İmralı’da Öcalan’la görüşen DEM heyeti, diğer siyasi
partilerle görüşmelerini tamamladıktan sonra da Selahattin
Demirtaş’ı ziyaret etti. Selahattin Demirtaş heyete sürece destek
verdiğini açıkladı. Birilerinin süreci sabote etme çabalarına
rağmen herkes üzerine düşeni yapıyor.
DEM heyetinde yer alan Sırrı Süreyya Önder, Pervin
Buldan ve Ahmet Türk kendilerine verilen sorumluluğun
farkında. Sırrı Süreyya Önder’in “Bu çatışmalı süreçte hayatını
kaybeden, sağlığını kaybeden bütün şehitler ve gaziler bütün
ülkemizin onurudur” sözleri çok kıymetlidir. Türkiye’nin bütün
kesimlerini sürece dahil etmek için emek harcıyor.
“Çift dil yok, çift bayrak yok, yalanlara kanmayın” diyor. Kendi
mahallesinden gelen tepkilere bile göğüs germenin üslubunu biliyor.
Bu üslup hep nazik, bu dil hep yumuşak. Yaklaşımları tarafgir
değil, hep kuşatıcı ve yapıcı.
Terörün son bulması, silahların gömülmesi ve barış sürecinin sağ
selamet gerçekleşmesini bekleyenler için gidişat oldukça
sağlıklıdır.
Sürecin suikast kurban edilmemesi için hepimizin, toplumun her
kesiminin çok daha dikkatli olması gerekiyor. İYİ Parti Genel
Başkanı Sayın Dervişoğlu; DEM heyetiyle görüşmedi, ‘İki devlet, iki
dil, iki bayrak isteyecekler’ açıklamasını yaptı. Bu süreçte
provokatif cümleler barış sürecine katkı sağlamaz. Kaldı ki bu
ifadeler İYİ Partinin oylarına da katkı sağlamaz.
Her birimizin merakla takip ettiği soru:
Öcalan ne zaman çağrı yapacak?
Öcalan’ın yaptığı çağrı karşılık bulacak mı?
Öcalan’ın çağrısı Kandil’den duyulacak mı?
Kandil, Öcalan’ın çağrısına kulak ardı ederse Öcalan, Kandil’le
karşı karşıya gelir mi?
Şunu unutmamak gerekir; Türkiye’nin terörle mücadele konusunda
hiç kimseye ihtiyacı yok!
2025 yılında planlanan terörsüz Türkiye hedefinden sapma söz
konusu olamaz.
Terörist başının barış sürecine dahil edilmesinin en önemli
sebeplerinden biri daha fazla kan akmaması içindir.
Öcalan’a silah bırakma çağrısı yapması için bir fırsat
veriliyor. Barış süreci barışla gelsin, barış süreci savaşla her
şekilde çözülür.
Öcalan’ın çağrısı sadece PKK için değil, KCK ve YPG içinde
olmalıdır. 40 yıldır akan kan artık durmalıdır. 2025 yılında
terörsüz Türkiye ile tüm acılar gömülmeli aydınlık yarınların
inşası için Türk-Kürt ele ele ve kardeşçe ilerlemelidir.
O nedenle Apo’nun çağrısına verilecek cevap çok önemlidir. Bu
süreçte askeri operasyonlara gerek kalmadan, silahlarla birlikte
teröristlerde gömülmeden, kan akmadan süreç sonlanmalıdır.
1984 yılında Hakkari’de ilk eylemini gerçekleştiren PKK, tam 40
yıldır İsrail, ABD, İran, İngiltere, Almanya, Fransa ve Rusya’nın
yanaşmasıdır.
O nedenle dışarıda ve içeride barış olmasını istemeyenler süreci
sabote etmek için derin çalışmalar yapmaktadır. Terörsüz Türkiye
için emin adımlarla hedefe gidilmelidir.
Sadece net, kısa ve hap bilgilerle kamuoyu
bilgilendirilmelidir. Halkın kafasında soru işaretleri açacak
sekmelerin oluşmasının hiç kimseye katkısı olamaz. Sadece kafa
karışıklığı yapar.
Birde ütopya olan ifadeler söz konusu;
Cezaevinde olan tüm PKK’lılar serbest kalacak, Büyük Kürdistan
kurulacak, Anayasadan Türklük ifadesini çıkaracak, İfadelerini dile
getirmek, bu ifadeleri dolaşıma sokmak vatana hainlik etmektir.