Milli Hafızanın Güçlü Yürüyüşü

Bir milletin hafızası, yalnızca tarih kitaplarında ya da arşiv raflarında saklı değildir.

Ezgi Aşık asikezgi@gmail.com

O milli hafıza, türkülerde, şiirlerde, mimaride, taş işçiliğinde, meddahın sözünde, gölge oyununun perdesindedir.

Bizim kültürümüz, Anadolu’nun her karış toprağında yankılanan o büyük sesin adıdır.

Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın düzenlediği Kültür Yolu Festivali, işte tam da bu büyük sesi yeniden duyuruyor.

İstanbul’dan Konya’ya, Trabzon’dan Diyarbakır’a kadar uzanan bu festival, yalnızca sanatın buluşma noktası değil; yerli ve milli ruhun yeniden dirilişidir.

Kültür Yolu’nda dolaşırken insan yalnızca konserlere, sergilere ya da gösterilere tanık olmuyor. Aynı zamanda kendi kökleriyle buluşuyor.

Çünkü burada icra edilen her ezgi, sergilenen her eser, bizim coğrafyamızın ruhundan doğuyor.

Yabancı dillerle değil, tercümelere muhtaç kalmadan, kendi rengimizle, kendi nağmemizle, kendi medeniyetimizin diliyle sesleniyoruz.

Unutmayalım: Tam bağımsız Türkiye yalnızca siyasette değil; sanatta ve kültürde de kendi ayakları üzerinde durmakla mümkündür.

Bu festivaller, Batı’nın gölgesinde değil; Anadolu’nun öz ışığında yükselmenin ifadesidir.

Kültür Yolu Festivali bana şunu düşündürüyor: Bizim en büyük gücümüz, kendi hikâyemizdir. Çünkü biz başkasının destanını dinlemek için değil, kendi destanımızı yazmak için bu topraklarda var olduk.

Bugün Kültür Yolu’nda yürürken, aslında milletçe yeniden bir karar veriyoruz.

O güçlü kararımızda, kendi kültürümüze sahip çıkmak ve kendi değerlerimizi dünyaya taşımak…

Ve tam bağımsız Türkiye’nin yolunu, sanatla, edebiyatla, kültürle birlikte açacağız.

Kültür Yolu, işte bu yüzden yalnızca bir festival değil; tarihimizin bize bıraktığı emaneti geleceğe taşıyan yerli ve milli bir yürüyüştür.