BIST 10.740
DOLAR 32,21
EURO 35,02
ALTIN 2.498,40
HABER /  GÜNCEL

Anadolu Kaplanları ve Türk dış politikası

Alper Ballı, Anadolu Kaplanları'nın da doğum yerlerinden Kayseri'ye giderek yerel iş sahiplerinin Türkiye'nin siyasetine bakışlarını sordu.

Abone ol

Erciyes dağının eteklerinde bir kent Kayseri.

Kelimenin tam anlamıyla AKP'nin kalesi, ama sadece oy deposu değil.

Burası Anadolu Kaplanları'nın da doğum yerlerinden.

1980'lerde Özal dönemiyle daha ihracat odaklı üretime geçen küçük ve orta boy işletmeler Anadolu Kaplanları.

Yakın zamana kadar devletin kendilerini üvey evlat olarak gördüğünü, büyük sermaye tarafından dışlandıklarını düşünen çoğu muhafazakar değerlere sahip işadamları...

Geleneksel girişimci ruhlarını üretime yansıtmışlar. Ticaretten elde ettikleri birikimle ve büyük ölçüde kendi özkaynaklarıyla büyümüşler.

BBC Türkçe'den Cenk Erdil'le birlikte Kayseri Organize Sanayi Bölgesi'nde Turkuaz Seramik adlı bir şirketi ziyaret ettik.

1994'te dört kardeşin kurduğu bir şirket. Banyo ve tuvalet malzemeleri üretiyorlar.

2001 yılında da ilk ihracatlarını gerçekleştirmişler.

Şirketin genel müdürü ve ortaklarından Abidin Özkaya, dış desteği, kredileri, kamu teşviklerini tercih etmediklerini, bu tür araçların geçici olduğuna inandıklarını söylüyor.

''Büyüme belki hızlı değil, ama daha sürdürülebilir ve daha dayanıklı böylece.''

''Kriz vurduğunda etkisi çok az oluyor, kimse batmıyor'' diyor.

2001'de ilk ihracatlarını gerçekleştirmişler. Özkaya, ''O sene, ihracatımız 50 bin dolar civarındaydı. Çok mutlu olmuştuk'' diyor.

Şimdi, 9 yıl sonra, ihracat hacmi 9 milyon doların üzerinde.

2011 hedefleri 12 milyon doları aşmak.

Peki nasıl yaptılar?

Abidin Özkaya, Erdoğan hükümetinin dış politikasının bu ihracat patlamasında çok büyük rolü olduğunu söylüyor.

''Eğitim yıllarımızın başlarında bize Türkiye'nin üç deniz ve düşmanlarla çevrildiği öğretildi. Eski Sovyetler Birliği düşmandı, diğerleri de öyle. İran, Suriye, Bulgaristan, Yunanistan'la sorunlar. Irak'la kırmızı çizgiler.''

''Türk ordusu, Ege Denizi'nde birkaç keçiden başka hiçbir şeyin yaşamadığı bir ada nedeniyle Yunanistan'la savaşa giriyordu.''

''Ama şimdi iklim daha farklı. Hükümetin dış politikası sayesinde artık bu ülkeler ve halklarla bizleri ayrıştıran değil, birleştiren unsurları görüyoruz.''

Hükümetin uyguladığı sıfır sorun politikasına atıf yapıyor Özkaya.

Sıfır sorun; Türkiye'nin bölgesel güç olma arayışları çerçevesinde diplomaside ve akademik çevrelerde özellikle son dönemde Orta Doğu'da olup bitenlerin ışında hayatta kalıp kalamayacağı yoğun şekilde sorgulanan bir kavram.

Ancak Turkuaz ve Turkuaz gibi şirketler için işe yaramış.

Komşularla vizelerin kaldırılması, ikili ve bölgesel ticaret anlaşmaları Türkiye'nin çevresinde yeni yatırım olanakları ve pazarlar yaratmış.

Özkaya, Avrupa Birliği ve Batı'ya ek olarak Balkanlar'dan Orta Doğu'dan Kuzey Afrika'ya, Türk cumhuriyetlerine, Rusya'ya kadar uzanan 300 milyonluk bir pazardan bahsediyor.

İhracatlarını da AB'nin yanısıra bu bölgelere yapıyorlar.

Ama altı ay önce Kuzey Afrika'da başlayan isyan hareketleri genişleyerek Türkiye'nin kapısına kadar dayandı.

Hem siyasi karar vericiler hem diplomatlar hem de bu bölgelerle iş yapan işadamları için bu bölgelerde istikrarın ne kadar bıçak sırtında olduğunu kanıtlayan olaylar Arap baharı olarak tanımlanan süreç.

Erciyes Üniversitesi, İktisadi İdari Bilimler Fakültesi'nden Prof. Şükrü Akdoğan, sıfır sorun politikasının Türkiye için genel olarak teşvik edici olduğuna dikkat çekerken, bölgedeki bu sorunlara işaret ediyor.

Orta Doğu pazarları istikrarlı olmaktan uzak.

Akdoğan, Avrupa Birliği'nin hala önemli bir pazar olduğuna dikkat çekerken, ''Kayserili işadamları da risklerini dağıtıyorlar bu bağlamda. Bütün yumurtalarını tek sepete koymuyorlar'' diyor.

Pazar günü yapılacak seçimlere ilişkin kamuoyu yoklamaları AKP zaferine işaret ediyor.

Ancak tahmin edildiği gibi eğer seçimleri kazanırsa Başbakan Erdoğan bölgedeki siyasi tabloyu son iki dönemindekinden daha farklı bulacak.

Mesela Suriye.

Daha birkaç ay öncesine kadar Orta Doğu Ekonomik Birliği planlarının kalbinde yer alan Şam şimdi Libya'yla birlikte bölgenin en kırılgan iki ülkesinden biri.

Erdoğan bu hafta BM'de Suriye'yi savunamayabileceklerinin işaretlerini verdi.

İran Türkiye ile Batı arasında bir gerilim noktası. Sık sık parlıyor.

Daha istikrarsız bir bölge kuşkusuz ''sıfır sorun'' stratejisine de en büyük meydan okumalardan birini oluşturacak.

AB'yle müzakerelerin neredeyse askıda olduğu dikkate alındığında bölgede olup bitenler Türkiye'nin ''yumurtalarını farklı sepetlere dağıtıp dağıtmadığını'' da ortaya koyan çetin bir sınav olacak.