Yasın gölgesinde büyük hesap: Gerçeği bekleyen millet, fitneyi boşa düşüren devlet

Tülin Türkoğlu tulindindar@hotmail.com

Millet olarak yüreğimiz yanıyor…
20 şehit vatan toprağına emanet edildi.
Mekânları cennet olsun. Allah ailelerine sabır, milletimize dayanma gücü versin.

Ama acının içinde bir gerçek var:
Bu millet sadece yas tutmaz, aynı zamanda hesabını sorar, gerçeği arar, fitnenin, yalanın, algının önüne geçer.

Düşen uçağın kara kutuları Türkiye’ye getirildi. TUSAŞ’ta incelemeler başladı.
Kaza kırım ekibi sahada.
Ve evet…
Henüz bir hüküm vermek için erken.

Ama ortada bir gerçek var:
Bilgi gelmeden hüküm dağıtan, her olayı sosyal medya karanlığında sabote etmeye çalışan, yabancı istihbaratların masasına meze olan bir kitle yine sahnede.

Sorular soruldu, cevaplar net:

Uçakta mühimmat yoktu.
Bakımları düzenliydi.
Radar kayıtlarında görülen araç, uçağı arayan Gürcistan helikopteriydi.
Uçak “hurda” değildi, birçok ülkenin hâlâ aktif olarak kullandığı modernize edilmiş bir platformdu.

Ve en önemlisi:
Şu ana kadar dış müdahale emaresi yok.
Eğer olsaydı, ilk soru “Kim yaptı? ” olurdu.
Devlet bunu saklamaz, saklayamazdı.

Ama kesin hüküm, kaza kırım ekibinin raporuyla verilecek.
Bu milletin vicdanı, sosyal medyanın kirli dumanına değil, devletin şeffaf raporuna bakar.

CUMHUR İTTİFAKI’NIN SINAVI

Bu acının gölgesinde bir başka önemli gelişme yaşandı.
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, Sayın Bahçeli’yi evinde ziyaret etti. Bahçeli nezaketle kapıda karşıladı misafirini.

İki liderin o karede verdiği mesaj çok netti:
Cumhur İttifakı güven tazeledi.

29 Ekim resepsiyonuna Sayın Bahçeli’nin katılmaması üzerinden fitne üretmeye çalışanların hepsi, o kapının önünde kaldı. Süpürülüp çöpe boşaltıldı.

Her iki liderin de bizzat söylediği şu cümle her şeyi özetliyor:
“Aramızda bir sorun yok.”

Ancak Sayın Erdoğan’ın MYK’da yaptığı uyarıda dikkat çekiciydi:
“MHP ile ilişkilere hassasiyet gösterelim. Fitne çıkarmak isteyenlere fırsat vermeyelim.”

Demek ki bir şey sezildi.
Demek ki birileri ittifakı yıpratmak için pusuda bekliyordu.

Ama olmadı.
O kapıdan “çatlak” değil, mutabakat çıktı.

Şehitlerimizin acısı soğumadan, devletin en tepesindeki birlik fotoğrafı bize önemli bir gerçeği hatırlattı.

Türkiye’nin düşmanı çok, ama devlet diri durdukça kimse başını eğdiremez.

Bu milletin yasını da öfkesini de istismar etmeye çalışanlara karşı en büyük ödevimiz:
Soğukkanlılık, birlik ve sağduyudur.