Bu aziz millet polemikten uzak, vatandaşın yanında olan,
ötekileştirmeyen devlet yöneticilerine her zaman her şartta pay
bırakır, yer bırakır.
Murat Kurum’un ifadelerine bakıldığında şu 3 vurgu dikkat
çekici.
Polemik içinde olmayacağız.
Hep sokaklarda, halkla beraber olacağız.
Hiç kimseyi ötekileştirmeyeceğiz, 16 milyon İstanbul’lu
için çalışacağız.
Doğru dinamikler üzerinden ilerliyor Murat Kurum.
Her bir ifade üzerinde çalışılmış, kafa yorulmuş.
Anlamlı, önemli ve çok doğru.
POLEMİK İÇİNDE OLMAYACAĞIZ
Polemik, için de olmamak gerekir aksi takdirde konuyu İstanbul
belediyeciliği ve hizmet etmek bağlamından uzak tutar. Siyasi
cepheleşmeyi mutlak kılar. Böyle bir yapının oluşması İmamoğlu
cephesine mevzi kazandırır. Murat Kurum’un polemikten
beslenmeme hali onu daha da güçlendirir. Konu sadece
polemik değil aynı zamanda birleştiren, bütünleştiren temiz bir
dil, üslup ve ifade ediş şekli. Sert, küçümseyen, aşağılayıcı,
denge kurmaktan uzak bir dil ve beden dilinden çok çok uzakta
durmak gerekiyor. Bu duruş AK Parti’nin teşkilatlarında da
olmalı. Bir bütünlük içinde yol alınmalı.
HER ŞARTTA VATANDAŞIN YANINDA OLACAĞIZ
1994 ruhu gösterdi ki adam adama markaj taktiği başarılı
oldu. Bu taktiğin uygulanması için çalınmadık kapı,
girilmedik mahalle, sokak, cadde kalmayana kadar durmadan çalışmak.
Hatta 8 gün 25 saat çalışmak…
Günümüz de tabi ki sosyal mecralar çok önemli. Ancak sosyal
medyayı abartmamak gerekir. Galibiyet, klavye ile kazanılmaz.
Galibiyet, halkın yanında, yakınında olmaktan geçiyor. Başarı ekip
işidir. Bu ekibin konuta kadrosundaki isim AK Parti İl
Başkanı Osman Nuri Kabaktepe, ilk andan itibaren direksiyon
hakimiyetine sahipti. Murat Kurum’un yanındaydı. Ekipteki
beraberlik ruhu sokağa, seçmene ve sandığa hızlıca taşınacak gibi
görülüyor.
ÖTEKİLEŞTİRMEYEN OLMAK
Dış görüntüsü, fikirsel farklılığı, siyasal görüşü, hayata bakış
açısı, hayatı yaşayış şekli ne olursa olsun ötekileştirmeden,
ayrımcılık yapmadan, tarafgir olmadan yol almak gerekiyor. Oy
versin ya da vermesin kucak açarak yürümek, yürürken de
bunun doğruluğuna yürekten inanmak. Yerel seçim siyasi
ideolojiden ziyade hizmet amaçlı ilerlenmesi gereken bir süreç.
Maalesef durum çok da öyle ilerlemiyor. Şeriat, laiklik, hilafet,
Arap, Türk gibi kavramlarla kargaşa oluşturuluyor. Kurum ve
İmamoğlu bu süreci sükûnetle yönetmeli, aksi bir durumda reaksiyon
oluşur.
Diğer etken; CHP’si yıllardır seçim yenilgisi yaşamasına rağmen
AK Parti’nin iç dinamiklerine hâkim değil. En büyük sorunda bu.
Bilmediği, tanımadığı bir mahallede ilerlemesi mümkün değil. CHP’si
dersine çalışmıyor.
Ak Parti’de önceki seçimde rakiplerini küçük görmüştü. Çekirdek
gibi çitleyip atarız demişti ama öyle olmadı. Fazla özgüven
beraberinde rahatlık getirdi, tembellik getirdi. Tabi ki kaybetmek
kaçınılmaz oldu.
Murat Kurum ve AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe
başta olmak üzere tüm teşkilat arzulu, istekli, azimli ve hedefe
kilitlenmiş durumda.
Bir önceki seçimde Ekrem İmamoğlu’nun yanında İYİ Parti vardı,
HDP aday çıkarmayarak destek vermişti. Saadet Partisi
yanındaydı.
İYİ Parti, kendi adayını çıkaracak. HDP, DEM’e dönüştü. Destek
konusunda henüz bir netlik yok. Bu durumda İmamoğlu 2019
seçimlerindeki şansına sahip değil.
İmamoğlu’na şans olarak dönecek bazı yanlışları AK Parti ve
teşkilatları yaparsa, buyur mazbata demek durumunda kalabilir.
Rakibini küçümserse,
Ayrımcı, tarafgir bir üslup kullanırsa,
İmamoğlu’nun yapmış olduğu hizmetleri tamamen yok sayarsa,
İktidar sahip olduğu siyasal gücü aktive ederse,
Özellikle İstanbul’daki riskli binaların kentsel dönüşüm
süreciyle ilgili tüm faturayı İmamoğlu’na keserse,
Böyle bir durumda AK Parti, reaksiyon oyları İmamoğlu’na giderse
diye düşünüp o şekilde hareket etmeli.