BIST 8.976
DOLAR 32,33
EURO 35,05
ALTIN 2.283,62
HABER /  POLİTİKA  /  HDP

Demirtaş'tan Yasin Börü açıklaması

Yasin Börü'nün katledilmesinin kabul edilemez olduğunu bir kez daha vurgulayan Demirtaş, Börü ailesi ile çocukluğundan beri tanışıklığı olduğunu anlattı.

Abone ol

GAZETECİLER.COM - 1 Kasım'da yapılacak seçimlere 25 gün kala, Türkiye siyaseti tüm hızıyla Doğu ve Güneydoğu'da yaşanan savaş durumuna kilitlenmiş durumda. Seçmenler en çok HDP ve eş genel başkanı Selahattin Demirtaş'ın ne diyeceğini de merak ediyor.

7 Haziran seçimlerindeki kadar ekrana çıkma şansı bulamayan Demirtaş ile süreci, yaşananları, HDP'ye yönelik medya ambargosunu, Ahmet Hakan'a yönelik saldırıyı, son günlerde yaşanan olayları, 6-7 Ekim olaylarında yaşamını yitiren HÜDA-PAR çevresinden Yasin Börü'yü konuşan Ruşen Çakır, periscope aracılığı ile canlı yaptığı mülakatı yeni sitesi medyascope.tv'de izleyicilere paylaştı.

Yasin Börü'nün katledilmesinin kabul edilemez olduğunu bir kez daha vurgulayan Demirtaş, Börü ailesi ile çocukluğundan beri tanışıklığı olduğunu, olayın hükümet tarafından seçim malzemesi olarak kullanıldığını anlattı ve Yasin Börü cinayeti ile ilgili bir davanın sürmesinin şans olduğunu, olayın gerçek sorumlularının ortaya çıkartılabileceğini, ancak 6-7 Ekim sürecinde yaşamını yitiren 44'ü HDP'li 6'sı HÜDA-PAR'lı toplam 52 kişi için böyle bir davanın yürütülmediğini söyledi.


RUŞEN ÇAKIR'IN RÖPORTAJININ TAMAMINI BURADAN İZLEYEBİLİRSİNİZ

İşte Ruşen Çakır'ın soruları ve Selahattin Demirtaş'ın yanıtlarından bir kısmı:




YASİN BÖRÜ'NÜN KATLEDİLMESİ HALLEDİLEMEMİŞ BİR MESELEDİR

RUŞEN ÇAKIR: Sizle yayın yapacağımızı  duyurduktan sonra özellikle Hüda-Par çevrelerinden Yasin Börü’yü sorun diyorlar. AKP’liler de yapıyor. Bu meseleyi hallettiniz mi?

SELAHATTİN DEMİRTAŞ: Olur mu halledilmemiş bir meseledir. Yasin Börü ve 44 HDP’li, 6 HÜDA-PAR’lı katledildi. Güvenlik güçlerinden katledilenler oldu. Toplam 52 kişi yaşamını yitirdi. Yasin Börü cinayeti ve katliamı da çok vahimdir. Çok acıdır.

Ne sorumluları ortaya çıkarılabildi, ne de gerçek failleri tespit edilebilmiştir. Ama iyi ya da kötü bir yargılama var. Bir çarpıtma yargılaması olsa da, gerçek failler malesef yakalanamamış olsa da ortada bir yargılama var.

6 HÜDA-PAR'LI 44 HDP'Lİ KATLEDİLDİ

Ama katledilen 44 HDP’li ile ilgili bir tek gözaltı yok. Açılmış tek bir dava yok. Şimdi dolayısıyla AKP’nin bu işi siyasi amaçları için kullanan kesimlerini bir kenara bırakıyorum. Ama bu işten gerçekten yüreği yanmış, insani olarak, vicdani olarak yüreğinde onun acısını hisseden herkese şunu söylemek istiyorum: Bakın o günlerde bizim yaptığımız çağrıdan bağımsız büyük bir provakasyon yapıldı. 6 HÜDA-PAR’lı ve 44 HDP’li katledildi.

Fakat orada oynanan oyunu doğru okuyamazsak, biz sürgit bu düşmanlığı büyüten politikanın değirmenine su taşırız. Herkes kendine bir sorsun, o olaylar çok şaibeli olaylardır. Vahşice katletme olayları çok şaibelidir. Bakın gerçek failleri yakalamıyorlar. Yakalamıyorlar. Devlet neden yakalamıyor. Niye bu kadar insan tutuklandı da gerçek fail bulunamıyor?

DAVAYI TAKİP EDİYORUM, AKP OLAYA SAHİP ÇIKIYOR ÇÜNKÜ...

Dosyayı, davayı takip ediyorum. Gerçekten de istiyorum. Gerçek fail çıkarılsın, yargılansın, gerçek sorumluları hep birlikte öğrenelim. Çünkü çok istismar ediliyor bu iş, işin özünden uzaklaştırılmaya çalışılıyor. HDP’ye karşı siyasi bir linç kampanyasına dönüştürülüyor.

Bazı HÜDA-PAR çevreleri de buna zemin sağlıyor. Zannediyorlar ki yürekleri yandığı için AKP’liler onlara sahip çıkıyor. Hiç de öyle değil, keşke öyle olsa ama AKP bunu siyasi bir istismar malzemesi olarak kullanıyorlar.

BÖRÜ AİLESİNİ ÇOCUKLUĞUMDAN BERİ TANIRIM

Ben bir kez daha üzüntülerimi paylaşmak istiyorum. Şöyle bir şey de var o aileyi, Börü ailesini çocukluğumdan beri tanırım. Benim ailem de fırıncıdır, Börü ailesi de fırıncıdır. Çekirdek ailesini değil geniş ailesini diyorum. Çocukluğumdan beri tanırım o aileyi.

O kadar istismara açık durmaları da beni hakikaten üzüyor. HÜDA-PAR çervesinden bazıları ile de karşılaştığımda bu konuyu anlatmaya çalışmıştım. İşin provokasyon boyutunu, nasıl kullanıldığını anlatmaya çalışmıştım. Ama bazıları halen kendilerini kullandırmaya devam ediyorlar. Yazık. Hep birlikte bunun üzerine gidebilsek keşke.

RUŞEN ÇAKIR:Kürt hareketinin yasal ayağı ilk kez bu kadar güçlü ortaya çıktı ama çatışma ortamının tekrar başlaması ile bereber gölgede kaldınız. Kandil konuşulur oldu.

SELAHATTİN DEMİRTAŞ: Tabii ki ölümlerin, kanın, gözyaşının, çatışmanın cenazenin olduğu yerde, bir şekilde demokratik siyaseti öne çıkarmak kolay değil. Bu bir reailte. Bizim başarısızlığımızdan kaynaklı değil. Ama reel durum savaşın yeniden başlaması, tartışmayı savaşa kilitledi. HDP olarak biz 1 Kasım seçimlerinin tarihini değil ama aşağı yukarı biz kestirmiştik. 7 Haziran’dan bir kaç gün önce tekrar ve yeniden seçim olacağını kestirmiştik. Anketler barajı aşacağımızı gösteriyordu. AKP tek başına iktidar olamıyordu. Bunu görüyorduk. Bunu kabul etmeyecekleri, yeniden seçime gideceklerini tahmin ediyorduk. Çözüm sürecinin bitmesi, savaşın yeniden başlaması, HDP’nin seçim başarısı ile doğrudan alakalı değil. Dolmabahçe mutabakatı reddedilmiş ve müzakere masası devrilmişti. Dolayısıyla HDP barajı aştı ve savaş çıktı gibi doğrudan bir ilişki kurmak da çok mantıklı değil. Öncesinde bu kararlar verilmişti. Seçim sonrasında uygulaması kalmıştı.

RUŞEN ÇAKIR:HDP olarak sizin yapabileceğini hiç bir şey mi yoktu? Eskiden ne kadar vardı bilmiyorum ama AKP ve Cumhurbaşkanı ile bağlarınız koptu ama Kandil ile böyle değil.

SELAHATTİN DEMİRTAŞ: Biz çatışmaların başladığı ilk günden bu yana, istikrarlı ve ısrarlı biçimde silahlar sussun diye çaba sarfettik. Bunu aleni bir şekilde yaptık. Tabii ki yaptığımız başka görüşmeler de var kamuoyuna yansımayan. Çatışmaların vereceği zararı aza indirmek ve siyasetçiler olarak rol üstlenmek, görev üstlenmek için parlamentoya girerek hazır olduğumuzu defalarca ilan ettik. Fakat taraflardan biri olumlu cevap verirken, Hükümet ve Cumhurbaşkanı kanadından olumsuz cevaplar geldi. Çok net olumsuz cevaplar verildi. Silahların susması değil, ya son terörist kalana kadar operasyon sürecek ya da silahlarını bırakıp teslim olacaklar gibi bir cevap verildi. HDP üzerine düşeni yapma gayretini ortaya koydu. Savaş çok daha ağır sonuçlar doğurabilirdi. Belki de HDP’nin ve Barış İsteyenlerin bu girişimleri savaşın yayılmasını önlemiş olabilir.