BIST 10.083
DOLAR 32,38
EURO 34,78
ALTIN 2.435,47
HABER /  POLİTİKA  /  AK PARTİ

Erdoğan Kılıçdaroğlu'nu dalgaya aldı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin konuları değerlendirdi

Abone ol

İNTERNETHABER.COM- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun aile sigortası ve yaz tatilinde askerlik vaadi Başbakan Erdoğan'ın gündemindeydi. Yaz tatilinde askerlik öneren Kılıçdaroğlu'nu "Yoksa askerlik yapmadı mı diye endişe etmeye başladım" sözleriyle eleştirdi.

Kılıçdaroğlu'nun aile sigortası vaadini hatırlatan Erdoğan, "Ya siz ailenin sigortasını attırdınız aile kurumunu kirlettiniz, şimdi çıkıp nasıl yüzle aile diyorsunuz" sözleriyle taciz ve kaset iddialarının odağındaki CHP'ye gönderme yaptı.

Erdoğan, komplo için kendisinden destek isteyen İklim Bayraktar ile görüşmesine de tepkiliydi: "Eski genel başkan bir kaset komplosuyla gitti, bu yetmez gibi yeni kaset komplolarının peşindeler."

Partisinin grup toplantısına İbrahim Tatlıses'e yönelik silahlı saldırıya değinerek başlayan Erdoğan, sanatçıya geçmiş olsun dileklerini ilettiği konuşmasında failerin kısa sürede ortaya çıkarılacağını söyledi. Erdoğan milletin gönlünde kendisine haklı bir yer edinen sanatçıya saldırıyı, dostluğa, kardeşliğe, sanata yapılmış bir saldırı olarak niteledi.

İktidarları döneminde sağlık hizmetlerinde memnuniyet oranını yüzde 39'dan yüzde 73'e çıkardıklarını vurgulayan Erdoğan, bu oranı yüzde 100'lere çıkarmak için çalışacaklarını sözlerine ekledi. Tam donanımlı ambulans sayısını 618'den 2547'ye çıkardıklarını, 132 kar paletli ambulans ve 4 deniz ambulansını hizmete aldıklarını bildiren Başbakan Erdoğan, 18 helikopter ve 2 uçak ambulansla hava ambulans hizmetini hiçbir ücret almadan Türkiye sathında yaygınlaştırdıklarını belirtti. Erdoğan sözlerine şöyle devam etti:

YEŞİLÇAM'DAKİ DOKTOR SAHNELERİ

''Eski Yeşilçam filmlerinde elinde çantasıyla milyarderlerin evlerine giden doktor sahneleri hepimizi imrendirmiş, tatlı bir hayal olarak hafızalarımıza yer etmiştir. Bugün artık her ailenin bir hekimi var. Hiçbir ücret ödemeden ulaşabildiğimiz, yanına gelerek, telefon ederek danışabildiğimiz, gerekli hal ve şartlarda evimize kadar misafir ettiğimiz doktorlarımız var. Sağlık hizmetleri noktasında da kendimizi işin başında addediyoruz tüm bu gelişmelere rağmen.

Sağlık hizmetlerinden memnuniyet oranını yüzde 100'lere yaklaştırmak, bunun yanında sağlık çalışanlarımızın haklarını en ideal şekilde teslim etmek için çalışmalara devam edeceğiz. Ben bir kez daha hekimlerimizden hemşire kardeşlerimize, ebelerden teknisyenlere kadar tüm sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıp Bayramını kutluyor, özverili gayretlerinden dolayı kendilerine şükran ve minnet duygularımızı ifade ediyorum.''

Japonya'da meydana gelen depreme de değinen Erdoğan, kendilerini 17 Ağustos depreminde yanlız bırakmayan Japonlara her türlü yardımı yapmaya hazır olduklarını söyledi. 

AKİF ERSOY'U ANLATTI

İstiklal Marşı'nın kabulünün 90. yıl dönümü dolayısıyla Mehmet Akif Ersoy'a geniş yer ayıran Erdoğan, Ersoy'un hayatından ve fikri düşüncelerinden örnekler anlattı:

Mehmet Akif'in, bir cihan devletinin parçalanışını, yıkılışını, çöküşünü görmüş bir mütefekkir olduğunu vurgulayan Erdoğan, ''Ama anı tespit eden değil geleceği şiirleştiren bir mütefekkirdi'' dedi.

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Osmanlı cihan devletinde kopan her bir devlet parçası Akif'in yüreğinden bir parça olarak kopup gitmişti. Hayatı boyunca gözü, kulağı, kalbi hep Osmanlı coğrafyasında oldu. Hicaz, Mısır, Irak, Filistin için samimi gözyaşları döktü. Balkanlar'dan gelecek her bir habere pür dikkat kesildi. Pakistan'dan, Bangladeş'ten sevindirici bir haber aldığında, inanın onlardan çok fazla Akif sevindi. Üstat Necip Fazıl'ın dediği gibi; Akif, mürekkep yerine adeta damarlarından kalemine kan çekerek, gönül diliyle şiirlerini yazdı. Gönül diliyle İstiklal Marşı'nı yazdı. Akif'in kardeşlik tanımını, hissiyatını anlamak ve tatmak, gerçekten önemli. Son derece samimi bir insandı. İnsan sevgisiyle donanmış, insanlığın hüznüyle hüzünlenen, sevinciyle sevinen, heyecanıyla heyecanlanan bir insandı. Akif, çöküşü gördüğü kadar kuruluşu da gördü, bizzat yaşadı. Hatta Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda bizzat rol aldı ve yoğun emek sarfetti. Kastamonu'da, Burdur'da, Ankara'da kalabalıklara yönelik hitapları, gözyaşlarının adeta sel olup akmasına neden oldu. Bir milletin kazmasıyla, küreğiyle, istiklal ve hürriyeti için seferber olmasında Akif'in gerçekten büyük gayretleri oldu.''

''ÜZÜMÜ ÇAYINA ŞEKER OLARAK KABUL EDERDİ''

Akif'in alçak gönüllü, mütevazı, tam bir gönül insanı olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, merhumun, İstiklal Marşı için açılan şiir yarışmasına ödüllü olduğu için katılmayı reddettiğini ve ''Ben para karşılığı şiir yazmam' dediğini hatırlattı.

Ancak ödül kaldırıldıktan sonra İstiklal Marşı'nı bu coğrafyaya, millete armağan ettiğini belirten Erdoğan, sonrasında da hiçbir hediyeyi, imkanı kabul etmediğini söyledi. Erdoğan, ''İstiklal Marşı'nın şairi çayına şeker bulamayan, bulduğu bir avuç üzümü çayına şeker olarak kabul eden bir insandı. Tevazusu, İstiklal Marşı'nın sahipliği konusunda da örnek teşkil eder. 'Onu kimse yazamaz, onu hiçbir şair yazamaz. Onu ben bile yazamam. İstiklal Marşı benim değil milletindir' diyordu'' şeklinde konuştu.

PETROL KUYULARINDAN YANA DEĞİLİZ

Batı dünyasını Libya'da petrol kuyularının peşinde olmakla suçlayan Erdoğan, hangi tarafı tuttuklarını da şu sözlerle anlattı:

 "Biz yeni Kerbelalar yaşamak istemiyoruz. Yoksulluğun çığ gibi büyüdüğü dönemde kardeşlerimizin dayanışma yerine çatışmasını artık gururumuza yediremiyoruz. Bizim tarfımız bellidir. 

Bizim tarafımız bellidir, nettir: Biz petrol kuyularından yana değiliz. Halktan, milletten, demokrasiden, barıştan, kardeşlikten yanayız. Biz kardeşler arasındaki vuruşmada hiçbir zaman silah tüccarlarının arasında yer almadık. Utanmadan, sıkılmadan ülkemizle alakalı bu tür haberler uyduranlara Libya halkının asla itibar etmemesini isteriz.

SİLAH TÜCCARLARININ YANINDA DEĞİLİZ

Biz kardeşler arasında hiç bir zaman silah tüccarlarının yanında yer almayız, bunun da bilinmesini isteriz. Kardeş kardeşi vurmasın diye haykırıyoruz. Zulüm ile abat olunmaz diyoruz. Libya kendi meselesini kendi çözsün diyoruz. İlkeler üzerinden politika üretmeye devam edeceğiz."

Ekonomide yaşanan 2 güzel gelişmeyi milletvekilleriyle paylaşan Erdoğan seçim döneminde populizme izin vermediklerinin altını şu sözlerle ifade etti:

İŞSİZLİK ORANI GERİLEDİ, BÜTÇE FAZLA VERDİ

"İşsizlik oranı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2.1 oranında geriledi. Bütçe fazla verdi. Şuraya dikkatlerinizi çekiyorum. Hem Ocak hem Şubat aylarında fazla veriyor. Türkiye seçime gidiyor ve bütçe fazla veriyor. Bu tablo Türkiye'nin şahit olmadığı tablo. Tablo tartışmaya mahal bırakmayacak bir istikrar tablosu."

AK Parti'ye başvuran 5599 aday adayına seslenen Erdoğan, listelere giremeyenlere 'küsmeyin' çağrısı yaptı. Diğer partilerle olan farklarını da bir bir sıraladı:

ÇIKAR BİRLİĞİ YAPANLARI PARTİSİ DEĞİLİZ

"YSK'nın belirlediği takvim çerçevesinde bizim de takvimimiz işliyor. Aday adaylığı pazartesi itibariyle sona erdi. 5599 aday adayı AK Parti listesinden milletvekili seçilmek için başvurdu. Bilimsel yöntemleri kullanarak, şehirlemizin beklentilerini en üst seviyede gözeterek aday listemizi belirleyeceğiz. Biz bir aileyiz. Çıkar birliği yapanların partisi değiliz. Seçilemeyen arkadaşlarımızın küsmeden, gönül koymadan yola devam etmelerini rica ediyorum. Tüm teşkilatımızın araziye inmelerini, her mahalleye, köye, sokağa ulaşmalarını istiyorum. Koltuğa, makama, rütbeye değil, hizmete talib olduğumuzu göstermek zorundayız. Nezaketle, hoşgörüyle gönüller kazanarak yolumuzda ilerleyeceğiz."

Erdoğan eleştiri oklarını Kılıçdaroğlu'na yöneltti. Ana muhalefet liderini boş vaatler sıralayarak halkı kandırmakla suçlayan Erdoğan, askerlik vaadiyle ilgili adeta dalga geçti:

AİLE KURUMUNU KİRLETTİNİZ

"Muhalefetin halini görüyorsunuz. yapmaya değil, 8 yılda yaptıklarımızı bozmaya talip olduklarını ortaya koyuyorlar. Anamuhalefet partisi genel başkanı, freni boşalmış kamyon gibi olmayacak vaatler dağıtmaya, ihtiyaç halindeki vatandaşlarımızı istismar etmeye başlamış durumda. Ben bu popülist vaatleri eleştirme gereği bile duymuyorum. Gündemi değiştirmek içina aslı astarı olmayan, hesabı kitabı ortaya konmamış, Türkiye'nin gerçeklerini dikkate almayan bu boş vaatler, milletimiziden gereken cevabı alacaktır. SSK'da genel müdürlük yaptın, 8 yıl, senden önceki genel müdür olumlu bir neticeyle sana devretti, ama senin dmneminde SSK zarar etti. Bu kurumu yönetemeyen, batıran sen, şimdi kalktın aile sigortası diyorsun. Bunun da hesabı kitabı yok. Çünkü hesap baştan yanlış . Ya siz ailenin sigortasını attırdınız aile kurumunu kirlettiniz, şimdi çıkıp nasıl yüzle aile diyorsunuz. Önce kendi partinize ödettiklerinizin hesabını verin.

ASKERLİK YAPMADI MI ENDİŞE ETMEYE BAŞLADIM

Hangi alanda bir talep var, çarşıda pazarda dolaşırken, birisi gelip, “Şu bedelli askerlik ne olacak?” dediği zaman hemen çıkıyor, bakıyorsunuz meydanda, “Bedelli askerliği biz halledeceğiz…”

Bir yerde “Askerlik inecek mi?” diye soruyorlar hemen çıkıyor bakıyorsunuz, “Askerliği 6 aya indireceğiz” diyor. Ya biz devlet yönetiyoruz ya. Çok daha ileri gitti. O da enteresan… “Askerliği yaz tatiline alacağız” dedi. Ya değerli arkadaşlar, tadında bir askerlik yapılacaksa bu yaz tatilinde yapılmaz. Yoksa askerlik yapmadı mı diye endişe etmeye başladım.

 YENİ KASET KOMPLOSUNUN PEŞİNDELER

Eski genel başkan bir kaset komplosuyla gitti, bu yetmez gibi yeni kaset komplolarının peşindeler. Bir gazeteci, bizzat kendileri gazeteci kimliği altında bir takım şahsları komplololarında kullanıyor, bunun arkasından da çıkıp türkiye'de basın özgürlüğü yok deniliyor. Şu anda o kampanya yine CHP'nin gayretleriyle uluslararası boyut kazanıyor. Avrupa'da Türk kökenli milletvekillerine sesleniyorum. Dikkat edin yanlış oynuyorusunuz.

YA TERÖR ÖRGÜTÜ YA DA SEKS KASETLERİYLE İLİŞKİLERİ VAR

Oynadığınız oyunun içinde ezilir gidersiniz. Gelen haberler zannedilen haberler değil. Ya terör örgütleriyle, ya seks kasetleriyle ilişkileri var, görüyorsunuz. Uluslararası kampanya, çok acıdır, ulusal bir kampanya tarafından da destekleniyor. Yurtdışında Türkiye imajının zedelenmesinden rant sağlama yoluna gidiyorlar. bu arkasına sığındıkları batı veya diğer ülkelerdeki medyalardan çok daha fazlası Türkiye'de faaliyet göstermektedir. Türkiye bu denli özgürdür. Yazarken de sınırsız yazıyorlar. Hakaret, eleştiri, tüm bunların boyutu ortada. Rahatlıkla yapılıyor. Basın özgürlüğünün olmadığı yerde demokrasinin olmadığına inanan bir partiyiz."