BIST 10.471
DOLAR 32,86
EURO 35,23
ALTIN 2.452,35
HABER /  MEDYA

EMİN ÇÖLAŞANIN AYIBI

Hem de ne ayıp! "Düzmece" veya "hayal ürünü" dedikleri bu olsa gerek. İşte gerçekler işte Çölaşan'ın yazısı...

Abone ol

Çölaşan'ın yazısının ucu İnternethaber'e dokunuyor. Bu siteye böylesi adi bir iftirayı atabilmek için insaf ve izandan yoksun olmak gerek.

Önce size birkaç gün önce bu sitede, kısa bir süre öncesine kadar yazı yazan arkadaşımız Fatma Sibel Yüksek'in veda yazısında yazdıklarını hatırlatalım.

"Bütün meslek hayatımda en özgürce yazabildiğim yer bir internet gazetesi oldu. Ama gazetecilikte bütün şartlar her zaman bir araya gelemiyor. İnternet siteleri, mesleğimize sağladıkları bu önemli özgürlük ortamına rağmen, maalesef profesyonel gazetecileri istihdam edebilecek ekonomik güce henüz sahip değiller.

Onun için, internet gazeteleri şimdilik biz gazeteciler için "geçiş dönemlerinde" imzamızın piyasadan silinmemesini sağlayan mecralar olmaya bir süre daha devam edecek...Bu genç ve dinamik sektörde gazetecinin geçimini temin edebilecek paralar henüz kazanılamıyor.

Doğal olarak, bu şartlar altında benim de internethaber'de sürekli yazmam zaten baştan itibaren mümkün değildi. Geçim bekleyen bir evim, düzene konulmayı bekleyen bir hayatım olduğu için...

Ayrılık vakti geldi..."

Çölaşan'ın 10 Mart 2007 tarihli yazısı Fatma Sibel Yüksek'in yazdıklarından çok çok farklı.

Fatma Sibel mi, yoksa bir başkası mı İnternethaber'e çamur atıyor bilmiyoruz. Çölaşan'ın yazdıklarının gerçekle uzaktan yakından ilgisi yok.

Çölaşan'ı dinliyoruz:

"Fatma Sibel Yüksek bir kitap yazıp Başbakanlığın perde arkasını anlattı. "Başbakanlığın Bilinmeyenleri" (Truva Yayıncılık). Bu kitapta ilginç olaylar açıklıyordu. İktidar kesimi kitapta anlatılanlardan hiç hoşlanmadı. Fatma'nın bir süredir yazdığı internet sitesine baskılar yapıldı: "İlanlarınızı kestiririz." Fatma'nın görevine son verildi...."

Pes...

Vallahi pes...

Evet pes ama daha da vahimi var...

Şimdi de İnternethaber Yayın Grubu Genel Müdürü Hadi Özışık'ın Star Gazetesi'ndeki yazısını okuyalım hep birlikte:

Gazeteci kitap yazarsa

-(...) Ey Emin Çölaşan...   
Bana sordun mu?
Hadi bana sormadın...
İktidarın baskısı (!) ile işine son verdiğim (!) kızcağızın veda yazısındaki şu sözlerini okudun mu?
"Bütün meslek hayatımda en özgürce yazabildiğim yer bir internet gazetesi oldu. İnternet siteleri, mesleğimize sağladıkları bu önemli özgürlük ortamına rağmen, maalesef profesyonel gazetecileri istihdam edebilecek ekonomik güce henüz sahip değiller."
Ey Emin Çölaşan, sözünü ettiğin İnternet sitesinin adını biliyor musun peki?
-Hayır...
Eh Emin Çölaşan...
Madem okumadın...
Madem bilmiyorsun...
Madem sormuyorsun...
Bu yazdıkların neyin nesi o halde?
"Ben istediğimi yazarım sana ne!"
Mantık bu!

                                          ***
"(...) sarı basın kartının devamı için, ismi pek bilinmeyen bir gazetede çalıştığı gösteriliyor, SSK primleri bu yolla ödeniyordu. İşsiz kalan her gazetecinin yaptığı bir şeydi. Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer'in başında olduğu Basın İlan Kurumu bu gazeteye baskı yapmaya başladı: Resmi ilanlarınızı keseriz. Orası da işi bitirmek zorunda kaldı!"
Yapma Emin Abi...
O yazında sözünü ettiğin gazeteye de herhangi bir baskı yapılmamış.
Ömer Dinçer'in hiç kimseye talimatı olmamış.
Haklarını savunduğun (!) kızcağızın kadrosu hala o gazetede duruyor!

                                          ***
Ama ben ne söyleyersem söyleyeyim...
Emin Çölaşan'ın dediği dedik:
-Bak Hadi açıkça söyleyeyim, ben bu söylediklerini yazmam.
-Niye?
-E artık gerek kalmadı.
-Peki benim cevap hakkıma ne oldu Emin Abi?
-...
Koskoca Emin Çölaşan masa başında oturup üzerinize çamur sıçratıyor ama sizin hiçbir itiraz hakkınız yok!
Olsa bile Emin Abi yazmaya gerek duymuyor!
Ne güzel değil mi?