BIST 9.693
DOLAR 32,50
EURO 34,69
ALTIN 2.499,53

Can bey Soylu olmak nedir?..

Milletin'Aradığımız İçişleri bakanı bulundu' diyerek bağrına bastığı Soylu birilerini rahatsız edecekti.Can Ataklı perdeyi açtı!

Kim ne derse desin İçişleri Bakanlığı’nda 31 Ağustos 2016 tarihi ile yepyeni bir dönem başlamıştır…

O tarih milat olmuştur!..

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bakanlık koltuğunu Süleyman Soylu’ya emanet etmekle ne kadar doğru bir karar verdiği, 6 aylık süreçte kanıtlanmıştır…

Türkiye Cumhuriyeti’nin en kritik sürecinde  bakan olmanın zorluğunu yaşamasına rağmen iç güvenlik anlamında ortaya koyduğu icraatlar sonrası millet ‘İŞTE ARADIĞIMIZ  İÇİŞLERİ BAKANI BULUNMUŞTUR’ diyerek Soylu’yu sahiplenmiştir..

Ve her geçen gün daha da çok sahiplenmeye devam etmektedir..

6 aydır dur durak demeden adeta kefeni elinde kendini Allah’a emanet ederek çalışan, Doğu ve Güneydoğu’yu karış karış gezerek devletin şefkatli elini bölge insanlarının üzerine değdiren Soylu, tabi ki birilerini rahatsız edecekti…

 ‘Nereden çıktı bu Soylu?’ dememeleri mümkün değildi..

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde 6 aydır en büyük terör operasyonlarına imza atıldı, atılmaya da devam ediyor…

Aynı anda PKK’sı, DAEŞ’i, PYD’ si, FETÖ’sü ile başarılı bir şekilde mücadele ediliyor…

Bir İçişleri Bakanı, bırakın bakanları bir kenara  siyasetçilerin, emniyet güçlerinin dahi giremediği yerlere bizzat girerek güvenlik güçleri ve halkla bir araya geliyor…

 ‘Biz mahkemeye gitmeyiz’ diyerek devlete meydan okuyan terör örgütünün siyasi uzantıları yargının önüne çıkarılarak tutuklanıyor…

En büyük uyuşturucu operasyonlarına imza atılıyor..

Yani Türkiye;

Gittiği her yerde büyük sevgi ve saygı gören, milletin büyük güven duyduğu bir İçişleri Bakanı gerçeği ile tanışmaya devam ediyor…

 ‘REİS VAR, BEİS YOK’  diyerek de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip  Erdoğan’a tam sadakat ile bağlı bir bakan olarak örnek oluyor.. 

O nedenle bu birilerini rahatsız edecekti…

Bu başarı gölgelenmek istenecekti…

Bekliyordum...

Sürpriz olmadı...

                                                    ***

İşte bir zat-ı muhterem…

Mış muşçu!..

Can Ataklı dünkü yazısında İçişleri eski bakanı Mehmet Ağar'ın sık sık İçişleri Bakanlığı'na gittiğini i, bakanlığı yönettiğini ima ederek bakın neler yumurtlamış:

“Ağar sık sık İçişleri Bakanlığı'na gidiyormuş. İçişleri Bakanı olan Süleyman Soylu Ağar karşısında ceketi ilikli, sürekli 'efendim'le başlayan cümleler kurarak saygıda kusur etmiyormuş. Ağar emniyetten atılan polislerin listelerini inceliyor 'Şu iyi adamdır, bu mecburen cemaatçi gibi görünüyordu' gibi gerekçelerle bazılarının göreve çağrılmasını istiyormuş. Ankara'daki kaynaklarım ‘Artık İçişleri Bakanlığı Ağar'a emanet’ diyorlar.”

Türkiye Cumhuriyeti’ nin İçişleri Bakanına karşı ‘mış muşlarla’ kullanılan üsluba ve iddiaya bakın...

Küstahça!..

Yakışıksız!..

Ülkenin böylesine zorlu sürecinde kilit bir bakan olarak gece gündüz demeden çalışan bir insanı yönetilen bakan gibi sunmak hadsizlik değil mi?

Kime hizmet?

Tabi ki Mehmet Ağar bu ülkenin bir dönemine başarı ile damgasını vurmuş saygın bir devlet adamı…

Tabi ki bir bakan kendisini ziyarete  gelen eski bir bakana karşı saygı gösterecek..

Aynı şekilde eski bakan da ziyaret ettiği bakana…

Bu duruma ‘ironi’ ile bakıp Türkiye Cumhuriyetinin büyük takdirde gören İçişleri Bakanını böylesine bir dönemde  bir  eski bakan  tarafından yönlendirilen bir bakan olarak  topluma sunmak kötü niyetli olmak değilde nedir ? 

Can Ataklı’nın niyeti açıkça ‘Üzüm yemek değil bağcıyı dövmek’tir!

O bağcı da Soylu değil İçişleri Bakanlığı’dır!..

Mış muşlu bu iddia milletin gözünde her geçen gün büyük takdir toplayan bir bakanı gölgelemekten başka  hiçbir şey değildir…

Ama güçleri yetmez!..

Can Ataklı’ya soralım..

“Kim senin kaynağın?”

Hemen diyecek ki (tarzları bu) gazeteci kaynağını açıklamaz..

Ama gazeteci rahatlıkla bir bakanı böylesine ‘yönlendirilen bakan’ gibi rencide etme hakkını kendinde bulur!

Bırak bu işleri Sayın Ataklı…

Türkiye Cumhuriyeti’nin özellikle güvenlik anlamında geçtiği böylesine kritik bir süreçte milletin desteğini arkasına almış, terör örgütlerinin korkulu rüyası olan  İçişleri Bakanını böylesine mesnetsiz iddialarla rencide etmeye ne hakkın var ne de hukukun…

Sonra da basın özgürlüğü!..

Öyle mi?..

Geçiniz...

Biri çıkıp  yazsa ki “Siz bakmayın Can Ataklı’nın yazılarının kendisinin yazdığına. Onun yazılarını Can Dündar Almanya'dan yazıp, gizlice gönderiyormuş.”

Ataklı ne cevap verir.  ‘İspatlamayan şerefsizdir, alçaktır.’

Ne dersin Can bey?..

                                                   ***

Bakın Soylu  öyle bir adam ki..

Herkes evinde yeni yılı beklerken o 31 Aralık  gecesi  Yüksekova’da güvenlik güçlerimizle birlikteydi.

İstanbul Reina’ daki kanlı saldırı haberi gelince  bakın ne yaptı?

O anı kardeşi gibi sevdiği, o gün  yanında olan Muhammet Bilezikci nasıl anlatıyor..

“Saat 02.00..

Yüksekova nere İstanbul nere. Birde şartlar gereği gece uçuşları yasak! Bakan olayın haberini alır almaz  yerinde duramaz..

 ‘Ne olursa olsun acilen hemen İstanbul’ a gitmem gerekir.Bana  hemen pilotu  bulun  konuşacağım. Orada olmam lazım ‘der…

Pilot  uçak ile  Van’dadır..

Pilot aranır;

Ama cevabı şu olur.

‘Bakanım özür dilerim. Yüksekova’ya bu saatte inmemiz mümkün değil.Yoksa ölürüz..’

Çünkü Yüksekova’ya akşam uçakların inmesi mümkün değildir. Hem hava şartları  hemde hava alanı gece uçuşları için (ışıklandırma yok) uygun değil…

Bakanın cevabı  pilotu şok eder;

‘Sana emrediyorum o zaman öl’

Pilot şaşırır…

Çaresi  uçağına biner havalanır, hava alanı projektörlerle aydınlatılır. Uçak zorlukla iner.

Bakan uçağa atlar İstanbul’ a iner ve Reina’nın olduğu yere ulaşır. Zanlının yakalanması için güvenlik güçlerinin başına geçer. Yaralıları ziyaret ,hayatını kaybeden vatandaşların ailelerini teselli eder. Bir dakika bile uyumadan 48 saat geçirir.O katili yakalamak namus meselesiydi.                

İşte Soylu Bakan bu…

Bitmedi...

Hatırlayın 15 Temmuz gecesini…

Siyaset sahnesinde herkes sağa sola kaçıp bir yere sığınırken o evinde beline silahını takarak  ailesinden helallık alarak sokağa inip TRT’yi hainlerden kurtaranların başında değil miydi?

Tarih 15 Temmuz gecesi onu böyle yazacak!..

Neden İçişleri Bakanı anladınız mı şimdi?

Çünkü yiğit bir  adam!..

Şöyle bir bakın…

Millet nerede Süleyman Soylu hep orada…

Hep şehit ailelerinin başucunda!..

Mehmetçiğin, Polisin, Jandarmanın yanında…

O nedenle birilerinin işine gelmeyecek!..

Can bey unutma...

'Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz' 

Kimin ne olduğunu bu ülkede artık herkes iyi biliyor..

Bu tip 'muş-muş'  lu yazılarla,iddialarla milletin gözünden düşürme hedefi ile algı operasyonu Soylu'ya işlemez...

Siz hesap yapıp durun..

O  gözünü budaktan esirgemeden kefeni elinde, kendini Allah'a emanet etmiş bir şekilde devletine, milletine hizmet için yolunda yürüyor...

Unutmayın...

Bu adam sırça köşklerin adamı değil...

Milletin adamı...

Gidin bakın...

Van'dan ,Hakkari'ye,Diyarbakır'a... Edirne'den Kars'a...

Millet nasıl bağrına basıyor...

Sivil Toplum örgütleri yanında...

Şaşırıyorsunuz değil mi?

Muhalefetten bile tek eleştiri almayan bir  İçişleri Bakanı görmemiştiniz bugüne kadar!

Zorunuza gitmesin...

Gururlanın...

Soylu olmak işte bu...

Sayın Ataklı...

Millet bu adama güveniyor ve seviyor...

Hayır dualarını esirgemiyor...

Allah yardımcısı olsun, yolunu açık etsin...

Sen ne dersin!..