3 gün yoğun bakımda kaldıktan sonra hayatını kaybeden
Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek, son yolculuğuna
uğurlandı. Zeyrek için ilk olarak belediye binası önünde tören
düzenlendi. Zeyrek'in cenazesi Şehzadeler ilçesindeki aile
kabristanına defnedildi.
Elektrik akımına kapılarak yoğun bakıma kaldırılan ve 65 saatlik
tedavinin ardından yaşamını yitiren Manisa Büyükşehir Belediye
Başkanı Ferdi Zeyrek için Manisa ağladı.
Ferdi Zeyrek'in eşi Nurcan Zeyrek: "O çok inançlı bir adamdı.
Gecesini gündüzüne katarak yapacak çok işim var derdi. 16 yaşından
beri ellerimiz hiç ayrılmadı. Bana hep 'Nurcan, dik dur' derdi.
Dimdik duracağım. Sizlerden helallik istiyorum çünkü çok inançlı
biriydi. 3 tane yavrum var, sözümü tutacağım. Onlara hem anne hem
baba olacağım. Bütün Manisa'nın duaları bizimle. Allah hepinizden
razı olsun."
Vefatın Ardından Vakur Kalmak…
Ölüm…
Her insanın istisnasız uğrayacağı en hakiki durak. Fani dünyanın
değişmeyen gerçeği. Ömür biter, hayat sahnesinden çekiliriz. Geriye
ise ya hayırla anılan bir iz ya da sessiz bir yokluk kalır.
Bizler kadim bir milletin çocuklarıyız. Binlerce yıllık devlet
ve medeniyet tecrübemizle, ölüm karşısında bile vakarını
kaybetmeyen bir milletiz. Türk ve İslam geleneğinde, ölenin
ardından kötü konuşulmaz. Çünkü biliriz ki, ölümle birlikte
herkesin hesabı artık Rabb’ine kalmıştır. Bu noktadan sonra bize
düşen, susmak ya da dua etmektir.
Bir siyasetçinin bir vefatın ardından söylenen bazı sözler hem
vicdanları hem de bu toprakların köklü geleneğini yaraladı. Siyasi
fikirler farklı olabilir, dünya ya bakışımız farklı olabilir. Hatta
geçmişte keskin tartışmalar yaşanmış da olabilir. Ama ölüm, her
şeyin önüne bir perde çeker. Fikir ayrılıkları, mezar taşında
anlamını yitirir.
Vefat eden, bu milletin evladıdır. Bu toprağın bağrında
yetişmiş, halkına hizmet etmiş bir insandır. Şehzadeler diyarı yas
tutuyorsa, biz de susmayı ve rahmet dilemeyi bilmeliyiz. Çünkü
bizim kültürümüzde "ölünün ardından susmak" bile bir merhamet
göstergesidir. Hele hele dua etmek, en büyük vefadır.
Unutulmamalıdır ki; bugün eleştirdiğimiz kişinin ardından biz
konuşuyorsak, yarın bizim arkamızdan da konuşulacaktır. Bugün biz
rahmet dilemiyorsak, yarın bize de rahmet dilenmeyebilir. İşte bu
yüzden, ölüm karşısında takınılacak tutum sadece bir nezaket değil,
aynı zamanda bir ahlak meselesidir.
Siyasi rekabet elbette olur. Ancak insanlık sınırlarının dışında
kalmamak gerekir. Vefat etmiş bir kişinin ardından kin kusmak ne
söz söyleyeni yüceltir ne de kamu vicdanında yer bulur. Zira insanı
insan yapan şey, düşmanına bile merhametle bakabilme erdemidir.
Bizim milletimiz büyüktür. Büyük milletler, vakur olmayı bilir.
Merhameti, kadirşinaslığı, hayırla yâd etmeyi unutmaz.
Ve böyle günlerde bize düşen sadece bir cümledir:
“Allah rahmet eylesin.”