BIST 9.717
DOLAR 32,48
EURO 34,95
ALTIN 2.436,34
HABER /  POLİTİKA  /  AK PARTİ

Erdoğan'dan Diyarbakır mesajları

Başbakan Erdoğan AK Parti Diyarbakır İl Kongresi'nde konuştu. Hedefinde CHP, BDP ve PKK vardı.

Abone ol

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Diyarbakır 4. Olağan Kongresi'nde yaptığı konuşmada, birlik ve beraberlik mesajları verdi. Konuşmasında dini referanslar veren Erdoğan, CHP'yi Kürt meselesinin kaynağı, BDP'yi de Kürt meselesinin istismarcısı olarak gördü.

2005'te Kürtlerden devlet adına geçmişteki politikalar adına özür dilediği konuşmasının arkasında olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Daha yapılacak çok şey var, her şeyi çözdüğümüzü iddia etmiyorum" ifadelerini kullandı.

PKK ve onun uzantısı olmakla suçladığı BDP'ye çatan Erdoğan, Diyarbakırlılara "Siz birliğin bütünlüğün temsilcisisiniz. Sizin kitabınızda bölücülük yok, bir ve beraber olmak var" diye seslendi.

Erdoğan, konuşmasında CHP'nin terör konusundaki randevu talebini kabul ettiğini açıkladı. BDP lideri Demirtaş'ın "Başbakan ve yandaşları Amed'e gelince sokakta tek bir Kürt göremesin" sözlerine Erdoğan, "Sen kimsin kim oluyorsun" diyerek tepki gösterdi.

SALDIRILAR AZMİMİZİ DAHA DA GÜÇLENDİRDİ

Diyarbakır'ın kendilerine kırmızı çizgiler çektiğini söyleyen Erdoğan, "Dinsel, etnik ve bölgesel milliyetçilik yapmayacaksın" dediğini hatırlatarak sözü AK Parti çalışanlarına yönelik saldırıya getirdi:

"Diyarbakır teşkilatımız gerçekten de kurulduğu günden itibaren çok zor şartlar altında çalıştı, çalışmaya devam ediyorlar. Daha 4 gün önce il başkanlığımızın önünde ses bombaları patlattılar. İl başkanlığımız, ilçe başkanlıklarımız, seçim bürolarımız defalarca saldırıya uğradı. Teşkilatımızın mensupları kaçırıldı, yakınları kaçırıldı, milletvekillerimiz tehdit edildi. 13 Mayıs'ta Kulp İlçe Başkanımız Veysel Çelik kardeşimiz bir taziye ziyareti için gitti Muş'tan dönüşünde terör örgütü tarafından kaçırıldı. Şırnak İl Başkan Yardımcımız Ali Kılıç kardeşimiz 16 Mayıs'ta alçakça, haince bir saldırı sonunda şehit edildi. AK Parti çatısı altında ülkesine, memleketine, bölgesine, iline, ilçesine hizmet dışında hiçbir amacı olmayan bu kardeşlerimizin kaçırılması, öldürülmesi bizim mücadele azmimizi daha da perçinledi. İşte bu salondaki bu cesur teşkilat, bu saldırıların hiçbirine bugüne kadar boyun eğmedi, bundan sonra da eğmeyecek. Bu teşkilat, tehditlerin hiçbirine bugüne kadar boyun eğmediği gibi sevgi dilini konuşmaya devam edecek."

1.20120602190004.jpg

DİYARBAKIR'IN HİZMETKARIYIZ

Diyarbakır'a Başbakan olduktan sonra 12. kez geldiğinin altını çizen Erdoğan, Diyarbakır'a olan sevdasını anlattı:

"Çünkü biz Diyarbakır'a aşığız, biz Diyarbakır'a sevdalıyız, biz Diyarbakır'ın asla ve asla efendisi değil, biz Diyarbakır'ın hizmetkarıyız."

DİYARBAKIR'DA BULUNAN 41 SAHABE KABRİNİN HUZURUNDA KONUŞUYORUM

Diyarbakırlılarla neden samimi konuştuğunu ise Erdoğan, şu sözlerle açıkladı:

''Neden biliyor musunuz? Çünkü ben Diyarbakır'da sadece Diyarbakırlı kardeşlerimin huzurunda konuşmuyorum. Ben Diyarbakır'da Şücaettin Hazretleri'nin, Maliki Ejder Hazretleri'nin, Abdurrahman Hazretleri'nin, Mir Seyyid Hazretleri'nin onlar gibi Diyarbakır'da kabri bulunan 41 Sahabe-i Kiram'ın huzurlarında konuşuyorum. Ben Diyarbakır'da Diyarbakır'ın fatihi İyaz Bin Ganim Hazretleri'nin, Halid Bin Velid Hazretleri'nin de huzurunda konuşuyorum. Burada Mekke'den, Medine'den Kudüs'ten sonra İslam dünyasının en önemli merkezlerinden biri olan, en mübarek topraklardan biri olan Diyarbakır'da olmanın, Diyarbekir'de olmanın heyecanıyla, hassasiyetiyle konuşuyorum.

Diyarbakır'daki her konuşmamı işte bu hassasiyetle yaptım. Her zaman ama her zaman gönül diliyle, kalp diliyle, samimiyetle, hasbilikle, içtenlikle konuştum. Bugüne kadar Diyarbakır'da bir Başbakan olmanın, bir genel başkan olmanın, bir siyasetçi olmanın ötesinde sizlerin bir kardeşiniz, sizlerden biri olarak konuştum.''

BİRBİRİMİZİ ALLAH İÇİN SEVİYORUZ

Medya üzerinden ya da talimatla iletşim kuranlandan olmadıklarını vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:

"Biz birbirimizi Allah için seviyoruz. Gönülden seviyoruz. Kürtçe konuşsak da Türkçe de konuşsak aynı dili konuşuyor kalp diliyle iletişim kuruyoruz" diyen Erdoğan, eleştiri oklarını BDP lideri Demirtaş'a ve Güneydoğu Sanayici ve İşadamları Derneği (GÜNSİAD) Başkanı Şah İsmail Bedirhanoğlu'na yöneltti:

SEN KİMSİN KİM OLUYORSUN?

Birileri çıkmış 'Diyarbakır'dan Başbakan'ın beklentisi yok' diyor. Çıkmış, 'Başbakan Amed'e gelemez' diyor. Çıkmış, 'Kürtler sokağa çıkmasın' diyor. Bu ne demek? Sen kimsin, kim oluyorsun? Kim oluyorsun? Kusura bakmasınlar ben buraya kardeşlerimle kucaklaşmaya geldim. Ben buraya milletimle aracısız kucaklaşmaya geldim. Ben simsarlarla değil, aracısız kardeşlerimle konuşmaya geldim. Dün, çıkmış diyor ki bir tanesi adeta tehdit edercesine 'AK Parti'nin kongresine kimse gitmesin'. Siz burada yapılacak olan demokratik bir kongreden neden bu kadar çok korkuyorsunuz? Hani siz özgürlükten yanaydınız, demokrasiden yanaydınız?

HEDEF OLARAK AK PARTİ'Yİ GÖRÜYORLAR

''Niye bu kadar korkuyorsunuz? Siz fikirden, düşünceden neden bu kadar korkuyorsunuz? Benim Diyarbakırlı kardeşlerim işte bunların söyleyecek sözü yok. Onun için şiddeti özendiriyorlar. Bunlar kendileri üretmez, kendileri hizmet etmez, kendileri ortaya bir şey koymaz, üreteni, ortaya hizmet koyanı da engellemeye, tehdide çalışırlar. Dikkat edin sevgili kardeşlerim, bunlar şu anda hedef olarak sadece AK Parti'yi görüyorlar. Neden? Çünkü AK Parti çözüyor, çözüm üretiyor. AK Parti çözüm ürettiği için var güçleriyle AK Parti'ye saldırıyorlar. AK Parti, gönül diliyle konuştuğu için, AK Parti'nin Genel Başkanı, Başbakan gönül diliyle konuştuğu için bunlar milletimin Başbakanıyla kucaklaşmasını önlemeye çalışıyor sevgili kardeşlerim.''

AYNI GÖKKUBBENİN ALTINDA BİRİZ

Bu sert açıklamaların ardından Erdoğan, yöre insanına birlik beraberlik mesajları verdi:

"Milletimle aracısız kucaklaşmaya geldim. Ben simsarlarla değil aracısız kardeşlerimle konuşmaya geldim. Aynı gök kubbe altında biriz, beraberiz, kardeşiz. Bu kardeşiniz yola Kasımpaşa'dan çıktı. Diyarbakır'da Ben-u Sen ne ise İstanbul'da da Kasımpaşa odur. Ben ne kadar Kasımpaşa'nın evladıysam o kadar Ben-u Sen'in evladıyım. Ben ne kadar İstanbullu, Rizeliysem o kadar Diyarbakırlıyım, Batmanlıyım o kadar Siirtliyim, Şırnaklıyım. Ben 14 Ağustos 2001'de neredeysem, 2005'te neredeysem, 2009'da neredeysem, tam bir yıl önce geldiğim 1 Haziran 2011'de Diyarbakır'da neredeysem Allah'a hamdolsun ki bugün de aynı yerdeyim."

2.20120602190017.jpg

2005'TE DİYARBAKIR'DA NE DEDİYSEK AYNI YERDEYİZ

Kürt sorunun çözümü konusunda samimi olduklarını belirten Erdoğan, şunları söyledi:

"2005'te neredeysem 2009'ta neredeysem, 2011'de neredeysem yine aynı yerdeyim. Bizim siyasetimizde söz senettir. 2005'te Diyarbakır'da ne dediysek aynı yerdeyiz. Kürt meselesini çözmek için hangi adımı attıysak engellemelerle karşılaştık. Net söylüyorum bizim rabbimiz ve halkımızdan başka kimseye verilecek hesabımız yoktur."

DEMOKRATİKLEŞME MÜCADELESİNDE HEP YALNIZ KALDIK

Parti kapatmayı zorlaştıran maddenin oylaması sırasında BDP'nin meclisten kaçtığına işaret eden Erdoğan, bu partiyi halka şikayet etti:

"Partiler kapatılıyor dediler. Biz de partilerin kapatılmasını engelleyecek maddeyi koyduk. Bu maddenin oylamasında bu parti Meclis'i terk etti gitti. Meclis'i terk etmeseydiler adeta Türkiye'de partilerin kapatılması olmayacaktı. Bu kanlı meselenin içinde sadece terör örgütü yok, kandan devşirenler, Türkiye'nin büyümesinden rahatsız olanlar var. 12 Haziran'da 7 bölgede AK Parti birinci oldu.''

SİZİN KİTABINIZDA BÖLÜCÜLÜK YOK

''Siz bu partinin mensuplarısınız. Siz birliğin bütünlüğün temsilcisisiniz. Sizin kitabınızda bölücülük yok, bir ve beraber olmak var. Demokratikleşme mücadelesinde hep yalnız kaldık. Hep engellendik. Kürt kardeşim için Kürtçe televizyon kurarken, onlar dudak büktüler, yapamaz dediler. Yaptık mı? Yaptık. 'Üniversitelerde Kürtçe enstitü kuramaz' dediler. Çetelerle mücadele ederken tribünden seyrettiler, hatta bizi taşlamaktan geri durmadılar.

100 yıldır hayal olarak gösterilen alanlarda tarihi adımlar atarken ya yok saydılar ya da engellemek için ellerinden gelenleri yaptılar. Bizi taşlamaktan geri durmadılar.''

 "ANNELER CEZAEVİNDE EVLATLARIYLA KÜRTÇE KONUŞSUN DİYE GENELGE YAYINLADIM"

''Bunların tek bildikleri istismar ve hakaret. Anneler cezaevinde oğluyla Kürtçe konuşabilsin diye genelge yayınladım. Bunların tek bildikleri istismar ve hakaret. Biz sessiz devrimler yaparken onlar dönüp bize düşmanlık yaptılar. Hani siz Kürtleri düşünüyordunuz? Hangi hayırlı adımı attınız? Bunların tek bildiği hakaret tehdit. Cumhuriyet tarihinde en büyük Kürt kazanımları AK Parti hayata geçirmiştir. Darbecilere ırkçılara rağmen yapmıştır. Elbette yapacak çok şeyimiz var. Bir çok eksiğin farkındayız. Batının da kuzeyin de doğunun da sorunları var. Kürt kardeşimin, Boşnak kardeşimin, kendine göre sorunları var. Daha yapılacak çok şey var, her şeyi çözdüğümüzü iddia etmiyorum.”

TERÖR KÜRT KARDEŞİME ACIDAN BAŞKA NE VERDİ?

Güneydoğu Sanayici ve İşadamları Derneği (GÜNSİAD) Başkanı Şah İsmail Bedirhanoğlu'nun "Başbakan'dan artık müjde beklemiyoruz" açıklamasına tepki gösteren Erdoğan'ın hedefinde BDP ve sivilleri katleden PKK vardı:

"Ben Diyarbakırlı kardeşlerime müjde vermek için geliyorum. Biz siparişle iş yapmayız. Görevimiz neyse onu yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz. Terör örgütü ve onun uzantısı BDP, bu coğrafyanın CHP'si olmak için ellerinden geleni yaptılar. Diyarbakır'da bomba patlattılar, çoğu öğrenci 7 vatandaş hayatını kaybetti. Terör örgütü iş makinelerimizi yaktı, biz yenisini göndereceğiz. Onlar hastaneye karşı çıktı, biz daha fazla hastane yaptık. Onlar havaalanı protesto etti, biz inadına havaalanı yaptık. Hani siz Kürt kardeşimi seviyordunuz. Siirt'te bir araba içinde 4 kadının üzerinden 100'den fazla mermi çıktı. Batman'da Mizgin Doruk'u karnındaki bebeğiyle katlettiler.'' 

BU MUDUR ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ

Erdoğan, terör örgütünün kendi yöneticilerini de acımasızca katlettiğini ve daha sonra da adlarını bir yere verdiğini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürü:

''Kız demeden, kadın demeden, çocuk demeden, ellerine silah verdikleri teröristleri, sonra kendi elleriyle infaz ettiler. Bu mudur hak mücadelesi? Bu mudur özgürlük mücadelesi? Terör benim Kürt kardeşime acıdan, gözyaşından, ağıttan başka ne verdi? Benim Kürt kardeşimden oy aldılar. Ama karşılığında Meclis'te olsun, belediyelerde olsun ne verdiler?'' 

DİYARBAKIR ORTADA

''İşte Diyarbakır ortada. Diyarbakır'ın belediye olarak verdiği hizmeti sizler benden çok daha iyi biliyorsunuz. Ben belediyle başkanlığından gelmiş bir insanım. Bir belediye başkanın neler yapması gerektiğini gayet iyi bilirim. Bütün bu meselelerde çözümün bir parçası olmak yerine gittiler, şiddeti özendirdiler, şiddeti teşvik ettiler. Adeta kanı yücelten bir tavır izlediler.''

CHP İLE BDP BİRLEŞSİN

''Terör benim Kürt kardeşime acıdan başka ne verdi? Diyarbakır ortada. Ben belediye başkanlığından gelmiş insanım. Çözümün parçası olmak yerine şiddeti teşvik ettiler. 12 Eylül halk oylaması öncesinde BDP ile CHP aynı safta buluştu.

İkisinin ortak yanı şu; CHP Kürt meselesinin kaynağı, BDP Kürt meselesinin istismarcısı. Bunlar bu bölgeye de bu ülkeye de hiçbir şey kazandırma niyetinde değiller. CHP nasıl olsa sık sık kurultay yapıyor. Bazen 2 gün üst üste kurultay yapıyorlar. Bir kurultay daha yapsınlar BDP ile birleşsinler. Nasıl olsa BDP bu coğrafyanın CHP'si olmak için emin adımlarla ilerliyor. Birleşsinler ikisi de özlerine dönsün."

KILIÇDAROĞLU'NA MERSİN VE HZ. ALİ ELEŞTİRİSİ

CHP lideri Kılıçaroğlu'nun terör sorunu konusunda paket hazırladığını belirten Erdoğan, randevu talebine olumlu yanıt verdiklerini söyledi. Mersin' Güneydoğu'da zanneden Kılıçdaroğlu da Erdoğan'ın gündemindeydi:

''Şimdi CHP çıkıyor 10 maddeyle meseleyi çözeceğini iddia ediyor. Benden de randevu talep ettiler. Arkadaşlarıma 'verin randevuyu' dedim. Gelsinler görüşelim. Siz daha önce neredeydiniz. Biz sizin kapınızı çaldığımızda, arkadaşlarım ziyaretinize geldiğinde neredeydiniz. 'Gelin şu meseleyi hep birlikte çözelim' dediğimizde neredeydiniz. Biz bugün de bu meselenin çözümü için ortak hareket etmekten kaçınmayız ama CHP Genel Başkanı önce Güneydoğu illerinin hangileri olduğunu öğrensin. Haritada Mersin'in nerede olduğunu öğrensin. Hazreti Ali Keremallahu Veche diyeceği yerde, İmam Hazreti Ali diyeceği yerde, 'büyük İslam düşünürü Ali' diyenle hangi yola çıkılır. Ne çözülür? Soruyorum sizlere?"

HİÇBİR ŞEYİN ÜZERİNİ ÖRTMEYİZ

Erdoğan, Uludere tartışmasına üstü kapalı şu sözleriyle katıldı:

''Benim Kürt kökenli kardeşlerim üzerinden operasyon yapmaya çalışanlara, aldatmaya, kandırmaya, yanıltmaya çalışanlara lütfen aldanmayın, inanmayın. Şunu da burada altını çizerek özellikle söylüyorum. Bizim dönemimizde hiçbir şey karanlıkta kalmaz, kalmayacak. Biz zihinlerde şüphe, tereddüt bırakmadık, bırakmayacağız. Biz hiçbir şeyin üzerini örtmeyiz, örtülmesine de izin vermeyiz. Dedikoduların, yalan yanlış haberlerin, özellikle de istismar siyasetinin aramıza girmesine müsaade etmeyin. Bunlar çözüm sürecini sabote etme girişimleridir. Bunlar başladığımız kararlılıkla yürüdüğümüz yolda bizi engelleme çabalarıdır. Bu ulusal ve uluslararası komplolara asla aldanmayın.''  

ARI KOVANINA ÇOMAK SOKTUK

Erdoğan, idare-i maslahata sığınmadıklarına dikkati çekerek, ''Böyle gelmiş, böyle gider demedik. Arı kovanına çomak soktuk. Tıkır tıkır işleyen terör sistemine uyuşturucu pazarına, can alınıp can satılan insan pazarına biz çomak soktuk. Dicle ile Fırat nasıl birbirine akıyorsa, anaların gözyaşı da bizim yüreğimize, ciğerimize akıyor'' değerlendirmesinde bulundu.

ASİMİLASYONA BİZ SON VERDİK

Diyarbakırlılara zihinlerine ipotek koydurmamalarını isteyen Erdoğan, terörün bölgede yol açtığı yıkımı ekonomiyle açıkladı:

"Dağdaki gençleri teşvik edenlere onların propagandasına aldanmayın. Hiçbir şey karanlıkta kalmayacak.  Güneydoğu'da işsizlik çok. Güneydoğu'da girişimci gelmiyor. Burada terör var onun için. İnkar, ret ve asimilasyon politikalarına biz son verdik. Reform süreci hız kesmeden devam ediyor."

4. YARGI PAKETİ YOLDA

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, çalışmalarına başladıkları 4. Adalet Reformu paketini ilk Bakanlar Kurulu'nda müzakere ederek, çalışmalar hakkında kısa bilgi verdi:

''Türkiye'nin, AİHM'de ne tür eleştirilere maruz kaldığını, ne tür ihlallerle itham edildiğini tespit ettik. Dördüncü paketle inşallah bu ihlalleri ortadan kaldıracak önemli demokratik adımları atıyoruz. Yaşam hakkı ihlallerinin önüne kararlılıkla geçmek için tedbirler alacağız. İşkence ve kötü muamelede zaman aşımını ortadan kaldıracağız. Sanık haklarını güçlendiriyor; mahkemede savunmanın etkinliğini artırıyoruz. Yargıda iddia makamıyla savunma makamı arasında bir eşitlik, bir denge getiriyoruz.''

"NİYE ANNE YERİNE KADIN DEMİYORSUNUZ?" ELEŞTİRİSİNE YANIT

Sezaryer ve kürtaj tartışmasına da değinen Erdoğan, feministlerin "bu vücut benim tercih bana ait" görüşünü eleştirdi.  Kendilerini yaşam hakkını savunduğunu vurgulayan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

Son zamanlardaki başlık, kürtaj ve sezaryen olayı. Burada iki yaklaşım tarzı var. Diyorlar ki, "bu vücut benimdir, tercih hakkımı kullanırım." Bunun daha çok feminist kesim propagandasını yapıyor. Bunun yanında yaşam hakkı var. Çünkü bir vücutta cenin öldürüldüğünde ha yaşam halinde öldürülen ha orada öldürülen. Bunu öldürme hakkında hiç kimse sahip değil. Bu tür olaylar aynı zamanda insan sağlığını tehdit eden yollardır. Bu oyunlara gelmeyeceğiz bu oyunları bozacağız.

Bu kesim annelik makamını da kabul etmeyen kesimdir. Ne demek anne niye kadın demiyorsunuz? Biz anne diyoruz annenin ayaklarının altı öpülür diyoruz. Bizim değerlerimizde cennet annelerin ayaklarının altındadır babaların değil. Annenin kıymetini bilen bir anlayışın mensuplarıyız. Biz muhafazakar demokrat bir partiyiz. Sen yine bildiğini oku ama biz aynen bu şekilde yapmaya devam edeceğiz. "