaya çıktı. Dergideki savunması şöyle: "Ovalı, gerekli şartlar yerine getirilmeden bir bilimsel deneyde insanın kullanılamayacağını kabul ediyor. Ancak deney değil deneme yaptığını savunuyor: “TCK 90/4’e göre bir insanın çaresi yoksa, yurtdışında bu konuyla ilgili çalışmalar var ise hastayı bilgilendirmek ve bunu hastanede yapmak kaydıyla bu çalışmayı uygulayabilirsiniz. Buna tedavi denemesi adı verilir. Helsinki Deklarasyonu’nun (Dünya Hekimler Birliği Helsinki Bildirgesi) 32’nci maddesi de hekime bu yetkiyi veriyor. Hekim bu konuda engellenemez.”

HASTALARA İMZALATILAN FORM

Prof. Ovalı’nın bu ifadeleriyle, uygulama öncesinde hastalara ve yakınlarına imzalattığı ‘bilgilendirilmiş onam formu’nun birinci maddesinde yazanlar çelişiyor: “Tümör aşıları tamamen deneysel amaçlarla yapılmakta olup etkinliği bilimsel bir metotla henüz ortaya konamamıştır. Yapılması talep edilen tedavi metodu yurtdışında bazı merkezlerde uygulanan deneysel bir çalışma olup, tümör aşısı talebiniz KTÜ Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı tarafından bir başka seçenek bulunmaması ve doktorlarınızın yazılı olarak verdikleri onay üzerine kabul edilmiştir.” Formun üçüncü maddesinde ise şöyle deniyor: “Oluşabilecek bilinen (görünür) komplikasyonların ötesinde uygulamanın çok yeni olmasından dolayı ortaya çıkabilecek ve henüz tanımlanmamış başka komplikasyonların da olabileceği hasta tarafından bilinmeli ve kabul edilmelidir.”

AŞININ BEYİNDE CİDDİ YAN ETKİSİ OLABİLİR

Son 5 yıl beyin tümörlerinin genetiği ve biyolojisi üzerine yoğunlaşan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbni Sina Hastanesi beyin cerrahlarından Hasan Çağlar Uğur, bir yıl Harvard Üniversitesi beyin kanseri araştırma laboratuarı ve kliniğindeki çalışmalara da katılıyor. Şu anda Ankara Üniversitesi’nde benzer çalışmanın hazırlığı içindeler. Uğur çalışmalarla ilgili şunları söylüyor:

“Hepsi kanser biyolojisini anlamaya ve kanserlerde kullanılabilecek yeni ilaçların etkilerini araştırmaya yönelik deneysel çalışmalardır. Bugün için bu çalışmaların hiçbirisi insan üzerinde uygulanabilecek aşamaya gelmemiştir.”

KÖK HÜCRE FABRİKASI

Türkiye'nin ilk kök hücre fabrikasına öncülük eden isimlerin başında geliyordu. Tempo dergisine 2006 yılının başında verdiği bir demeç dikkat çekiyor: 

“Üniversitemizde embriyonik kök hücrelerden dokular elde etmeye çalışıyoruz. Örneğin embriyonik kök hücreyi sinir hücresine dönüştürdük, kalp kası yaptık. İnsan vücudundan alınan kök hücrelerle ise farelerde felç tedavisinde olumlu sonuçlar elde ettik. Ayrıca insanların kendi kök hücrelerinden cilt dokusu ve kıkırdak dokusu üretiyoruz.”

Hastalıkların tedavileri açısından en etkili kök hücre tipi embriyonik kök hücreler. Ancak bunların kullanımı hâlâ pek çok ülkede yasak. Bunun en önemli nedeni ise dinsel ve etik kaygılar. Yine de bu çalışmaların önünün açılacağı beklentisi yüksek.