BIST 10.333
DOLAR 32,22
EURO 34,78
ALTIN 2.459,45
HABER /  GÜNCEL

Arınçın sözleri ve darbe

Arınç'ın sözleri, son günlerde artan eleştiriler ve 28 Şubat...Bülent Keneş medyadaki hazırlığı yazdı.

Abone ol

Arınç'ın sözleri, son günlerde artan eleştiriler ve 28 Şubat...Bülent Keneş medyanın son günlerdeki tutumunu değerlendirdi.


Yazar: Bülent Keneş
Kaynak: Bugün
www.bugün.com.tr

-------------
Şubat soğuğundan yaz sıcağına girerken medya  


Öteden beri Türkiye’de işlerin tam anlamıyla düzelmesi için öncelikle medyasının düzelmesi gerektiğine inanırım.. Hep, medyası düzgün çalışan bir ülke olmayı başarabilirsek on yıllardır üzerinde patinaj yaptığımız pek çok sorunumuzun da kendiliğinden hal olacağını düşünürüm.

Bir medya mensubu olarak kendimize çuvaldızı batıran bu kanaatim tabii ki kendiliğinden ve birden bire oluşmadı. Geçmişte yaşadığımız birçok acı tecrübe gösterdi ki evrensel gazetecilik ilkelerine sadık kalmayan, haktan ziyade gücü üstün tutan, halkının değerleriyle sürekli mücadele eden bir medya, bir ülkenin başına gelebilecek en büyük belâ. Ve maalesef böylesine bir medya bizim de başımızda.

Medya organlarının 28 Şubat benzeri antidemokratik süreçler için ortamın hazırlanmasında ve bu süreçlerin gereğinin icrasında oynadığı hayati rolü hatırlayacak olursak meramımız da daha iyi anlaşılır.

O süreçte gazetelerin ‘andıç’lanan kendi yazarlarına yönelik tavırları medya tarihine birer utanç vesikası olarak geçmişti. Yine medya desteğiyle o süreçte halk katmanlarında yaratılan örtülü- açık büyük mağduriyetler bugün hâlâ giderilebilmiş değil.

Her şeyin sütliman olduğu normal dönemlerde demokrasi, insan hakları ve özgürlükler konusunda mangalda kül bırakmayan medyanın ve bir kısım mensuplarının gerçek karakterlerinin gösterdiklerinin tam aksi olduğu da bu vesileyle gün yüzüne çıkmıştı. Zaten insanların riyadan arınmış gerçek karakterlerini ortaya çıkaran da bu istisnai durumlar değil midir?

Gazete sayfaları ve televizyon ekranları kanalıyla yürütülen psikolojik harbin gönüllü birer neferine dönüşen bir kısım meslektaşlarımızın attıkları ‘50 bin intihar komandosu’ tarzı manşetlerin yarattığı dehşet hafızalarımızdaki yerini taptaze koruyor.

Ancak bu sürecin bütün boyutlarının bir tablo gibi nakşedildiği hafızamızda bir şeylerin eksikliği de fark edilmiyor değil. O da şu ki, medya adına bu tür fecaatlere imza atan anlı şanlı meslektaşlarımızın hâlâ hiçbir bedel ödemeden mesleklerini büyük bir onur (!), itibar (!) ve saygınlıkla (!) sürdürmeleri ve yeri geldikçe demokrasi ve medeniyet dersleri vermeleridir.

Bu ülke ne yazık ki, olağandışı dönemlerde her türlü hak ihlalini mübah görüp pervasızca icra edenlerin, hukukun nispeten yeniden işlevselleştiği normalleşme dönemlerinde de hiçbir bedel ödemediği bir ülke.

Anti-demokratik süreçlerde yalan manşetlerle çıkmış gazeteler ile ana haber bültenlerini ve programlarını psikolojik harbin savaş meydanına çeviren televizyonların yöneticileri acaba Amerika ya da Avrupa ülkelerinde yaşıyor olsalardı bizdeki gibi mesleklerini gururla devam ettirme şansları olur muydu?

Yoksa hesap vermek zorunda kalıp, kalem kuşanarak kurdukları mevzileri terke mi zorlanırlardı? Tabii ki yaptıklarının bir bedeli ile karşılaşırlardı.

Genelde gazetemizle ilgili gelişmeleri ele aldığım bu köşeyi bugün bu konuya ayırdım. Çünkü yeniden olağanüstü bir dönem beklentisine girenler ve bunu iple çekenlerin geçmişte yaptıklarından hiç de pişmanlık duymadıklarını, yeni bir sıcak döneme yönelik tam gaz hazırlık yaptıklarını sezinliyorum. İçerden bir ses olarak meslektaşlarıma ‘Aman bu sefer dikkat!’ uyarısında bulunmak istiyorum.

Hükümetin dayatılan bir erken seçime direnmeyi sürdürmesi durumunda, 2007 Mayıs’ında görev süresi dolacak olan Cumhurbaşkanı’nı bu Meclis’e seçtirmemeye ahdetmişlerin ellerinden geleni artlarına koymayacakları aşikâr.

Bu da yaza girerken başlayıp bir yıl sürecek olan son derece çetin bir psikolojik çekişmenin kaçınılmazlığına işaret ediyor. İşte önümüzdeki bu süreçte, son zamanlara kadar yeniden demokrasi, özgürlük ve medeniyet havariliğine soyunarak günahlarını küllendiren medyanın gerçek karakteri bir kez daha test edilecek. Bu testten kimlerin nasıl çıkacağını ise yazılması mukadder olan demokrasi tarihimiz gösterecek.

Medya mensupları olarak bu zorlu testten hepimizin yüzümüzün akıyla çıkması temennisiyle.

Daha güzel BUGÜN’lerde buluşmak üzere. Gününüz aydın, BUGÜN’ünüz dünden keyifli, mutlu ve huzurlu olsun...