BIST 9.717
DOLAR 32,55
EURO 34,97
ALTIN 2.448,33
HABER /  GÜNCEL

Demokratik tepkiye evet molotofa hayır!

Gerilimin tırmandırılması karşısında Kürt aydın ve siyasetçilerden BDP'lilere uyarı geldi: 'Kirli tezgahın parçası olmayın!'

Abone ol

YSK'nın çıkardığı 'veto' krizi, MHP dışında bütün partileri ayağa kaldırdı. Ancak dükkânları ateşe verip şehirleri savaş alanına çeviren göstericiler demokratik tepkiyi gölgeledi. Siyaset ve yargı, sorunu çözmek için seferber olmuşken, gerilimin tırmandırılması karşısında Kürt aydın ve siyasetçilerden BDP'lilere uyarı geldi: "Haklıyken haksız duruma düşmeyin. Kirli tezgâhın parçası olmayın."

Yüksek Seçim Kurulu (YSK), seçime iki aydan az bir süre kala Türkiye'yi karıştıran bir karara imza attı. Aralarında BDP'lilerin de bulunduğu 12 bağımsız adayı veto eden YSK'ya, başta siyasîler olmak üzere toplumun farklı kesimlerinden tepkiler yükseldi. Ancak önceki gün başlayıp dün de devam eden gösteriler, haklı tepkileri gölgeledi.

Diyarbakır-Bismil'deki olaylar bir kişinin ölümüyle sonuçlanırken, YSK'nın tutumunu eleştirmek isteyen kalabalığın arasına karışan provokatörler, iki günde meydanları savaş alanına çevirdi. Kamu binalarına ve işyerlerine molotof- kokteylleriyle saldırdılar. Dükkânları yakılan esnaf, "Bizim suçumuz ne, bu mu demokratik tepki?" diye feryat ederken, Kürt aydınlardan BDP'lilere "Haklıyken haksız duruma düşmeyin. Kirli tezgâhın parçası olmayın" uyarısı geldi.

Aralarında KADEP Genel Sekreteri Nizamettin Maskan, HAK-PAR Kurucu Başkanı İbrahim Güçlü ve HEP kurucularından İbrahim Aksoy'un da olduğu siyasetçiler, BDP'lileri sağduyuya çağırdı. Yazar Ümit Fırat da, YSK'nın siyaseti şekillendirmeye çalıştığına dikkat çekti. Can ve mal güvenliğine kasteden eylemler konusunda ise barajın önündeki seti kaldıranların sorgulanmasını istedi.

Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK), BDP'nin de desteklediği bağımsız adayların yer aldığı 12 kişiyi veto etmesinin yankıları sürüyor. Karara tepki gösteren partililer, iki gündür İstanbul başta olmak üzere Diyarbakır, Van, Hakkâri, Mersin, İzmir ve Ankara'da şiddet içerikli eylemler yaptı. YSK'nın tutumunu eleştirmek isteyen kalabalığın arasına karışan provokatörler, kamu binalarına, işyerlerine zarar verdi. Polisle çatışan gruplar, eylemlerin asıl amacını gölgede bıraktı. Kürt siyasetçileri ile kamuoyunun yakından tanıdığı Kürt aydınlarından, "Haklıyken haksız duruma düşmeyin. Kirli tezgâhın bir parçası olmayın. Bizler vesayetçi zihniyeti sokakta değil, sandıkta yeneceğiz." uyarısı geldi. Değerlendirmeler şöyle:

BDP'YE BÜYÜK SORUMLULUK DÜŞÜYOR

Nizamettin Maskan (KADEP Genel Sekreteri): Kürtlerin ısrarla şiddetten kaçınması gerekiyor. Bulunduğumuz bu çağda bu tür eylemler bize yakışmıyor. Haklı olduğumuz durumda haksız duruma düşürebilecek bir hataya düşmemek gerekiyor. Türkleri de yanımıza alarak vesayetçi zihniyete karşı birlikte olmak varken derin devletin tezgâhına gelmemek gerekiyor. BDP'ye bu konuda büyük bir sorumluluk düşüyor ve bunu yerine getirmesi gerekiyor. Herkesin hemfikir olduğu bir haksızlık söz konusu var. Bunu bir kenara bırakmamak gerekiyor. Ancak bunu fırsat bilip insanların can ve mal güvenliğini tehlikeye atmak gibi kimsenin bir hakkı olamaz. Bizler vesayetçi zihniyeti sokakta değil, sandıkta yeneceğiz. Kürtlerin, kirli tezgâhın bir parçası olmayacağını hep vurguladık.

PKK'DAN GELECEK TEHLİKELERE DİKKAT EDİLMELİ

İbrahim Güçlü (HAK-PAR Kurucu Başkanı ): Bu kararın, AK Parti'nin güdümüyle alınmış bir karar olduğu konusundaki görüşler çok haklı görüşler değil. YSK kararından sonra, BDP'nin bu kararı Kürt, Türk, dünya kamuoyuna duyurması için meşru, sivil, demokratik gösteriler yapması demokratik, doğal bir hakkıdır. Ama bu gösterileri yaparken, şiddet unsurlarının harekete geçmesine izin vermesi, onu haksız duruma düşürme tehlikesi yaratmaktadır. BDP, YSK kararını halka anlatırken, protesto ederken, demokratik ve meşru çizginin dışına asla çıkmamalıdır. BDP, yanlış yollara sapmamalı. Provokatörlerin eylemlerini engellemelidir. Provokatörlerin iş yapmasına olanak yaratacak ortamı yaratmamalıdır. Bu konuda PKK'dan gelecek tehlikelere dikkat etmelidir.

PROVOKASYONLARA GELİNMEMESİ İÇİN TELKİNDE BULUNMALIYIZ

İbrahim Aksoy (HEP kurucularından): YSK, birtakım güçlerin müdahalesiyle, gayri hukukî bu kararı almak mecburiyetinde kaldı. YSK'nın da aldığı karar sonucunda birtakım çekinceleri var ki toplantı üzerine toplantı düzenleniyor. Bu karar bütün Kürtleri etkileyen, Kürtlerin birleşmesini sağlayacak bir karar. Kürtler artık eskisi gibi değil, hemen heyecanla sokağa çıkmıyorlar fakat buna rağmen bizim görevimiz halkın provokasyonlara gelmemeleri için elimizden gelen telkinlerde bulunmak olacaktır.

CAN VE MAL GÜVENLİĞİNE KASTETMEK KABUL EDİLEMEZ

Ümit Fırat (Yazar): YSK'daki kurum kültürü Türkiye'deki vesayetçi zihniyetin devam etmesinden yana olduğunu gösterdi. Bu kararı verenlerin sokakların karışacağını biliyor olmaları gerekiyordu. Karar kanunî olabilir. Ama unutulmamalıdır, her kanun da hukuka uygun değildir. Bu kanunu çıkaranların da zihniyeti ortadır. Eylemler yapılıyor, BDP'li yetkililer de bir noktadan sonra buna engel olamıyorlar. PTT binası saldırıya uğruyor, can ve mal güvenliğine bir kasıt oluyor. Bu da kabul edilir gibi değil. Bu konuda herkes üzerine düşeni yapmalıdır. Unutmayın, bir barajın önündeki seti kaldırırsanız sel olur. Burada bu seti kaldıranları sorgulamak, onları sorumlu olmaya davet etmek gerekiyor.

HALKA DÜŞEN SAĞDUYULU DAVRANMAK

Bayram Bozyel (HAK-PAR Genel Başkanı): Yüksek Seçim Kurulu'nun kararı, inkar zihniyetinin dışa vurumudur. Söz konusu kararla, Kürt halkının var olma hakkı ve bu varlığın yasal-parlamenter alana taşınma çabası veto edilmiştir. Kürt sorununu barışçıl demokratik yöntemlerle çözme girişim ve beklentilerine darbe vurulmuştur. Bu utançtan kurtulmak için yapılacak şey demokrasi ve barışın önünü açmaktır. Bu kritik dönemde halkımıza ve onun yurtsever güçlerine düşen görev ise birlik içinde kararlı ve sağduyulu bir duruş sergilemektir. Türkiye'nin demokrat ve özgürlükçü güçleri savaş lobilerinin oyunlarını boşa çıkartmalıdırlar. Süreç hepimize tarihi bir sorumluluk yüklüyor.