BIST 10.209
DOLAR 32,42
EURO 34,83
ALTIN 2.402,55
HABER /  MEDYA

Cemaatçilik zehiri en büyük sorun!

Yeni Şafak yazarı cemaatçilik zehirdir dedi ve sorunu böyle tanımladı.

Abone ol

Yeni Şafak gazetesi yazarı Ali Bayramoğlu "Cemaatçilik zehiri" başlıklı yazısında bu politikaların kutuplaşmaya neden olduğunu yazdı. Bayramoğlu'na göre bu sorununçözümü merkeze sadakat yerinevicdanı koymakla olur.

CEMAATİMSİ TOPLUM EN BÜYÜK SORUNDUR


Cemaatimsi toplum dokusu Türkiye'nin en önemli sosyolojik verisi ve en önemli siyasal sorunudur. Bizde toplum iç içe girmiş, bütünlenmiş bir yapıdan çok yan yana duran bir topluluklar serisi olarak karşımızdadır. Dindarlar, laik-seküler kesim, Kürtler, Aleviler, sol, milliyetçi gruplar, azınlıklar zımni bir milletler düzeni içinde yaşarcasına her biri içine kapalı değer sistemleri içinde ve varlıklarını sürdürürler. Güven, siyaset, değer açısından ortak sahalar genellikle geride durur.

Böyle bir dokunun temel meselesi doğal olarak bu gruplar arasındaki ilişkiler üzerine oturur.

KUTUPLAŞMA YÜRÜR

Velhasıl kuvvetli bir 'ötekileşme' ve 'ötekileştirme', yeniden cemaatleşme süreci olarak kutuplaşma kolay ürer, zor gider...

Bugün sorunumuz temel olarak budur.

Yolsuzluk, yozlaşma, tarz-ı siyaset, cemaat meselesi, otoriterleşme, kimlik siyaseti, itiraz siyasallaşması; bunların hemen hepsi en azından iç içe giren birbirini üreten bir bütün olarak, birer besleyici ve birer sonuç olarak bu şemsiyenin altında yer alıyorlar.

Bugün Türkiye, tüm aktörleriyle, siyasetçisi ve aktivistiyle, gazetecisiyle, dindarıyla, genciyle, diğer toplumsal unsurlarıyla boğucu bir siyasete, siyasi kutuplaşmaya esir düşmüş halde. Hiçbir oyuncu bu ortamdan çıkış arayan, zorlayan ipucu vermiyor, umut ışığı sunmuyor.

KUTUPLAŞMA ZEHİRİ

Bu ise, 'kutuplaşma zehri'nin farkına varmakla olur.

Bu zehir eski dönemlerden daha keskin. Eski ve yeni aktörler, değişim ve direnç, laik-dindar kutuplaşmasından daha farklı, daha köklü rüzgarlar var. Siyaset tarzı, siyaset tanımı, demokrasinin niteliği ve derinliğiyle başka ülkelerde de ortaya çıkan dev bir boyut var karşımızda.

Bu zehirin farkına varmak, siyasetçi ve siyasi iktidar açısından tüm topluma değme çabası demekse, bu ancak tüm ülke üzerinde bir meltem etkisi yapacak reformcu, demokratik bir iklimin oluşturulmasıyla mümkündür.

Ve şu açık: Bugün demokratik iklim oluşumu, sadece atılacak somut adımlarla değil, çıkarılacak yasalarla, yapılacak düzenlemelerle değil, siyasette ve siyasi iktidardan toplumu ikna edecek bir şeffaflaşma çabasıyla gerçekleşebilir.

TÜRKİYE SADAKAT SİSTEMİ YERİNE VİCDANI GETİRMEZSE BÖYLE DEVAM EDER 

Yargının ve emniyetin yeniden yapılanması, siyaset ve özerk alanlar arasındaki mesafenin yeniden kurulması, yolsuzluk iddialarının açığa çıkarılması, Kürt meselesindeki sıçrama başta AK Parti olmak üzere tüm siyasi partilerin meselesi olmalıdır. 

Türkiye yaşadığı bu krizden sadakat sistemi yerine liyakata, vicdana dayalı siyaset yerine kurumsallaşmış siyaset, merkezileşmiş karar mekanizimaları yerine adem-i merkeziyetçi bir denge ve özerklik düzenini üretemezse, iniş devam eder.


ALİ BAYRAMOĞLU YAZILARI