BIST 10.219
DOLAR 32,21
EURO 34,86
ALTIN 2.444,47
HABER /  POLİTİKA

Erdoğan'dan Gandi'ye köstebek mesajı

Başbakan Erdoğan, Kızılcahamam Kampı'ndaki kapanış konuşmasında önce CHP'yi eleştirdi, sonra da bakanlarını inceden fırçaladı...

Abone ol

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kızılcahamam Kampı'ndan CHP'ye yüklendi. Beşir Atalay'a sahip çıkan Başbakan Erdoğan, "Bizim muhalefet kara propoganda peşinde. Biri çıkmış siyasetin kirlendiğinden bahsediyor. Biraz haya edin. Yamyamları doyuramayorum diyen kendi belediye başkanının itiraflarını duyar da ses verir yahu" dedi.

Erdoğan'ın fırçasından bakanlar da nasibini aldı. Başbakan Erdoğan'ın istediği "bakan yardımcılığı modeli"ne bakanların ayak dirediği, adeta "pasif direniş" gösterdikleri yönündeki haberlere de gönderme yapan Başbakan Erdoğan, bakanlara da "gözüm üstünüzde" mesajı verdi:

"Milletvekili arkadaşlarım kendi illerindeki sorunları minimize etsinler ve süratle sorunları çözüme kavuşturalım diye bakanlık yardımcılığı müesesesini tesis ettik. İnşallah beklediğimizi de alacağız. Bunları bizzat kendim de takip edeceğim"

ERDOĞAN'I KIZDIRAN HABER
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın çok istediği 'bakan yardımcılığı' modeli tehlikede. Muhalefetin karşı çıktığı modele karşı AKP’li bakanlar da bir nevi ‘pasif direnişte...
Haberin detayları için TIKLAYIN...

FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN...

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kızılcahamam Kampı sonrası kapanış konuşmasını yaptı. Erdoğan, konuşmasında önce anamuhalefet partisi CHP'yi yerden yere vurdu, sonra da kendi bakanlarına sitem etti.

İşte Başbakan Erdoğan'ın Kızılcahamam Kampı kapanış konuşması mesajları..

CHP'Yİ YERDEN YERE VURDU

Bu ülkenin altına senelerce korku tünelleri kazan köstebek zihniyetlere avukatlık yapanlar, dosya işportacılığı yapanlar siyasi geleceklerini teminat altına alamayacaklarının farkında olsunlar. Attıkları taş her defasında başlarına düşüyor. Kendi üstlerini temizlemeden sağa sola attıkları çamur üstlerine yapışacak. Anamulafet çok değerli bir kurumdur demokrasilerde. Ama böyle muhalefete can feda diye düşünmediğimde olmuyor değil. Bizim muhalefet kara propoganda peşinde. Biri çıkmış siyasetin kirlendiğiniden bahsediyor. Biraz haya edin. Yamyamları doyuramıyorum diyen kendi belediye başkanının itiraflarını duyar da ses verir yahu.

MUHALEFETİN KILAVUZU YANLIŞ

Hani senaristin biri sana 'hafiye rolünü oynarsan başaktör olursun' dedi de sen bu yolu benimsedin ya. Kaç defa içi boş dosyaları salladın. Beşir Atalay için salladığın dosyaları, daha Yazıcı için, Kayseri belediye başkanım için de sallamıştın. Gerçek ortaya çıkınca da bir köstebek beni aldattı demedin, özür de dilemedin. Yanlış kılavuzlar seçiyorsun.

ERDOĞAN'DAN BAKANLARINI İNCEDEN FIRÇALADI

Bakan Yardımcılığı Kurumu'nu sadece rahat rahat her milletvekili arkadaşım, siyasetin içindeki kardeşim, vatandaşım bakan yardımcısına ulaşsınlar dedik. Bakan yardımcıları tek başına değil, yanlarında danışmanlarla çalışacaklar. Milletvekili arkadaşlarım, kendi illerindeki sorunları minimize etsinler ve süratle sorunları çözüme kavuşturalım diye böyle bir Bakanlık Yardımcılığı Müesesesini tesis ettik. İnşallah beklediğimizi de alacağız. Bunları bizzat kendim de takip edeceğim. Şu anda bana verdiklerinizi ben bakan ve bakan yardımcısı arkadaşlarıma veriyorum. Onların da atamalarını yapıcaz eksikler var.

EN ÖNEMLİ GÜNDEM ANAYASA

 İstişare toplantımızıda da en önemli gündem maddelerinden biri Anayasa oldu. Güçlü Türkiye için önümüzdeki en önemli konudur. Muasır medeniyet hedefimizini gerçekleşmesinin yolu yeni anayasa ile istikbale yürümektir. Milletimizin bu beklentisini karşılamanın tam zamanıdır. 12 Eylül referandumundan çıkan güçlü irade ve 12 Haziran'da eşi görülmemiş kararlılıkla milletimiz artık Türkiye ileri demokrasiye geçsin diyor. Bu mesajı bize verdi.

HALK VESAYET İSTEMİYOR

Artık milletimiz vaseyetten arındırılmış yönetimi elinde tutmak istiyor. Temel hak ve özgürlükler alanının tamamında söz hakkı sadece milletin olsun istiyor. Devlet hiçbir surette milletten esirgenmemelidir. Eski statükoyu değiştirmek yetmez, yeni perspektifimizin yeni bir statüko kurmak olmadığını da belirtmek istiyoruz. Bazı marjinal grupların söyledikleri mi doğru, yoksa bu parlamentonun söyledikleri mi doğru? Eğer demokrasiyi konuşuyorsak, azınlıkların çoğunlukların tahakkümüne evet diyemeyiz. Ama azınlığın hukukunu korumanın da idraki içinde olduğumuzu belirtmek istiyorum.

TBMM ANAYASA YAPACAK GÜÇTEDİR

İstiklal mücadelemizi yürüten TBMM, 91 yıllık birikimiyle yeni Anayasayı yapacak güçtedir. Yeter ki birbirimize ses geçirmez ideolojik duvarların arkasından seslenmeyelim. Vatandaşı yok sayan Anayasa ile bulunduğumuz noktadan ileri gidemeyiz. 'Adalet mülkün temelidir.' Bu sözü sadece mahkeme salonlarında bırakmayalım. Bunun için diyoruz ki Yeni Anayasa ile kimse ama kimse kiracı değildir, herkes evsahibidir. Bu devletin sahibidir. İstiyoruz ki 'hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir' sözü de sadece TBMM Genel Kurul salonunu süsleyen bir cümle olmasın. İstiyoruz ki millet bunu kendi eliyle korusun.

AK PARTİ DÜNYANIN PARTİSİDİR

AK Parti, batının doğunun, sadece güneyin kuzeyin değil, bu büyük vatanın her bir karışının partisidir. Bunu kurulduğumuzdan beri ispatladı. AK Parti sadece Türkiye'nin değil, dünyanın da partisidir. Gazze'den Bingazi'ye nerede bir mazlum varsa oradayız. Türkiye'deki seçim sonuçları sadece 81 vilayette değil, kalbi kırık olan uçsuz bucaksız bir coğrafyada coşku ile takip edilmiştir. AK Parti birlikten bütünlükten yana olduğu için milletimiz tarafından coşku ile sahiplenilmiştir. Bu gerçek 12 Haziran'da birkez daha ortaya çıkmıştır.

EMANETİ TAŞIMAK KOLAY DEĞİL

Bu büyük yükü taşımak kolay değil. 9 yıllık iktidar dönemimizde milletimiz artan bir teveccühle bize bu bahtiyarlığı yaşattı. Biz de gece gündüz çalışarak onların beklentilerini karşılama gayreti içinde olduk. Allah'a hamdolsun ki mahçup olmadık. Türkiye'yi girdiği karanlık girdaplardan el birliği ile çıkardık. 

ARTIK KARTOPU DEĞİL, ÇIĞIZ

Bulunduğumuz her ortamda, Türkiye'nin ne kadar heyecan verici bir geleceğe doğru gittiğini anlatıyoruz. Bizim sözlerimiz hesapsız dayanaksız sözler değildir. Net, somut bir zemine dayanıyor. 2002 yılında devraldığımız Türkiye, her haliyle iflas etmiş bir Türkiye'ydi. Bu koca ülke bir dağın tepesinden derin çukurlara yuvarlanıyordu. Adeta tırnağımızla kazıya kazıya o tepeye tırmanmaya başladık. Yanlışları doğrularla değiştirdikçe yavay yavaş kendimize geldik. Aynı kararlılık içinde çalışıp çabalamaya devam edersek, biliyoruz ki bundan sonrası çok daha kolay olacak. Çünkü artık kartopu değil, bir çığız. Ve bu çığ büyüye büyüye yoluna devam edecek.