BIST 9.717
DOLAR 32,53
EURO 34,92
ALTIN 2.438,27
HABER /  GÜNCEL

Balyoz'da boykot delindi

Balyoz darbe planı davasında sanık avukatlarının duruşmaları boykot eylemi, 6 müvekkilin duruşmaya girmesi ile delindi...

Abone ol

Balyoz darbe planı davasında sanık avukatlarının duruşmaları boykot eylemi, 6 müvekkilin duruşmaya girmesi ile delindi

Böylece yaklaşık 1,5 aydan beri geçilemeyen 'delillerin değerlendirilmesi' aşamasına dün başlanmış oldu. Duruşmada üye hakim Ali Efendi Peksak, İstanbul Barosu'ndan davaya katılmayan avukatların yerine yeni müvekkil tayin edilmesine yönelik talebe gelen cevabî yazıyı okudu. Mahkeme Başkanı Ömer Diken, yazıya, "Baro bizi tehdit etmiş." diyerek tepki gösterdi. Bu sırada bazı sanıklar, avukatlarına rağmen savunmalarını yaptı. Emekli Albay Emin Hakan Özbek, ses kayıtlarında suç unsuru bulunması halinde yargılanmasının doğal olduğunu söyledi.

Balyoz darbe planının 92. duruşması İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri'de görüldü. Ümit Kocasakal'ın başkanlığını yaptığı İstanbul Barosu'nun 'protesto amacıyla duruşmalara girmeyen sanık avukatlarının yerine yeni avukat tayin edilmesi ve edilmemesi durumunda baro hakkında yasal işleme başvurulacağı' ifadelerinin yer aldığı yazıya gönderdiği cevap, üye hakim Ali Efendi Peksak tarafından okundu. Yazıda, "Sanıkların kendi müdafileri mevcutken, avukatların istifalarının ve azillerinin söz konusu olmaması durumunda, baro başkanlığımızca müdafi tayin edilmesi kanunen ve hukuken mümkün değildir. Mahkeme tarafından tarafımıza 'yasal işlem yapılacağı' ihtarı yapılmışsa da baro başkanlığımız mahkemenin sübjektifliğine değil, hukuka bağlıdır. Mahkemenin böyle bir görevi yoktur. Mahkemenin bu yazısı, başkanlığımızı 'yasa dışı işlem yapmaya zorlama' anlamına gelmektedir. Yasa dışı işlem yapmaya zorlamak da Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 107. maddesine göre 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası gerektiren bir suçtur.'' ifadeleri kullanıldı.

BARO, YAZININ GEREĞİNİ YAPMIYOR

Mahkeme Heyeti Başkanı Ömer Diken, yazının okunmasının ardından önemli açıklamalarda bulundu. Baronun yazısında kullandığı üslubu eleştiren Diken, "Baro bizi tehdit ediyor. Bizi de denetliyor aynı zamanda. Bir meslek kuruluşu, mahkemeyi sübjektif ara kararıyla suçluyor ve denetliyor. Mahkeme tehdit etmez. Sadece duruşmanın inzibatına yönelik tedbirlere uyulmadığı takdirde gerekli makamları uyarır. Bu konuya ilişkin, 'hakkında yasal işlem uygulanabilir' der.'' ifadelerini kullandı.

Diken, Anayasa'nın 138. maddesi gereğince, mahkemenin gönderdiği yazılara göre hareket edilmesi konusunda uyarıda bulunabileceğini ve kurumların mahkeme kararlarına uymasının zorunlu olduğunu aktardı. Diken, ''Baro, denetim hak ve yetkisini kendisinde görerek, yazının gereğini yerine getirmiyor. Mahkemeye karşı böyle yazılması da hoş olmayan bir davranış. Mahkeme o maddeleri de hukuku da biliyor. Denetimi her kurumun, kendi mekanizmalarına bırakması gerekir." diye konuştu.

İstanbul Barosu, mahkemenin daha önce yaptığı avukat talebini 'sanık avukatlarının istifa etmedikleri' gerekçesiyle reddetmişti. Ancak aynı baro, KCK davasında sanık avukatları istifa etmemesine rağmen avukat ataması yapmakta bir mahzur görmemişti. İstanbul Barosu'na bağlı avukatlar daha önce Ümit Kocasakal liderliğinde duruşma salonunu basmışlardı. Mahkeme, söz konusu eylem ve duruşmadaki açıklamaları sebebiyle 11 avukat hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.

Sanık: TSK, darbecilerden temizlenmeli

Davanın dünkü duruşmasında bazı sanıklar, esas hakkındaki mütalaayla ilgili savunmalarını yaptı. Emekli Albay Emin Hakan Özbek, Türkiye'de 1960'tan bu yana askerî darbelerin yaşandığını hatırlattı. Özbek, "Milleti küçümseyen, seçilmişleri beğenmeyen bu zihniyete karşıyım. Davaya konu olan seminerde şayet darbe planlandıysa bunun adı hukuksuzluktur. Benim seminerle ilgim yok. Ben darbeci zihniyetin TSK'dan temizlenmesini istiyorum." dedi.

Özbek, emekli olmadan önce İnsansız Hava Araçları (İHA) ile ilgili soruşturmayı yürüttüğünü anlattı. Bu soruşturmada silahlı kuvvetler mensupları ile PKK'lıların irtibatına ilişkin bilgiler elde ettiğini söyledi. Bu kapsamda o dönem deniz kurmay albay olan daha sonra tuğamiralliğe terfi eden bir kişinin ismini Genelkurmay'a bildirdiğini ve soruşturma yapılması için mücadele verdiği kaydetti. Bir sanığın sorusu üzerine mahkeme başkanı, söz konusu şahsın Ali Semih Çetin olduğunu açıkladı. Tutuklu sanık Ali Semih Çetin ise söz alarak, "Ben o dönem amiraldim. Konuşmaların bana ait olmadığı ortaya çıktı." ifadelerini kullandı.