BIST 10.740
DOLAR 32,21
EURO 35,01
ALTIN 2.508,39
HABER /  POLİTİKA

Deniz Baykaldan açıklamalar

Baykal, Kürt Çalıştayı' için "Böyle milli bir meselinin Polis Akademisi'nde yapılması garip" dedi.

Abone ol

CHP Lideri Deniz Baykal partisinin grup toplantısında konuştu...

İşte Deniz Baykal'ın konuşmasından satır başları...

MECLİS BAŞKANLIĞI SEÇİMİ: Meclis Başkanı’nı bir mutabakatla seçmiştik. Şimdi bu kararı Başbakan kendi iradesiyle alıyor. Kimseye hiçbir şey söylemeden bekletiyor.

- Son anda tebliğ ediliyor, falan kişi diye. TBMM kimi başkan seçeceğini Başbakan’ın son andaki tebliğine kadar bilemez halde bekliyor.

- Başbakan kişisel hegemonya anlayışını Meclis Başkanlığı kürsüsüne kadar taşıyor. Bu seçim Meclis’in kendisine yakışır yöntemlerle gerçekleştireceğiz seçim olmayacaktır.

- AKP’li vekiller seçecek ve o da AKP’li bir başkan olarak ortaya çıkacaktır.

KÜRT AÇILIMI: Uzun süreden beri Kürt sorunuyla ilgili bir açılımın yapılmakta olduğu izlenimi verildi.

- Hala ne yapılmak istendiğine dair somut hiçbir şey söylenmedi. Açıklama yapılmamış olması kafalarında yapmak istedikleri hiçbir şey olmadığı anlamına gelmiyor. Herhalde kafalarında bir şey var. Ama söylemeye telaffuz edemiyorlar.

- Herhalde bu Türkiye’nin iç dinamiklerinin ötesinden kaynaklanan bir taleple ilgili olabilir.

- Birileri bir şey yapın demişse ve o doğrultuda hareket ediyorlar demektir

- Kendilerinin dahi kuşkusu olan bir çözümü Türkiye’ye kabul ettirme gayreti içindeler.

12 GAZETECİ İLE KONUŞULMASI İYİNİYETLİ DEĞİL

- İmralı çıkıp konuşacak. 15 Ağustos İmralı açıklaması kafasının arkasında Erdoğan’ın. Onu temel alan bir arayışın içinde. Sakıncalı bir yöntem izliyorlar.

- Hepimiz çok ciddi bir kaygıyla izliyoruz.

- 12 gazeteci ile bir araya gelmiş olmaları iyiniyetli ve sorumlu bir yaklaşım olarak görülmemelidir.

POLİS AKADEMİSİ'NDE TARTIŞILMASI GARİP

- Türkiye’nin milli bütünlüğünü sarsmaya yönelik tartışmanın polis akademisinde tartışılması garip.

- Herkesin kendi etnik kimliğini ifade etmesi, anadilinde yayın yapması herkesin temel hakkıdır.

- Etnik kimlik ile milli kimlik birbiriyle çatışır değildir.

- 30 yıl önce bu konudaki düşüncemizi söyledik. Türkiye bir siyasi bilinç devleti dedik.

- Bizim şimdi etnik temelde milleti ayrıştırabilecek mekanizmaları devreye sokmaktan kaçınmamız gerekiyor. Niyet kaynaştırma değil ayrıştırma.

- Türkiye’de siyaset-yargı ekseninde yerine oturmamış o kadar çok eksiklik var ki.

- Türkiye’de siyasetçi daha hesabını verebilir hale gelmiş durumda değildir. Siyasetçi yargıdan kaçan insandır

- Bu nitelikte bir siyasi kadroya siz diyeceksiniz ki ‘seni de yargılayacak kurumlara kimlerin tayin edileceğini sen seç’, HSYK’yı sen seç. Niye? Çünkü falan ülkede bu böyle.

- O falan ülkede yaptığının hesabını vermekten kaçınmış bir tek siyasetçi var mı? Hükümete yetki verilirse nasıl kullanılacağını biliyoruz.

- Siyasetçi opsiyonu ne için kullanıyor? Kendi çıkarı için kullanıyor.

- Kendi anlayışındaki insanları tayin etmenin dışında ne yapmışlar ki bunu onlara söyleyeceğiz

ERDOĞAN, HSYK’NIN FİİLİ BAŞKANI

- Aylarca Akman’ın soruşturmasını engelleyenlere Anayasa Mahkemesi için sen adam seç mi diyeceğiz

- Tayyip Erdoğan vesayetinin önemli bir hedefidir yargı. Ergenekon davasının savcısıyım diyordu şimdi HSYK’nın fiili başkanı haline dönüşmüştür. Orada seçilmiş üyeleri etkisizleştirmeye yönelik her türlü baskıyı bizzat başbakan orkestra etmiştir. Son krizin arkasında o vardır. HSYK ile Adalet Bakanlığı kamuoyu önünde karşılıklı çatışır hale geldiği bir manzara görüldü. Bunu normal saymak mümkün mü?

Ergenekon davasındaki savcılarla ilgili yüzlerce şikayet var. Kaç tane şikayet olduğunu arkadaşalrım öğrenemedi. Soruşturma talebi var. Bir tek soruşturma açılmadı.

Bu hakimler, savcılar çok ciddi hukuk ihlalleri yapıyorlar. Bunun engellenmesi lazım dendiğinde ‘niye alalım bunları. Bunların hakkında soruşturma yok’ diyorlar. Hem soruşturma açtırmıyorlar, hem de ‘almamız için soruşturma olması lazım. Yok’ diyorlar

Hiçbir dava savcı ve hakime endeksli olmaz.

 ‘Türkiye’deki onbinlerce hakimin ve savcının arasında yalnızca bir tek savcı ve hakim var’ demek Türk adaletine saygısızlıktır

‘Biz onu bizim istediğimiz gibi taşıyacak birini bulduk, onu ordan oynatmayız’ demek hukuka saygının mı ifadesidir.

Şu yaşanan olaylara bir baksanıza, gizli tanıklarla dava açıyorlar. 3 gün sonra gizli tanıklar ‘vazgeçtik’ diye ortaya çıkıyorlar

Rüşvetle çıkar sağlayarak dava dosyası tanzim edilir mi?

Son günlerin tartışması ilk kez hukukun ne kadar siyasallaştığını gösterdi. Buna direnen hukukçuların hangi baskılara maruz kaldığını göstermiştir

Başbakan Erdoğan’ın yargıyı vesayet altına alma anlayışının bir parçasıdır bu.