CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır hakkında
Cumhurbaşkanı’na hakaretten soruşturma açıldı.
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan da 250 bin TL’lik tazminat davası
açtı.
Sürpriz mi?
Hiç değil.
Çünkü Ali Mahir Başarır siyasetle değil, öfkeyle geçinen bir
figür.
Onun için muhalefet: “Ağzından köpükler saçarak bağırmak, hakaret
etmek ve tehdit savurmak.”
Meclis kürsüsünü politika alanı değil, kavga sahnesi sanıyor.
“Silivri’de görüşürüz” tehditleri
Başarır’ın dilinden dökülen son cümle:
“Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Silivri’de!”
Yani açık açık tehdit.
Cumhurbaşkanı’nı hapishaneye göndermekle övünen bir siyasetçi
profili.
Ama unuttuğu bir şey var:
Sayın Erdoğan, o Silivri yollarını zaten yürüyerek geçmiş biri.
Yasaklar, davalar, mahkûmiyetler…
O yolun taşlarını elleriyle döşedi.
Senin tehdit ettiğin yer, onun mücadele anılarının
adresi.
Yassıada zihniyetinin yeni versiyonu
Özgür Özel de geçtiğimiz grup toplantısında aynı minvalde
konuştu:
“Sizi yargılayacağız.”
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in cevabı yerindeydi:
“Bu, Yassıada çetesi zihniyetidir.”
Aynı üslup, aynı nefret, aynı rövanş hevesi.
CHP 60 yıldır aynı filmi oynuyor.
Replikler ezberden, oyuncular değişiyor sadece.
Diplomalı hakaretçiler dönemi
Ali Mahir Başarır bu ülkenin ordusuna “satılmış” diyen bir
siyasetçidir.
Deniz Baykal’a “bilinci yerinde değil” diyen kişidir.
Baykal vefat ettiğinde ise tabutun başında “üzgün adam” pozu veren
aynı kişidir.
CHP’deki bu “diplomalı hakaretçiler” sınıfının en parlak
öğrencisi.
Siyaset zayıf zihinlerin elinde öfke sporuna dönüştü.
Saldır, bağır, gündem ol.
Erdoğan’a vur, parti içinde yüksel.
Bu, yeni nesil CHP kariyer planı.
Millet bu üsluba yabancı değil
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan bu ülkenin halk iradesiyle seçilmiş
lideri.
Onu Silivri’yle korkutmaya çalışanlar, tarihin kör noktasında
kalmaya mahkûm.
Sayın Erdoğan’ı hapse atmakla tehdit edenler bilsin:
Silivri’den çıkan lideri, sandıkta yenemezsin.
Çünkü Sayın Erdoğan’ı mağdur eden her saldırı,
Erdoğan’ı daha da büyütür, seni küçültür.
Siyasetin değil, seviyesizliğin temsilcisi
Ali Mahir Başarır gibiler siyaset üretmez, sadece gürültü
üretir.
Kavga olmadan var olamazlar.
Tehdit olmadan nefes alamazlar.
Bu yüzden de milletin gönlünde değil, ekranın köşesinde yer
bulurlar.
Ama halk zekidir.
Kim hizmet ediyor, kim hakaret ediyor, iyi bilir.
Sandıkta da cevabını verir.
Ali Mahir Başarır, Erdoğan’ı Silivri’ye gönderemezsin.
Ama senin bu üslubun, CHP’yi bir kez daha tarihin
Silivri’sine gönderebilir.
Adaletin Terazisi Kırıldı
Bir yanda kamera kayıtlarının açık seçik gösterdiği bir
şiddet…
Ahmet Mingüzzi davasında herkes izledi, herkes gördü.
Ama mahkeme “tahliye” dedi.
O an sadece bir sanık değil, adalete olan güven de
serbest bırakıldı.
Diğer yanda ise bir kadın öğretmen…
Öğrencisinin kolunu ısırdığı iddiasıyla hapse girdi.
Ne kamera görüntüsü vardı ne kesin delil…
Ama bu defa adalet hiç tereddüt etmedi; “tutukla” dedi.
İşte bu çelişki toplumun yüreğine kazındı.
Bir taraf “delille” kurtuluyor,
Diğer taraf “iddia” ile mahkûm ediliyor.
Bu ülkede adalet artık terazisini elinden düşürmüş bir
hâlde…
Bir kefede güç, diğer kefede vicdan…
Ve vicdan her defasında kaybediyor.
Kamera kayıtları susturuluyor, gözyaşları tutanaklara
geçmiyor.
Bizim bu toplumun tek isteği, o terazinin yeniden denge
bulması.
Çünkü adaletin kör değil, bazen kimin önünde eğileceğini
bilen gözleri var artık.
Toplumun vicdanı yaralı…
Ve bu yara, adaletle değil; adaletsizlikle
kanıyor.