Bir mühür, bir bronz heykel, bir çömlek parçası…
Her biri bu toprakların hafızasıdır.
Ve bugün, o hafızayı geri alıyoruz.
Bir Sessiz Mücadele: Kültürel Adalet
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un son açıklaması
aslında büyük bir tabloyu özetliyor:Son sekiz yılda 9 binden fazla
kültür varlığı Türkiye’ye geri kazandırıldı.
Kimi ABD’de bir müzede, kimi Avrupa’daki özel bir koleksiyonda,
kimi de açık artırma salonlarının loş ışığında karşımıza çıktı.
Ama artık geldiği yere, Anadolu’ya dönüyorlar.
Burdur’un Boubon Antik Kenti’nden kaçırılan Marcus Aurelius
heykeli bunların en çarpıcı örneklerinden biri.
Yaklaşık iki bin yıl önce yapılmış bir eser, yarım asır Amerika’da
kaldıktan sonra bugün yeniden bu topraklarda.
Sadece bir heykelin değil, adaletin iadesi bu.
Haziran ayında İsviçre’den dönen yedi eser de aynı hikâyeyi
anlatıyor.
Geç Tunç Çağı’ndan kalma adak heykelcikleri, Roma dönemine ait süs
objeleri…
Artık Bodrum Kalesi’nde, kendi halkının gözü önünde
sergileniyorlar.
Bir zamanlar kaçırıldıkları ülkenin müzelerinde sergilenen bu
eserler, şimdi ait oldukları topraklarda nefes alıyor.
Kültürün de Bir Vatanı Vardır
Tarihi eser kaçakçılığı sadece bir suç değil, kültürel hafızaya
karşı işlenmiş bir ihanet.
O yüzden bu iadeler yalnızca diplomatik başarı değil, kültürel bir
direniştir.
Her eser, bir kimliğin, bir geçmişin, bir milletin parçasıdır.
Bakan Ersoy’un dediği gibi;
“Asıl hedefimiz eserlerimiz çalınmadan, yurtdışına
çıkmadan korunabilsin.”
ICOM Kırmızı Liste uygulaması bu yüzden önemli:
Riskli eser türleri önceden belirleniyor, gümrüklerde, müzelerde,
koleksiyonlarda tedbirler artırılıyor.
Artık Türkiye sadece kaybolanı arayan değil, kendi mirasını koruyan
bir ülke.
Tarih Yerinde Güzel
Bugün Anadolu’nun dört bir yanında, arkeologlar, müze uzmanları,
hukukçular sessiz bir görev yürütüyor.
Kimi laboratuvarda bir taşın izini sürüyor, kimi mahkeme salonunda
bir eser için dava açıyor.
Bu mücadele sessiz ama kalıcı bir kahramanlık hikâyesi.
Her geri dönen eser, geçmişle bağımızı biraz daha onarıyor.
Çünkü tarih, ancak yerinde durduğunda anlamlıdır.
Ve biz, o tarihi birer birer yerine koyuyoruz