Devletin hafızası uzun, sabrı sınırlıdır.
Türkiye, 15 Temmuz gecesinde yalnızca bir darbe girişimi yaşamadı;
devletin içine çöreklenmiş bir yapının nasıl bir ölüm
makinesine dönüşebileceğini acı biçimde gördü.
FETÖ’nün “bitirildiği” yönündeki söylemler yanlıştır, gerçeği
yansıtmamaktadır.
Devletin güvenlik kurumlarında buna “uykuya yatırılmış hücre”
denir.
Ve bugün bu hücrelerin en zayıf, en hassas, en kritik noktaya
sızmaya çalıştığı görülüyor.
AK Parti’nin içi.
Bu, siyasi bir eleştiri değil;
Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet güvenliği açısından en kritik
uyarılardan biridir.
Devletin Görmediğini Düşündüğünüz Her Şeyi Devlet
Görür.
Devlet aklı şunu not ediyor:
Bazı teşkilatlarda yıllardır değişmeyen klikler,
Bürokrasiye iletilen isimlerde oluşan garip trafik,
AK Parti içindeki “sessiz ama organize” hareketlilik,
Bazı karar süreçlerinde görülen uyumsuzluk,
Bilgi sızmalarına dair kayıt altına alınmış bulgular…
Tüm bunlar sıradan siyaset olayları değildir.
Devlet birimleri bunları “yapısal zafiyet”, “iç sızma
riski” ve “kripto faaliyet ihtimali” başlıklarıyla
inceler.
Devlet için risk, dışarıdaki muhalefet değil;
içerideki çözülme ihtimalidir.
Eğer dikkat edilmezse, bu zafiyet hem AK Parti’yi hem devleti
zora sokacaktır.
FETÖ’nün Yeni Hedefi: Siyasi Damar
FETÖ bugün tankla, F16’yla gelemez.
Gelecek olursa tek bir yol var o da
İçten çürüterek gelmek.
Bu yöntem literatürde “politik infiltrasyon”
olarak geçer.
Ve bugün ortaya çıkan işaretler şunu gösteriyor:
Bazı teşkilatlar kontrol dışı,
Bazı danışman zincirlerinde boşluk var,
Bazı atamalarda güvenlik süzgeci yetersiz,
Bazı il ve ilçe yapılanmalarında kripto etkisi görülüyor.
Bazı bölgelerde çok hareketli bir yapı mevcut.
Bu gidişat sıradan bir partileşme sorunu değildir.
Devlet güvenliği açısından doğrudan kırmızı
alarmdır.
Sayın Erdoğan’ın Yalnızlığı, Tehlikenin En Büyüğüdür!!!
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın stratejik mesajları AK Parti
teşkilatlarında karşılık bulmuyor.
Sayın Erdoğan “iç marazlarla mücadele edeceğiz”
dedi.
Teşkilat ne yaptı?
Aynı kadrolar, aynı klikler, aynı yorgunluk…
Erdoğan “maliyeti faydasının önüne geçen isimlerle
yollar ayrılacak” dedi.
Teşkilat ne yaptı?
Koltukları sağlamlaştırdı.
İşte devlet refleksi burada devreye girer!
Lider değişmek istiyor, teşkilat direniyor.
Bu durum devlet güvenliği açısından ciddi bir risk
kategorisidir.
Çünkü parti çökerse devlet yükü tek bir omuza biner.
Devlet hiçbir zaman tek omuza güvenmez.
AK Parti Acil Koduyla Yenilenmek Zorundadır.
Burada mesele parti içi düzenleme değildir;
milli güvenlik meselesidir.
AK Parti içinde yapılması gerekenler şunlardır:
Tüm teşkilatlarda devlet güvenlik taraması
Kripto bağlantı şüphesi olan kadroların derhal
tasfiyesi
İl–ilçe teşkilatlarında “devlet filtresi”nin yeniden
kurulması
FETÖ’nün beslendiği çıkar kliklerinin
dağıtılması
Teşkilat karar süreçlerine “stratejik istihbarat
değerlendirmesi” entegrasyonu
Devlet kurumlarıyla paralel güvenlik
koordinasyonu
Bu maddeler siyasi değil, devlet aklının gereğidir.
Ortada ciddi bir tehlike var. Tehlikenin Adı: Sessiz
Sızma
Bugün AK Parti’nin maruz kaldığı tehlike çok sessizdir.
Devlet literatüründe buna “low-profile
infiltration” denir.
Yani:
Sessiz, görünmez, iz bırakmayan sızma.
Bu tür sızmalar:
Parti disiplinini bozar,
Liderin etrafındaki halkayı zayıflatır,
Bilgi güvenliğini delik deşik eder,
Devlet karar mekanizmasını sabote eder,
En kritik anda ülkeyi kırılgan hale getirir.
Devlet böyle bir tabloya izin vermez.
Ama devletin refleksi için önce siyasi iradenin kendi içini
temizlemesi gerekir.
Bu Bir Rutin Köşe Yazısı Değil, Bu Bir
Uyarıdır!
Bugün kurduğum cümleler bir köşe yazısının cümleleri
değildir.
Bunlar, devlet aklının okuması gereken uyarılardır.
Türkiye ikinci bir 15 Temmuz’u yaşamamalıdır.
Ama içeriden çökertilmek istenirse, tehlike fark edilmezse, zafiyet
kapıdan girerse…
Devlet bunu affetmez.
Millet bunu kaldıramaz.
Tarih bunu yazmaz.
AK Parti bugün kendisini korursa Türkiye güçlü kalır.
Kendisini korumazsa, Türkiye’nin yükü ağırlaşır.