BIST 10.238
DOLAR 32,28
EURO 34,78
ALTIN 2.404,34
HABER /  GÜNCEL

Baykal'ın hedefi Unakıtan

CHP Lideri Baykal, Başbakan Erdoğan'ın dün yaptığı grup konuşmasına cevap verdi. Baykal, Erdoğan'ın vakit geçmeden Unakıtan'la yollarını ayırmasını istedi...

Abone ol

CHP Lideri Deniz Baykal, partisinin grup toplantısında Başbakan Erdoğan'a cevap vermek için kürsüye çıktı. Partililerin alkışlarıyla kürsüye gelen Baykal'ın, "Öyle zannediyorum ki, bugünkü toplantı heyecanlı olacak" sözleri, gülüşmelere yol açtı. Konuşmasına Abdi İpekçi'nin ölüm yıldönümünü hatırlatarak başlayan Baykal, Uğur Mumcu ve diğer basın şehitlerine gönderme yaparak, "Bu lanetli kış günleri siyasi tarihimizi en acı bir şekilde lekeledi. Çok değerli, namuslu, ahlaklı, toplumun yüzakı ve seçkin evlatlarının acısını sizlerle paylaşmak istiyorum" dedi. Son günlerde toplumun bir temel konu hakkında kenetlendiğini bildiren Baykal, "Bu konu siyaset ve yolsuzluklar konusudur" dedi. Baykal şöyle devam etti: Temiz siyaset arayışı, özleyişi, ihtiyacı doruk noktaya gelmiştir. Bunları sıkıntıya sokan olgular çıkınca toplum büyük bir tepki vermiştir. ALLAH UNAKITAN'IN AYAĞINI DOLAŞTIRDI Şimdi Türkiye bunu konuşuyor. Kısa bir süre önce Maliye Bakanı'nın Allah ayağını dolaştırdı. Durduk yerden, CHP ve onun Genel Başkanı hakkında uluorta sözler söyledi. Bahsettiği parti Türkiye'nin aydınlık geleceği olan CHP. Onun genel başkanı hakkında birtakım iddialar söylüyor. Nerede söylüyor, bu iktidara en yakın gazetede yedi sütunluk manşetiyle söylüyor. Sessizce mırıldanma değil bu sözler... Bu sözler sayın Başbakan'ın dostunun sahip olduğu Yeni Şafak Gazetesi'yle dünyaya ilan etti. MALİYE BAKANI SUÇ İŞLEMİŞTİR CHP tarafından derhal bir açıklama yapıldı. Bu açıklamanın ardından Unakıtan ben böyle bir şey söylemedim dedi. Ama muhabir söylediğinde ısrar etti. Maliye Bakanı'nın böyle konuşması iftira, yalan ve suçtur. Bu iddianın mağduru, bu haksızlığın muhatapı CHP ve onun Genel Başkanı. E ne gerekir, gereğinin yapılması, hesabın verilmesi, özür dilenmesi gerekir. ERDOĞAN TUTARSIZ Biz derhal Maliye Bakanı başta olmak üzere AK Parti Genel Başkanı ve Başbakanın, benim ve tüm siyasi partilerin genel başkanlarının tümüm mal varlıklarına ilişkin resmi açıklama yapılmalıdır. Ben kendim ve Erdoğan'ın malvarlığıyla ilgili resmi açıklamayı yapalım dedim. Sayın Maliye Bakanı ortalıktan kayboldu. Başbakan susmayı tercih etti. Baktı olmuyor. Çıktı önemli bir açıklama yapacağını söyledi. Herkes Salı günü bu açıklamayı bekledi. Ben de Atina'da bekledim bu açıklamayı. Dün Başbakanın yaptığı açıklamayı dikkatle izledim. Başbakan şahsi malvarlığı ile hiçbir açıklamayı gördük. Niçin yapmadığı ile ilgili geçerli olmayan, tutarsız gerekçeler söylüyor. Açıklama yapmıyor, diyor ki, 'açıklama yasaktır'... Hiç kimsenin kendi malvarlığıyla ilgili yapacağı açıklama yasak değildir. Erdoğan'ın elini kolunu bağlayan bir şey yok. Kaygı duymasın, başına bir şey gelmez. Erdoğan açıklamanın yasak olduğunu ilan ediyor, gizli olabileceğini söylüyor. GEL YASAĞI KALDIRALIM Ben Erdoğan'a sesleniyorum, gel yasağı kaldıralım o zaman Bir günde çıkarırız bunu. Başbakanın şikayetçi olduğu böyle bir engeli kaldırmak niye güç olsun? Yasak kalksın. O yasak Başbakanın kendi malvarlığını açıklamasına yönelik bir yasak. Bu benim malvarlığımı açıklamamı öngören bir yasak. Ben de bunu kaldıralım diyorum. Başbakan malvarlığı açıklamasını yapmadı. Ne yaptı bunun yerine, CHP dedi, Atatürk dedi, Türkiye İş Bankası dedi. Bir türlü Unakıtan, Recep Tayyip Erdoğan demedi. ERDOĞAN MİNDERDEN KAÇMASIN Bu yolsuzluk minderi, Erdoğan bu minderden kaçmasın! İstediği minderde tartışalım, terör, çiftçi, Kıbrıs, esnaf, emekli hangi minderde istiyorsa onu tartışalım. Ama hepsini yerinde tartışalım, birbirine karıştırmayalım. Başbakan hesap verme sorumluluğundan kurtulmak için gündemi karıştırma çabası içinde. Bunların hepsinin cevabı var, hepsinin cevabını vericem. Cevabını istediği soruları da sorucam tabi. ZENGİN OLMAK AYIP DEĞİL! Konunun gerçek zemini siyasilerin yetkilerinden kaynaklanan kişisel bir zenginliğe girip girmediği tartışmasıdır. Kimsenin malında kimsenin gözü yoktur. Zengin olmak ayıp değildir, günah değildir. Biz bu konuları dedikodu yapmak için konuşmuyoruz. Biz bu konuları onun bunun malvarlığı ile ilgili, kişisel merak tatminlerinden öte 'sen kamu otoritesi kullandığın zaman bunu kendi kişisel zenginleşmen için kullandın mı, kullanmadın mı?' bunu toplum merak ediyor. Ciddi ülkelerde toplum mekanizmalarını kurmuş ve denetliyor. YOLSUZLUK İKTİDAR DEĞİŞTİRİYOR ABD'de şu an Enron davası yaşanıyor. Çevremizde yaşanan siyasi huzursuzlukların, darbelerin, isyan girişimlerinin, iktidar değişimlerinin altında yolsuzluk iddiaları vardır. Bu bütün dünyada böyledir. Şu anda Türkiye'de bir eski başbakan ve bakanlar Yüce Divan'da yargılanıyor. Bu Türkiye'nin, Türkiye siyasetinin ana meselesidir. Türkiye yıllardır yolsuzlukla içli-dışlı yaşanmıştır. ERDOĞAN TOPU TACA ATIYOR Başbakan topu taca atıyor. Efendim sadece siyasetçi olmazmış. Toplumun bazı kesimlerinin de kaldırılması lazımgelirmiş. E senin elini kolunu tutan mı var? Böyle bir engel mi var? Varsa gel sana destek olalım. Ama o konuda harekete geçmiyorsun. Onun bunun arkasına saklanıyorsun. Örtbas ediyorsun. Dokunulmazlık meselesi ta başından beri bu Başbakanın ve AK Parti'nin temel zaafiyeti olarak ortaya çıkmıştır. Türkiye'de siyasi bakımdan bir netleşme, yolsuzlukların siyasete nüfus etmediği güvencesini alma durumumuz yok mu? Var... BU PARAYI NASIL SAĞLADIN? Maliye Bakanı tuttu muhalefetle ilgili tereddüt yaratmaya çalışıyor. Biz netiz, biz hesabımızı verdik, sıra sizde.... Siyaset adamının parasının olması günah değil, yanlış değil. Önemli olan sen o parayı ne zaman kazandın? Ne yaptın da kazandın? Soru bu... Sen o parayı iktidar gücünü kullanarak mı kazandın, alnının teriyle, grişimciliğinle, emeğinle mi kazandın? Böyle kazandıysan helal olsun, ama iktidar gücüyle bunu sağlamışsan, işte burada sıkıntı var. Toplum bu konuda aydınlanma ihtiyacı içinde. BURAYA NASIL GELDİNİZ? Sayın Erdoğan, belediye başkanı olmadan önce malvarlığı neydi, şimdi malvarlığı nedir. Soru bu kadar basittir. İstanbul Belediye Başkanı olmadan önce malvarlığı neydi aradan 12 yıl geçmiştir. Şimdi malvarlığı ne durumdadır? Sen değil misin, 'Çocuğumu yurtdışında okutamıyorum' diyen. Çocuklarını yurtdışında eşinin dostunun yardımıyla okutacak durumdan buraya nasıl geldiniz? Türkiye'nin önemli bir işadamı (Rahmi Koç'u kastediyor) 1 milyar doları nasıl buldunuz dedi. Bir yandan maaşım yetmiyor diyeceksiniz, öte yandan şimdiki malvarlığınızı nasıl oluşturduğunuzu izah edemeyeceksiniz... MALVARLIĞI DAVA KONUSU OLDU Bu konuda tereddütler sadece toplum kesimlerinden değil; çok önemli yargı mekanizması içinde yeralan yetkililerin de zihninde bir tereddüt olarak ortaya çıktı. Bu konuda girişimler yapıldı, bu girişmler net bir hukuki sonuç doğuramadan süreç tıkandı. Başbakanın mal varlığı geçmişte de dava konusu olmuştur. Erdoğan hakkında dava açılmış, bilirkişi kurulmuş, bilirkişi olumlu rapor vermiş. Başka bir bilirkişi oluşturulmuş. Oradan da olumsuz bir rapor çıkmış. İki çelişkiyi ortadan kaldırmak için yeni bir bilirkişi oluşturulmamış, direk olarak ikinci bilirkişi esas alınarak bu karar yargıtaya götürülmemiştir. TOPLUM CEVAP BEKLİYOR Şimdi bu konu vuzuha kavuştu mu acaba? Şimdi bu Başbakanlık öncesi tablo. Başbakanlık sonrası tablo nedir? Kamuoyu bunu bilmek istiyor. 'Benim böyle bir mecburiyetim yok' demesi açıklamak istememek durumudur. Yok eğer 'yasalar izin vermiyor' diyorsa, biz de destek veriyoruz. Unakıtan ardından Başbakan konusu Türkiye'nin gündeme geldi. Bu tablo karşısında hiçbir şey olmamış gibi davranmamak olmaz. Bu konuyu takip edeceğiz. Başbakan gerekli bildirileri yapıyorum diyor. Ama herkesin cevaplandırmasını istediği nokta: Senin malvarlığın siyaset öncesi ve sonrası nereden nereye nasıl geldi? Toplum bunun cevabını bekliyor... ATATÜRK VASİYETİNDE NE DEDİ? Şimdi sayın Başbakan olayı başka yere taşımaya kalktı. Bir İş Bankası tartışması açılmak isteniyor. İş Bankası Atatürk'ün kurdurduğu bir bankadır. Kendisinin kurduğu ve öncülük yaptığı bir bankadır. Vasiyetinde İş Bankası hisseleriyle ilgili düzenlemesini kendi el yazısıyla yapmıştır. O vasiyet doğrultusunda işlem yapılmaktadır. Bu vasiyet maalesef 12 Eylül'den sonra ihlal edilmiştir. Bu vasiyetle Atatürk İş Bankası'ndaki hisselerinin kuru mülkiyetini, CHP'ye bırakmıştır. Bu hisselerin elde edeceği gelirlerin nasıl dağıtılacağıyla ilgili ayrıntılı bir düzenleme getirmiştir. Bu düzenlemede önemli nokta, İş Bankası'nın elde ettiği gelirlerinin ikiye bölünürek bir kısımının Tarih Kurumu'na bir kısmının Dil Kurumu'na verilmesini vaseyet etmiştir. Bu vasiyet doğrultusunda 12 Eylül 1980'e kadar sürekli işlem yapıldı. BU KURUMLAR O KURUMLAR DEĞİL Ama 12 Eylül'de ilginç bir şey oldu. CHP, Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu kapatıldı. Şimdi isim benzerliğiyle bugün karşısınıza çıkan iki kurumun Atatürk'ün vasiyet ettiği kurumla alakası yoktur. Atatürk'ün işaret ettiği özel bir kurumdur. Toplumun saygın tarihçileri orada bulunmaktadır. Biz 12 Eylül'de kapatıldık, 1992 yılına kadar kapalı kaldık. 1992'nin 9 Eylül'ünde açıldık. Kim olarak açıldık? Atatürk'ün kurduğu parti olarak açıldık. Biz Atatürk'ün kurduğu CHP'nin 12 Eylül'deki en son kurultay delegeleri, en son temsilcileri 11 yıl sonra biraraya gelerek Atatürk'ün kurduğu CHP'nin yeniden açılmasını kararlaştırdığı ve o karar doğrultusunda genel başkan ve yönetimini seçtiği için o CHP'yiz. VASİYET KANUNLA DEĞİŞİR Mİ? Bu bizim iddiamızdır. Kurulduktan sonra bu iddia doğrultusunda Hazine'ye biz açıldık, kesinti yok, temsiliyet sürekli, hükmi şahsiyet aynı, verin bizim İş Bankası'ndaki hisselerimizi dedik. Hazine, yok canım onlar çok değişti dediler. Biz hukuk mücadelesini başlattık. Bu Yargıtay'ın sağlam hükmüyle yeniden Atatürk'ün Cumhuriyet Halk Partisi'nin kurduk. Bu CHP Atatürk'ün CHP'sidir. Bugün elimizde mahkeme kararı, sürekli temsiliyet, yargının sağlam kararıyla ortadadır. Bu kararı aldıktan sonra Hazine'ye 'şimdi verin' dedik. Kıvıramadılar verdiler. Şimdi biz böyle yaptık. 12 Eylül yönetimi Türk Tarih Kurumu'nu Türk Dil Kurumu'nu kapattı. Yerine kanunla hükümet yeni bir kurum oluşturdu. Ve bize dedi ki, Atatürk'ün parasının gelirini buna vereceksiniz. Sen bir vasiyeti kanunla değiştirme hakkına nasıl sahipsin? O ayrı bir kimlik, bu ayrı bir hukuki bir kimlik. Atatürk'le hiçbir ilişkisi olmayan iki kimlik. BANKADAN TEK KURUŞ GELMEDİ Bu hukuk dışı Anayasaya göre düzenleme uzun bir süre sürdürüldü. Bu kurumlarda bütün toplumu rahatsız eden olumsuz gelişmeler ortaya çıktı. Yolsuzluklar ortaya çıktı. Biz dedik ki, 'Bu kurumlar Atatürk'ün vasiyeti doğrultusundaki kurumlar olamaz. Biz bu ihtilafı Anayasa Mahkemesi'ne taşımak durumundayız....' CHP'de bugünü kadar hiçbir dönemde hiçbir parti yöneticisi İş Bankası ve Atatürk'ün vasiyeti doğrultusunda tek bir kuruşu parti için kullandırtmamıştır. Bugüne İşbankası'nın tek bir kuruşu CHP'ye gelmiş değildir. Onun bir tek kuruşuyla ilgili değiliz. CHP'nin kursağında İş Bankası'ndan girmiş bir tek kuruş yoktur. Biz onu şahsi paramız diye düşünmeyiz. Bizi ilgilendiren o paranın Atatürk'ün kimliğine uygun bir şekilde harcanması. Keşke o parayı Anadolu'daki öğrencilere burs olarak dağıtabilsek... İŞ BANKASI TÜRKİYE'NİN YÜZAKI O para Anadolu'daki evlatlarımızın eğitimine harcanmalıdır. İş Bankası Türkiye'nin yüzakı bir kurumdur. Dünya çapında bir bankadır. CHP'nin hissedarı olan bir banka dünya çapında bir büyük başarının sahibi haline gelmiştir. O banka AKP'nin elinde olsaydı ne olurdu? Benim orada görev yapan arkadaşlarıma ilk söylediğim şu oldu: Sakın ha! bankadaki para-pul işlerine karışmayacaksınız! O bankanın yasalara, Atatürk'ün anlayışına uygun bir şekilde yönetilmesini denetleyeceksiniz. Siz bankanın başarısına yardımcı olacaksınız. ÜLKÜ HANIMA'A 5 MİLYAR ÖDÜYORUZ... Bu CHP'nin yüzakıdır, yüzakı. Buradan kimsenin bize bir şey dokundurması mümkün değildir. Bizim Atatürk'ün vasiyeti doğrultusunda hiçbir aykırı şey yapmamız mümkün değildir. Biz Atatürk'ün vasiyetinin gereğinin yerine getirilmesiyle meşguluz. Bu vasiyetin içinde Atatürk'ün manevi evladı bir sayın hanımefendinin de yaşamına yakışan, uygun bir şekilde değerlendirilmesi doğrultusunda bir tercih belirtilmiştir. Bu tercih konusunda CHP gerekeni yapmıştır. Biz de gerekeni yaptık. Şu anda Ülkü Hanımefendi'ye yüzde 42'lik bir net maaş artışıyla 5 milyar Türk Lirası'nın ödenmesini öngördük. Kendisine 5 milyar net bir ödeme yapılmaktadır. Elbette hanımefendinin yüksek bir yaşama düzeyinde olması hakkıdır. Ancak toplumun içinde bulunduğu koşullarda bu düzeyin yanlış bir düzey olmadığı kanısında olduğumuz ifade etmeliyiz. Bu bakımdan da yanlış yapmıyoruz. Görevimizi yapıyoruz. Atatürk'ün hatırasına emanetlerine, gereken değeri saygıyı bugüne kadar oludğu gibi bundan sonra da göstereceğiz. SEN TÜRKİYE'YE SAHİP ÇIK! İşbankası'ndan bize gelen tek kuruş yok. Kurumlarla ilgili itilaf ise... O seni ilgilendirmez. O senin işin değil. Sen bırak Atatürk'ü, Atatürk'ün en önemli vasiyeti Türkiye Cumhuriyeti, sen ona sahip çık! Neymiş, biz Papadopulos'la aynı ağzı kullanıyormuşuz. Başbakan bunu bilerek mi yapıyor, bilmeyerek mi yapıyor anlamış değilim. Bizim Kıbrıs'la ilgili görüşlerimiz belli. Şimdi bunlar unutulmuş, bize Papadopulos diyor. Niye diyor? Hükümetin planına biz dudak büktük. Bu planı çok büyük bir iddia ile ortaya koydular. Kıbrıs'ta yanlışlar yapıldı. Şimdi böyle bir açmaza biz niye sevinelim. Sen limanlarımı ve havaalanlarımı Rumlara açacağım diyerek, senin üzerine yöneltilen baskıyı haklı çıkarıyorsun. ERDOĞAN KKTC DİYEMİYOR Erdoğan bir türlü KKTC diyemiyor. Türk kesimi diyor. Sen KKTC'ye sahip çık! Yıllardır sen değil misin, çözümsüzlük politikası götürdünüz diye. Sen Papadopulos'la sen yıllarca aynı şekilde Denktaş'ı çürütmeye çalışmadınız mı? Şu Başbakanın haline bak? Bunu o da biliyor da, derdi malvarlığı tartışmasını kaydırmak. Bu konuları konuşmaya başlarsak, otururuz sonuna kadar konuşuruz. Efendim bazı Batılı çevreler memnun olmuş. Tabi memnun olurlar, çünkü sen onlardan taahhütlerini yerine getirmediği için hesap sormuyorsun, onların sana yap dediği şeyi yapacağım diyorsun. Bunlar boş laflar... UNAKITAN'LA YOLLARINI AYIRSIN Başbakan bu Maliye Bakanı'yla yollarını ayırmalıdır. Maliye Bakanı ve Başbakan ilişkileri konusunda artık net bir karar almalıdır. Bakınız daha dün Galataport'la ilgili hükümetin kendi içinde vicdan sahibi bir Bakanın, bir Başbakan yardımcısının ahlaklı bir tutumu karşısında bu konunun yürütemediğini gördük. Başbakan kendi kabinesini ikna edebilmiş değil. Bu böyle gitmez. Başbakan Maliye Bakanı'nın istifasını isteyecek ya da Unakıtan istifasını sunacak. Başbakan işi inada döktü: Bırakmam, birlikte yürürüm diyor... Başbakanın bu inadını kıracağız... UNAKITAN İÇİN GENSORU VERECEĞİZ Başbakanın çok sevdiği bir şarkı var 'Beraber yürüdük biz bu yollarda'... İnsan merak ediyor: Sayın Başbakan hangi yollarda beraber yürüdünüz? Ne yolları onlar? Karanlık yollar mı, aydınlık yollar mı? Başbakanın yürüdüğü yolları toplum öğrenmek istiyor. Bu yolları kiminle yürüyürsunuz. Öyle anlaşılıyor ki, o yallarda Unakıtan'la o yallarda yürüdünüz. Artık yolları ayırmanız lazım. Bu toplum bu yolculuğu seyretmekle yetinmeyecektir. Bunu başbakanın dikkatine sunmak istiyorum. Unakıtan hakkında gerekeni yapmalıdır. Biz kendisine yardımcı olacağız. Önümüzdeki günlerde Maliye Bakanı hakkında yeni bir gensoru vereceğiz. Bunu bir fırsat olarak değerlendirsin başbakan... ERDOĞAN'A DESTEK VERECEĞİZ... Ayrıca yapılmış olan servet beyanının gizliliğinin kaldırılmasını öngören yasa teklifimiz TBMM'ye verilmiştir. Onun gereğini hepbirlikte yapalım. Bu konu çözülsün. Başbakan da malvarlığını kamuoyuna açıklama imkanını bulsun. Tereddütler, söylentiler, dedikodular ortadan kalksın. Önümüzdeki hafta öyle sanıyorum bu konuların tartışılacağı bir hafta olmaya devam edecektir. Biz siyasetin mutlaka Türkiye'de şeffaf, hesap veren bir siyaset haline dönüşmesini sağlaycağız. Bunu çok temel sayıyoruz. Bu konu hem ekonominin, demokrasinin ve hem siyasi istikrarın düğümlendiği bir konudur. Bu konuda CHP olarak kararlılığmızı sürdürüyoruz. Tekrar Başbakana ifade ediyorum; kimin dokunulmazlığını kaldırmak istiyorsa getirsin; sadece siyasetçinin değil, bürokratın, belediye başkanının kimin istiyorsa getirsin, pilavdan dönenin kaşığı kırılsın.... UNAKITAN'I SIRTINDAN İNDİR Başbakan oyun bilip de oynamayan geline benziyor. Geline söylüyorlar, 'hadi kızım oyna' diyorlar, 'yerim dar' diyor. Sayın Başbakan ne gerekiyorsa gel birlikte konuşalım. Kendi malvarlığınla ilgili açıklama yap, Unakıtan'ın sırtından indir, Türkiye'nin sırtından indir. Türkiye bunu istemiyor.