Spontane cinayet mi?

Tülin Türkoğlu tulindindar@hotmail.com

İzmir Gaziemir de hava oldukça soğuk. İnsanlıktan nasibini almış taksici Oğuz Erge, yolda gördüğü bir genci arabasına alıyor. Bütün bu süreci araç kamerası kayıt altına alıyor.

Taksici ile katil arasında geçen konuşma, taksicinin nasıl da iyi yürekli bir insan olduğunu bize hissettiriyor. “Soğukta üşüme diye seni arabaya aldım, maskede takmışsın seni bu şekilde kimse müşteri olarak almaz” diyor ve gülümsüyor taksici.

Katil müşteri, taksiciyi önce yanlış adreslerde gezdiriyor, sonra gideceği yere götürüp kaç para ödeyeceğini soruyor. Katilin para ödemek için elini cebine attığını düşünen taksici katilin cebinden çıkardığı silahla taksiciye arkadan üç el ateş ediyor.

Taksicinin acı çeken hali araç kamerasına yansırken, katil can çekişen taksiciyi kırılası elleriyle tokatlayarak “Ya işte bazı insanlara güvenmeyeceksin” diyerek olay yerinden uzaklaşıyor.

Pek çoğumuz yaşadığımız hayatta çeşit çeşit haksızlıklar, yanlışlıklarla karşı karşıya kalmışızdır. Ama burada bilerek, istenerek yapılan bir kötülük var. Hem de kan donduran türde.

Çünkü bu yapılan en hafif ifadeyle kalleşliktir.

Bu katil insanlıktan nasibini almamış insanımsı yaratık ...

Katil damgası ile mühürlendi.

Bu katil yaratık İyilik yap, iyilik bulursun. Kim kazanmış kötülükten. Sözünün de katili oldu.

Bir cinayetin ardından büyük bir boşluk doğdu.

Sevdiklerinin insan eliyle katledilmesi,

Ölümün ayrıntılarının görülmesi,

Bilinçli olarak bir cinayet işlenmesi,

Taksicinin o anda yaşadığı; acı, korku, dehşet…

Fiziksel, duygusal, zihinsel acının sevdiklerine miras kalması durumu yaşandığından adalete dair duyulan umut, öfkeye dönüşmemeli. Adalet sistemi ona göre işlemeli. Geride kalanların yası azap şeklinde kalmamalı, az da olsa süreci soğutacak bir ceza olmalı.

Ceza adalet sistemimiz malisef caydırıcı özelliğe sahip değil.

Suça yönelmede madde bağımlılığı, sosyoekonomik dönüşüm, mental sağlık yoksunluğunun yanında katilin psikopatolojisi bu saydıklarımdan bağımsız değil.

Bu katilde de en ufacık bir pişmanlık emmaresi dahi yok.

O nedenle en ağır ceza ile ödüllendirilmeli bu insanlaşamamış katil. 70 güvenlik kamerasının kaybettiği 110 saatlik görüntüyü inceleyip katil D.A’yı adalete teslim eden polislerimiz büyük bir başarıya imza attı. Sulh ceza hakimliğince tutuklandı D.A. Katil mührü vuruldu.

MHP’nin Bilge Lideri Devlet Bahçeli’nin de dediği üzere “Bu cani en ağır cezayı almasının yanında vatandaşlıktan da çıkarılmalı. Rezil rüsva bir hayat sürmeli” ifadesini desteklememek mümkün mü ?