BIST 9.947
DOLAR 32,38
EURO 34,75
ALTIN 2.429,48
HABER /  GÜNCEL

Böyle hukuk olmaz olsun!

MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın ifadeye çağrılmasıyla MİT kanununda değişikliğe gidilmesi hukukçularında tepkisine neden oldu.

Abone ol

MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın ifadeye çağrılmasıyla MİT kanununda yapılan değişikliğe ilişkin İstanbul Hukuk Grubu üyeleri trafından yapılan açıklamada, "Yargıya müdahale anlamına gelecek kişiye özel düzenleme yapıllmamalıdır" denildi.

İstanbul Hukuk Grubu tarafından yapılan açıklamada şu görüşlere yer verildi:

Kamuoyunun, olayın basına yansıması nedeniyle yakından takip ettiği, KCK soruşturmasında görev alan İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Sadrettin Sarıkaya'nın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2 gün önce, yürütmekte olduğu soruşturma dosyasından alınarak, soruşturma dosyasına başka savcıların görevlendirilmesi, hukukçuların ve kamuoyunun aklında birçok soru işaretini de beraberinde getirmiştir.

HUKUKÇULARDAN KABUL GÖRMEDİ

Konuyla ilgili olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski Müsteşar Emre Taner, eski Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş ile hali hazırda görev yapan iki MİT yetkilisinin ifadeye çağrılmasıyla başlayan kriz üzerine, KCK soruşturmasını yürüten Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Sadrettin Sarıkaya'nın "Soruşturmanın Gizliliğini İhlal" ve "Amirinden Bilgi Gizleme" eylemlerinden ötürü görevden alındığına ilişkin açıklama yapılmış olmasına rağmen bu gerekçe tarafımızca kabul görmemiştir.

İLK GÜN NEDEN GÖREVDEN ALINMADI?

Özellikle de Savcı tarafından ifadeye çağrılan MİT görevlilerinin, ifadeye gelmemesi sonrasında Mit Müsteşarı Hakan Fidan haricindeki şüphelilere yakalama çıkartılması sonrasında, Soruşturmayı yürüten Savcı Sadrettin Sarıkaya görevden alınmıştır. Başsavcılığın, Savcı Sadrettin Sarıkaya'yı "soruşturmanın gizliliğini ihlal" ve "amirinden bilgi gizleme" gerekçeleri ile olayın basına yansıdığı ilk gün görevden alması mümkün olmasına rağmen günlerce beklemesi akıllarda farklı soru işaretleri yaratmıştır.

Gündemdeki bu olayla ilgili olarak CMK madde 250 uyarınca görev yapan Ağır Ceza Mahkemelerinin ve Özel yetkili Cumhuriyet Savcılarının MİT hakkında soruşturma yapması ile gündeme gelen bir nev'i MİT yetkililerini korumaya yönelik olarak 2937 sayılı MİT kanununun 26 maddesinde "MİT mensuplarının veya Başbakan tarafından özel bir görevi ifa etme üzere görevlendirilenlerin, görevlerini yerine getirirken görevin niteliğinden doğan veya görevin ifası sırasında işledikleri iddia olunan suçlardan dolayı ancak Başbakan'ın izni ile soruşturulabilecekleri" şeklinde yapılacak değişiklik ile CMK madde 250'ye karşı ilk koruma MİT mensupları ile Başbakan tarafından özel bir görevi ifa etme üzere görevlendirilenlere sağlanacaktır.

KANUN SUİSTİMAL EDİLEBİLİR

Bu durumda dikkat edilmesi gereken ilk husus; CMK 250. Maddenin uygulanması nedeniyle yaşanan onlarca insan hakları ihlallerine kayıtsız kalan Yasa Koyucun "Devam Eden Soruşturmalara Yapılacak Düzenleme Yargıya Müdahaledir, Bu Nedenle Düzenleme Yapamayız" görüşünü değiştirerek! MİT mensuplarını koruma altına alma yolunda hızlı bir şekilde adım atmasıyla beraber diğer ihlalleri de düzeltmek için çalışmalara başlayıp başlamayacağıdır.

İkinci Husus ise yapılması ön görülen MİT Kanununun 26 maddesindeki değişiklikte yer alan Başbakan tarafından özel bir görevi ifa etme üzere görevlendirilen kişilerin kim ve hangi kuruluş mensubu olduğudur. Burada yapılacak düzenlemede Başbakan tarafından özel olarak görevlendirilecek olan kişi ifadesinin altının doldurularak, kişiye özel yapılan bu kanun değişikliğinin ileride suiistimal edilmesinin önüne geçilmelidir.

TESADÜF DEĞİL

Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Sadrettin Sarıkaya hakkında yapılan bu görev değişikliği şimdiden soruşturma dosyasının önüne geçmiştir. Savcı Sarıkaya'nın talebi üzerine şüphelilerin hakkında yakalama kararı veren Mahkemenin Hakiminin de bir görev değişikliği ile karşılaşması kuvvetle muhtemeldir. Zira Savcının görevden alındığı saatlerde, Savcı'nın emir ve talimatları doğrultusunda görev yapan İstanbul Emniyeti'nde KCK, Ergenekon, Balyoz gibi kritik soruşturmaları yürüten üç emniyet müdürünün Ankara'ya tayin edilmiş olması tesadüf değildir.

Başbakana bağlı olan MİT çalışanlarına ve Başbakan tarafından özel olarak görevlendirilecek olan kişilere, MİT Kanununun 26. Maddesinde yapılacak değişiklik ile koruma kalkanı oluşturmaya çalışılırken yine Cumhuriyet Savcılarının, CMK madde 160 ve 161 uyarınca emir ve talimatlarını yerine getirmek zorunda olan adli kolluk görevlilerinden olan Emniyet Müdürlerine bu kapsamda haksızlık yapıldığı kuşkusuzdur.

ADALET ÖNÜNDE HERKES EŞİT OLMALI

Sonuç olarak yürütülmekte olan bir soruşturma ile ilgili olarak soruşturmanın başladığı anda yürürlükte olan kanunlar şüphelilerin, lehine olarak bir nevi dokunulmazlık ile engelleniyor olmasını biz hukukçular olarak temel hukuk normları ile bağdaştırmıyoruz.

Yasama ve yürütme organının diğer özel yetkili mahkemelerin baktığı davalarda olduğu gibi yargılamayı özel yetkili mahkemelerin baktığı davalarda olduğu gibi yargılamayı etkilememek üzere göstermiş olduğu azami özeni bu soruşturma ile ilgili olarak da göstermesini bekliyoruz.

Mevcut CMK hükümlerinde özel yetkiyi düzenleyen hükümlerin belli kurum ve kişileri koruyacak şekilde değil, bu maddelerin uygulanması nedeniyle mağdur olan herkes için değiştirilmesi ve kaldırılması gerekmektedir. Ceza yargılamasında özel yetkili genel yetkili ceza mahkemesi olmayacağı gibi yürütme önünde değil, adalet önünde herkesin eşitliği esas alınmalıdır.