Siyaseti, öfke terapisine dönüştüren adam

Tülin Türkoğlu tulindindar@hotmail.com

CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır hakkında Cumhurbaşkanı’na hakaretten soruşturma açıldı.
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan da 250 bin TL’lik tazminat davası açtı.

Sürpriz mi?
Hiç değil.
Çünkü Ali Mahir Başarır siyasetle değil, öfkeyle geçinen bir figür.
Onun için muhalefet: “Ağzından köpükler saçarak bağırmak, hakaret etmek ve tehdit savurmak.”
Meclis kürsüsünü politika alanı değil, kavga sahnesi sanıyor.

“Silivri’de görüşürüz” tehditleri

Başarır’ın dilinden dökülen son cümle:

“Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Silivri’de!”

Yani açık açık tehdit.
Cumhurbaşkanı’nı hapishaneye göndermekle övünen bir siyasetçi profili.
Ama unuttuğu bir şey var:
Sayın Erdoğan, o Silivri yollarını zaten yürüyerek geçmiş biri.
Yasaklar, davalar, mahkûmiyetler…
O yolun taşlarını elleriyle döşedi.
Senin tehdit ettiğin yer, onun mücadele anılarının adresi.

Yassıada zihniyetinin yeni versiyonu

Özgür Özel de geçtiğimiz grup toplantısında aynı minvalde konuştu:

“Sizi yargılayacağız.”

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in cevabı yerindeydi:

“Bu, Yassıada çetesi zihniyetidir.”

Aynı üslup, aynı nefret, aynı rövanş hevesi.
CHP 60 yıldır aynı filmi oynuyor.
Replikler ezberden, oyuncular değişiyor sadece.

Diplomalı hakaretçiler dönemi

Ali Mahir Başarır bu ülkenin ordusuna “satılmış” diyen bir siyasetçidir.
Deniz Baykal’a “bilinci yerinde değil” diyen kişidir.
Baykal vefat ettiğinde ise tabutun başında “üzgün adam” pozu veren aynı kişidir.
CHP’deki bu “diplomalı hakaretçiler” sınıfının en parlak öğrencisi.

Siyaset zayıf zihinlerin elinde öfke sporuna dönüştü.
Saldır, bağır, gündem ol.
Erdoğan’a vur, parti içinde yüksel.
Bu, yeni nesil CHP kariyer planı.

Millet bu üsluba yabancı değil

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan bu ülkenin halk iradesiyle seçilmiş lideri.
Onu Silivri’yle korkutmaya çalışanlar, tarihin kör noktasında kalmaya mahkûm.

Sayın Erdoğan’ı hapse atmakla tehdit edenler bilsin:
Silivri’den çıkan lideri, sandıkta yenemezsin.
Çünkü Sayın Erdoğan’ı mağdur eden her saldırı,
Erdoğan’ı daha da büyütür, seni küçültür.

Siyasetin değil, seviyesizliğin temsilcisi

Ali Mahir Başarır gibiler siyaset üretmez, sadece gürültü üretir.
Kavga olmadan var olamazlar.
Tehdit olmadan nefes alamazlar.
Bu yüzden de milletin gönlünde değil, ekranın köşesinde yer bulurlar.

Ama halk zekidir.
Kim hizmet ediyor, kim hakaret ediyor, iyi bilir.
Sandıkta da cevabını verir.

Ali Mahir Başarır, Erdoğan’ı Silivri’ye gönderemezsin.
Ama senin bu üslubun, CHP’yi bir kez daha tarihin Silivri’sine gönderebilir.

Adaletin Terazisi Kırıldı

Bir yanda kamera kayıtlarının açık seçik gösterdiği bir şiddet…
Ahmet Mingüzzi davasında herkes izledi, herkes gördü.
Ama mahkeme “tahliye” dedi.
O an sadece bir sanık değil, adalete olan güven de serbest bırakıldı.

Diğer yanda ise bir kadın öğretmen…
Öğrencisinin kolunu ısırdığı iddiasıyla hapse girdi.
Ne kamera görüntüsü vardı ne kesin delil…
Ama bu defa adalet hiç tereddüt etmedi; “tutukla” dedi.

İşte bu çelişki toplumun yüreğine kazındı.
Bir taraf “delille” kurtuluyor,
Diğer taraf “iddia” ile mahkûm ediliyor.

Bu ülkede adalet artık terazisini elinden düşürmüş bir hâlde…
Bir kefede güç, diğer kefede vicdan…
Ve vicdan her defasında kaybediyor.

Kamera kayıtları susturuluyor, gözyaşları tutanaklara geçmiyor.
Bizim bu toplumun tek isteği, o terazinin yeniden denge bulması.
Çünkü adaletin kör değil, bazen kimin önünde eğileceğini bilen gözleri var artık.

Toplumun vicdanı yaralı…
Ve bu yara, adaletle değil; adaletsizlikle kanıyor.