BIST 10.337
DOLAR 32,26
EURO 34,72
ALTIN 2.401,27
HABER /  GÜNCEL

Devletin karakutusu konuştu!

5 cumhurbaşkanı, 10 başbakan, 19 hükümet gördü. Mason olduğunu hiç gizlemedi. Karakutu bakın neler dedi;

Abone ol

Mustafa Ağaoğlu, devletin karakutusu olarak niteleniyor. Bunun nedeni devlette hep kritik noktalarda görev yapması. Tabii bir de görev süresi boyunca 5 Cumhurbaşkanı, 10 Başbakan ve 19 hükümet eksitmesi...

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu ve 1985 yılından beri bir mason... 35 yaşında MGK Genel sekreterliği Birinci Hukuk Müşaviri oldu.

12 Eylül'den sonra oluşturulan MGK yasasının mimarı. Kırmızı Kitap olarak da bilinen Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nin hazırlanmasında birinci derece rol aldı. 28 Şubat'tan sonra oluşturulan Başbakanlık Takip ve Koordinasyon Kurulu'nda görev yaptı.

Şubat 2005'te emekliye ayrıldı. Yaşar Nuri Öztürk'ün başkanlığını yaptığı Halkın Yükselişi Partisi'nden siyasete girdi.

İşte karakutunun Dink cinayetinden derin devlete kadar anlattıkları;

Derin değil gizli devlet

Derin devlet her devlette var. Tabii ne aldığınıza bakar! Her devletin kendini, kendi vatandaşına karşı değil ama, dış tehdit veya dış istihbaratlara karşı koruma zorunluluğu var ve kendi içinde bunun tedbirlerini alır. Bunu yapmazsa uluslararası areneda yaşam hakkı kalmaz. Osmanlı'da da vardı bugün de var. Her ülke bunu yapar.

Derin devlet hangi olayda vardı?

Maraş katliamı, kanlı 1 Mayıs, 6-7 Eylül olayları, 16 Mart katliamı
gibi olaylarda derin devletin parmağı var mıydı? Bu soruya Ağaoğlu'nun yanıtı şöyle;

"Elbette hayır. Bu olaylara karışan kamu görevlileriniz varsa cezalandırırsınız ama devlet onlara 'git, yap' dememiştir. Kendileri durumdan vazife çıkarmıştır.

Bunun tek istisnası 6-7 Eylül olayları... Olayların başlamasına sebep olan Selanik'te Atatürk'ün evine bomba atılması, tamamen bizim Emniyet'in bünyesinden görevli bir elemanıyla gerçekleştirdiği bir organizasyondu. Ama bu konuda daha fazla ayrıntıya girmem.

Tetikçiyi kullan, bırak 

Mustafa Ağaoğlu, devletin dış operasyonlarda kurumlarıyla alakalı olmayan kişileri kullanmasını doğal sayıyor;

"MİT dış operasyonlarında kendi elemanları gibi, kurumla alakası olmayan kişileri de tabii ki kullanabilir. Yetkisi dahilindedir. Tetikçiyi kullandıktan sonra sahip de çıkmazsınız...

(...) Benim bildiğim bırakacaksınız tetikçileri. Tetikçiyle değil gönül bağı, hiç bir bağ kurmayacaksınız. Verirsiniz parasını, işini yapar, bırakırsınız...

Çok iyi gizlenen bir örgüt

Papaz Santoro cinayeti, Danıştay baskını ve Dink suikastının aynı yapıdan çıktığına dair ciddi amereler var. Türkiye'de çok iyi organize olmuş, çok profesyonel bir organizasyon! Kendini çok iyi gizliyor ama ne olursa olsun ortaya çıkarmak lazım.

Devlet görevlileri de yetkisini kötüye kullanarak bu organizasyona karışmış olabilir. Devlet adına değil, mensup oldukları fikir ya da cemiyet adına... Ama nedense konunun üzerine gidilmiyor gibi.

İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah daha ilk açıklamasında 'Kişisel saldırıdır' dedi. Yahu sen Emniyet Müdürüsün, biraz dur, iyice bir incele bakalım.

Bu cinayeti emniyet çözemez!

Emniyet çözemez, çünkü Emniyet'te tarikat örgütlenmeleri var. Bu işi çözmek MİT ve Jandarma istihbaratına düşer. Asker güvenmediği için Emniyet'ten bilgi saklayabiliyor.

Emniyet nasıl 12 Eylül öncesinde Pol-Der, Pol Bir gibi sol, sağ diye bölünmüşse, şimdi de cemaalere, tarikatlara bölündüğü izlenimi var.//

(Kaynak: Aktüel)