Ankara'nın dini
Neden bu kadar zor, devlet vatandaşın dininden, imanından, cinsiyetinden, medeni durumundan elini neden çekemiyor ?
Aynı Başbakan değil miydi “üniversite mezunlarına iş
bulmak gibi bir görevimiz yok bizim” diyen.
Şimdi de diyor ki : “dindar bir nesil
yetiştireceğiz”…
Anlamadım ben : yani üniversite mezunun işine karışmayan bir
başbakan dinine mi karışacak ?
Neden bu kadar zor, devlet vatandaşın dininden, imanından,
cinsiyetinden, medeni durumundan elini neden çekemiyor ?
*****
Tuhaf bir ülke burası.
Kocasından sürekli dayak yiyen bir eş karakoldan “olur
böyle şeyler evlilikte” diyerek aynı şiddete devlet eliyle
geri gönderilen kadınlar var bu ülkede…
Ya da bir ilin bütün ileri gelenlerinin bildiği ama hiç konuşmadığı
“küçücük kızların tecavüze uğradığı, satıldığı”
durumlar var bu ülkede…
Kimsenin sesinin çıkmadığı daha neler neler..
O “tabu” alanlara kimse karışmıyor ama
“din” sözkonusu olduğunda devlet tüm sürecin
içinde.
İlkokul öğrencileri devlet eliyle umreye gönderiliyor, devlet
eliyle Kur’an kursları ilköğretim öncesi minicik çocuklara
açılıyor, Diyanet sadece dinin içeriğine değil, şekline şemaline de
karışıyor, yönetiyor. Üstelik de tek bir dinin, tek bir mezhebinin
baskısıyla.
Okullarda ne anlatıldığı çok tartışmalı olan din dersleri zorunlu,
herkesin nüfus cüzdanında “dini” hanesi bir türlü
kalkamadı.
Tuhaf…. çok tuhaf.
Bu ülkede devlet olması gereken hiçbir yerde yok ! Olmaması gereken
her alanı kaplamış.
******
Bir başbakan aynı cümle içinde kullandı “dindar ve
ateist” kelimelerini. Ateist biliyorsunuz dine ve bir
yaratana inanmayan demek.
Bir başbakan bunu neden yapar ? “Dindar”ın
karşılığı “dinsiz” midir ? Yani ya dindar
olacaksın ya da “dinsiz” ?
Böl böl bitmedi ülke…. Yazık.
******
Tüm bu tartışmalar üzerine dün twitterda şunu yazdım “karar
verdim, ben “çok dinli” yetiştireceğim oğlumu : hem Müslüman, hem
Hristiyan, hem Musevi, hem Budist, hem Şaman….”
Yanıtları tahmin edebiliyorsunuz herhalde !
Her alanada fikirlerin ayrı ayrı ve çeşitli olduğu bir dünyada,
sadece tek bir alanın böylesine “katı, mutlak ve
tartışılmaz” olması o alanı sömürüye de açık kılıyor
bence.
Ülkeleri, ulusları, liderleri, tarihi, bilimi, sanatı
tartışabildiğimiz, birbirinden çok farklı fikirlerin şeffaf olarak
yanyana yaşamayı denediği, bunun için çaba gösterilen bir dünyada
sadece “din” alanının bunca kapalı olması
anlaşılır gibi değil…
Mustafa Akyol “Gençliğe Hitabe kaldırılsın”
dediğinde de kıyamet koptu, malum. AK PARTİ Sözcüsü Hüseyin Çelik
demişki “ayet mi bu, neden kaldırılmaz, tartışalım
elbette…”
Başbakan “dindar nesil” derken bunu kastediyor
sanırım. Herşeyi tartışabilen ama ayeti tartışamayan bir nesil.
Tabuseven bir Ankara. Tabuseven bir ülke.