BIST 9.525
DOLAR 32,60
EURO 34,67
ALTIN 2.527,13
HABER /  GÜNCEL

Bir yabancının gözünden Öcalan ve PKK

7 yıldır Türkiye'de Kürt sorunu üzerine çalışan Hollandalı gazeteci Frederike Geerdink'den Twit-ül Havadis'e çarpıcı açıklamalar!

Abone ol

Hatice Kübra
TWİT-ÜL HAVADİS- Tam da gündemde İmralı'yla görüşmeler, BDP Öcalan görüşmeleri ve bu müzakereler sürecinde 3 PKKlı kadının Paris'te öldürülmeleri gibi konular varken;
Avrupa'dan gelip Türkiye'ye yerleşmiş ve Kürt sorunu üzerine çalışmalar yapan bir gazetecinin gözüyle olayların nasıl göründüğünü ele almanın ilginç olacağını düşündüm. Twitter'ın nimetlerinden faydalanarak, aradığım o isimle yani Frederike Geerdink ile irtibata geçerek kendisini Twit-ül Havadis'e konuk aldım. Frederike Türkçe öğrenmişti ama daha akıcı olacağını düşündüğümüz için söyleşiyi İngilizce yaptık. Böylece Twit-ül Havadis de ilk İngilizce röportajını yapmış oldu. Tabi yaptık diyorum çünkü İnternethaber yazarlarımızdan İsmail Yiğit'in o muhteşem çevirisiyle gerçekleştirdik bu söyleşiyi. Kendisine bir kez de buradan teşekkür ediyorum.

Frederike Geerdink, 2006 yılında Türkiye'ye yerleşmiş Hollandalı bir gazeteci. İnsan hakları konusundaki duyarlılığı onu Kürt sorunu üzerine çalışmaya itmiş. Şimdilerde Kürt Sorunuyla ilgili bir kitap yazmak için Diyarbakır'da yaşıyor. Türkiye'nin bugün geldiği noktada İmralı ile görüşmeleri çok önemsiyor. Ona göre bir gün bu sorun çözülecekse Öcalan İmralı'da olmayacak. AK Parti'nin bu konuda attığı adımları ise samimi bulmuyor Frederike. Samimi bulmuyor ama bu sorunu da ancak AK Parti'nin çözebileceğini düşüyor. Söyledikleri bazılarınızı kızdıracak, şimdiden haberiniz olsun. Aslında konuya bir çokları gibi bakmıyor. Hatta PKK'yı terör örgütü olarak da nitelemiyor. Daha fazlasını ben anlatmayacağım. Frederike Geerdink'in gözünden Kürt sorunu açısından hükümet - İmralı görüşmelerine ve çözüm yollarına baktığınızda ne demek istediğimi anlayacaksınız...


NEDEN TÜRKİYE'DE YAŞIYOR?

Ne zamandan beri Türkiye'de gazeteci olarak çalışıyorsunuz?

Aralık 2006'dan beri Türkiye'de çalışıyorum.

Gazetecilik kariyeriniz için neden Türkiye'yi seçtiniz?

 

Türkiye'yi seçtim, çünkü Türkiye pek çok değişik alanda hızlı bir gelişme gösteriyor. Çünkü anavatanım olan Hollanda'da -ki halen benim için iş yaptığım ana piyasadır- Türkiye'ye ilgi duyulmakta. Türkiye ile Avrupa arasında pek çok bağ var ve bu da serbest çalışan bir gazeteci için önemlidir, çünkü hitap ettiğiniz  potansiyel kitleyi daha büyütür. 

 Şu an Diyarbakır'da yaşıyorsunuz. Diyarbakır'ı tercih etmenizin nedeni nedir?

Kürt sorunu üzerine uzmanlaşıyorum. Bence gazeteciler, ele aldıkları konularından uzakta bir yerde yazmamalı. Bu yüzden Diyarbakır'a taşındım.

 ÖCALAN'LA GÖRÜŞMELER BİR YERE VARMAZSA BU KÖTÜ HABER!

Kürt sorunu üzerine çalışmalar yürütüyorsunuz. Sizce Türkiye Kürt sorununda hangi noktaya vardı?

Bir kez daha çok önemli bir noktada. Eğer Öcalan ile görüşmeler bir yere varmazsa, bu Türkiye için kötü haber anlamına gelir, çünkü yakın bir zamanda Ankara'da iktidarda değişiklik pek olası gözükmüyor. Ayrıca önemli bir noktada, çünkü ölümler ve adaletsizlikler acil olarak son bulmalı.

AK PARTİ KÜRT SORUNU KONUSUNDA SAMİMİ DEĞİL! 

Sizce Ak Parti, Kürt sorununun çözümü için kararlı ve istikrarlı mı?

AKP'nin samimiyetine dair olumlu düşünemiyorum. Daha birkaç ay evvel, Erdoğan, Öcalan'ı hedefleyerek idam cezasının halen var olmasını istediğini açıkladı. Öcalan'la görüşmeler sadece bir başlangıç noktası. Mecliste bu konuda çok fazla ciddi iş yapılmasına gerek var ama pek bir şey yapıldığını görmüyorum. 4. yargı paketi örneğin, geçen yıl gelecekti fakat görmedik. Bunun yerine Erdoğan, BDP'li milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırmak istiyor. KCK tutuklamaları devam ediyor, yeni anayasa süreci sürüncemede kaldı. Bu sebeplerden ötürü, hayır, kararlılık görmüyorum. 

Fakat AKP bunları yapmak için yeterince güçlü mü? Evet, öyle. Erdoğan eğer çıkıp barış dolu bir Türkiye vizyonuyla konuşursa ve buna uygun davranırsa olabilir. Çözümü eğer bir parti gerçekleştirebilecekse, bu AKP'dir, diğer partilerle birlikte. Sonuçta ülkeyeye AKP liderlik ediyor. Yapabilirler, ama bu konuda gerçek bir irade görmüyorum. 

 KÜRT SORUNU ÇÖZÜLÜRSE MHP'NİN SONU OLUR!

CHP, MHP, BDP gibi muhalefet partilerinin Kürt sorununa çözümüne dönük yaklaşımları sizce nasıl? 

Eğer Kürt sorunu çözülürse, bu MHP'nin sonu olacaktır. O yüzden Öcalan'la görüşmeleri desteklememeleri sürpriz değil. CHP destek vermektedir. Bu çok iyi bir şey elbette ama şu aşamada henüz esas önemli siyasi adımlar atılmamışken destek vermek kolay. CHP, Kürt sorununu bitirmek için gerçek önergeler masaya geldiğinde de destek vermeyi sürdürecek mi? Bu sorunun cevabını önemli görüyorum. Ve BDP. Şimdi ciddiye alınmalılar. BDP'nin taleplerinin meşru olduğunu düşünüyorum. Şu an destek veriyorlar, ki bu da çok iyi birşey çözüm adına.

DEVLET ATEŞKESİ SÜRDÜRMEKTE İSTEKLİ Mİ?

Eğer Öcalan ile görüşmeler, Kürt sorununun çözümü için atılan ilk adımsa, bir sonraki adım ne olacak? Bu konudaki tahmininiz nedir?

Şu an için önemli olduğunu düşündüğüm husus, Öcalan'la iletişim kanallarının açık kalmaya devam etmesi ve şu İmralı feribotunun yeniden "bozulmaması". Sonrasında, her iki tarafta geçerli olacak bir ateşkesi görmekten büyük memnuniyet duyacağımı ifade etmek istiyorum. Herkes, PKK silah bırakacak mı diye soruyor. Fakat acaba devlet tarafı da bir ateşkesi sürdürmek noktasında istekli mi? Diyarbakır'da halen savaş uçakları şehrin üstünde gökyüzünü doldurmuş hâlde dolaşıyor. 

 PKK SİLAH BIRACAK MI?

 PKK'nın, talepleri karşılansa dahi silah bırakacağına gerçekten inanıyor musunuz?

Bilmiyorum. Fakat bunu öğrenebilmenin bir tek yolu var, Kürt sorununu çözmek. Kürt sorunu PKK'nın varlığından ilgisiz olarak her halükârda çözülmek zorunda zaten. 

ÇÖZÜM OLURSA ÖCALAN ARTIK İMRALI'DA OLMAYACAK!

 Öcalan'ın "Ev Hapsi" sizce Kürt sorununun çözümü için gerekli mi?

İmralı'ya giden botun kalitesine ve hava koşullarına bağlı, hahaha. :-) Fakat ciddi olmak gerekirse, eğer bir gün Kürt sorunu çözülürse, emin olunmalı ki Öcalan artık İmralı'da olmayacak. Bu yüzden çözüm yolunun bir aşamasında Öcalan'ın İmralı'dan ayrılması gerekecek. Ne zaman olur, nereye olur, bilmiyorum. 

 Türkiye'deki Kürtlerin tamamı mı destekliyor PKK'yı?

Hayır, Türkiye'deki Kürtlerin tamamı desteklemiyor PKK'yı. Bu kolay bir soru oldu. :-)

 PKK'YA AVRUPA'DAN PARA AKIŞINI KESMEK ZOR!

Erdoğan, PKK'ya destek verdikleri için Avrupa'yı suçladı. Avrupa'nın böyle bir desteği olduğu görüşüne katılıyor musunuz? Sizce Avrupa neden PKK'yı destekliyor?


Erdoğan PKK'yı Türkiye'nin dışından gelen bir problem olarak göstermeye çok istekli, bu yüzden Avrupa'yı destek veriyorlar diye suçluyor. Fakat PKK ve Kürt sorunu, her şeyden önce Türkiye'nin içinde doğan bir mesele ve Erdoğan bunun üzerine odaklanmalı. Biliyorum ki Avrupa'dan PKK'yı finanse etmek için büyük paralar gönderiliyor, fakat böyle şeylerin kanıtını bulmak zordur. Ve pek çok Avrupa ülkesi hukuk kurallarına saygı duyduğu ve güçlü bir kanıt olmadıkça insanları hapse atmadığı için, sırf kanaatler yüzünden PKK'ya Avrupa'dan para akışını kesmek zor olacaktır.

Paris'te bugün öldürülen PKK üyesi 3 kadın için ne diyeceksiniz? PKK içindeki bir kavga sonucu mu öldürüldüler? Kim tarafından öldürüldüler sizce?

Paris'teki 3 Kürt kadınını kim öldürdü, hiçbir fikrim yok. Bunu çok az kişi biliyordur zaten ve ben o bilenler arasında değilim.

 "TERÖR ÖRGÜTÜ" İFADESİ TARAFSIZ DEĞİL!

Avrupalı bir gazeteci olarak, PKK'yı nasıl tanımlıyorsunuz? PKK bir terörist organizasyon mu? Eğer olmadığını düşünüyorsunuz PKK sizce ne?

Bir gazeteci olarak, "terör örgütü" terimini kullanmıyorum, çünkü tarafsız bir terim değil. Ben örneğin "silahlı Kürt grup" diyorum. Pek çok meslektaşım halen "bölücü" demeye devam ediyor, fakat ayrılmak PKK'nın istek listesinde bir süredir yer almıyor, o yüzden bu kullanımın uygun olmadığını düşünüyorum.

 PKK'nın sivillere dönük şiddet eylemlerini meşru buluyor musunuz?

Hayır, bulmuyorum. Geçen senenin sonunda, 12 yaşında bir oğlan çocuğunun PKK bombası yüzünden öldüğü günün bir sonrasında Şemdinli'de idim. Korkunç bir şeydi...

 KİTABINDA NELER OLACAK?

Kürt sorunu hakkında bir kitap yazıyorsunuz. Çalışmanız nasıl gidiyor? Bu kitap ne anlatacak?

Kitap, benim için taşıması ağır bir yük oldu, dürüst olmak gerekirse. 20 yıldır maksimum 3000 kelime yazıyordum, şimdi 80.000 istiyorlar! Kitabımda, Kürt sorununun çözümüyle alakalı değişik temaları ele alıyorum. Ve bu temalarla ilgili sadece arka plan bilgisi sunan hikayeler yer almayacak, bu çatışmadan doğrudan zarar gören insanların kişisel öykülerini de anlatacağım. Ele alacağım temalar: eski ana dil, özerklik, anayasa, fail-i meçhul cinayetler, PKK'nın silahsızlanması. Ayrıntılı bilgi için Türkçe ve Kürtçe içeriğe sahip olacak şekilde hazırladığım  "http://kurdishmatters.com/tr"http://kurdishmatters.com/tr internet sitesine bakabilirsiniz.

 KÜRT GAZETECİLER TUTUKLANMAKTAN KORKUYOR!

Diyarbakır'da sahada aktif çalışan Avrupalı bir gazeteci olarak yaşadığınız sıkıntılar neler? 

Diyarbakır'daki Avrupalı bir gazeteci için en büyük sıkıntı... Elektrik kesintileri! Uff yaa, çıldırtıyor beni. Birkaç hafta İstanbul'a uçmak zorunda kaldım, biraz iş yapabilmek için. Bunu söylerken ciddiyim. Başka bir problem yaşamıyorum. Fakat bana burada dert veren en büyük şey, her saniye tutuklanmaya hazır olmak zorunda kalan Kürt meslektaşlarımla aramdaki fark. Bu onlara çok stres veriyor ve bunu görmek beni çok üzüyor. Fakat şansa bakın ki bu baskıya rağmen pısırık değiller. Yabancı bir gazeteci olarak, benim korkacak hiçbirşeyim yok. Bu benim lüksüm ve bu lüksümün farkındayım. Akreditasyonum henüz yenilendi. Bir de ek olarak, Kürtçe'yi konuşamamak beni üzüyor ama öğrenmeye çalışıyorum. ;-) 

 EMRE USLU'YU BİLE OKUYORUM!

Türkiye medyasında en çok hangi gazetecileri, köşe yazarlarını beğenerek okuyorsunuz?

Zor bir soru oldu bu. Bazı isimleri sayabilirim ama, sadece birkaç kişiyi takip etmiyorum. Köşe yazısının üzerinde yer alan isimden bağımsız olarak okuyorum. Yani örneğin, Emre Uslu'yu bile okuyorum. :-p Dolayısıyla diyebilirim ki, hemen hemen herkesi. 

 NEDEN DİYARBAKIR YERİNE AMED?

Son iki sorumuzu, takipçilerimizin gönderdikleri arasından seçtik.

@AktunaBulent sordu: "Tweetlerinizde neden Diyarbakır yerine Amed yazıyorsunuz?"

Genellikle #Amed olarak kullanıyorum, bunun nedeni de sadece şehrin Kürtçe adının bu olması. Asimilasyon politikalarından ötürü, Kürtçe zaten bir dil olarak zayıflıyor, o hâlde neden bu muhteşem Kürt şehrinin Kürtçe adını kullanmayayım? Bunun yanında, twitter kullanan herkes #Amed diye yazmanın #Diyarbakir diye yazmaktan daha pratik olduğunda benimle hem fikir olacaktır. ;-) 

 @otgun_hanifi sordu: "Sizce Öcalan'ın hangi aşamada İmralı'dan gitmesine ihtiyaç duyulacak?" 

Gerçekten bilmiyorum. Müzakere sürecinin bir parçası olacaktır bu muhakkak ama, ne zaman olacağına dair gerçekten hiç bir fikrim yok, üzgünüm. 

 

Röportaj için teşekkürler. Eklemek istediğiniz son bir yorumunuz var mı?

Son yorumum: Türkiye'de barışı kutlayacağımız günü yaşamayı umuyorum. O gün gözlerimden sevinç gözyaşları akacak. Ve bu twitter röportajı için size de teşekkürler. Çok keyif aldım.