Gazze yeniden doğarsa bu doğumun ebesi Türkiye'dir

Tülin Türkoğlu tulindindar@hotmail.com

Demek ki ABD isteyince ateşkes sağlanabiliyormuş.
İki yıldır kan akarken, şehirler yerle bir edilirken, çocuklar açlıktan ölürken ABD sessizdi.
Silah verdi, Para verdi, Katliamın bekçiliğini yaptı.
Ama artık dünya, Washington’un istediği kadar kör değil.
Filistin’in acısı, küresel vicdanı uyandırdı.
Batı başkentlerinde milyonlar “Özgür Filistin” diye yürürken, ABD artık sessiz kalamadı.
Ateşkes ilan edildi.
Ve bu kez, masada Türkiye vardı.

TÜRKİYE SADECE GÖZLEMCİ DEĞİL, GARANTÖR

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, “Bizim de katkımız var” dedi.
O cümle diplomatik bir nezaket değil, tarihi bir gerçeğin ifadesiydi.
Çünkü Türkiye, bu süreçte yalnızca izleyen değil, belirleyen ülke oldu.
Gazze’nin geleceği, güvenliği, yeniden inşası açısından Türkiye artık bir aktör değil, bir garantör.
Gazze’nin sigortası.

Bu diplomasi, klasik masa diplomasisi değil.
Bir yanda enkaz altında can veren çocuklar, bir yanda o çocukların sesini dünyaya duyuran bir lider.
Sayın Erdoğan’ın sabırlı ama kararlı tutumu, süreci baştan sona şekillendirdi.
Türkiye’nin bu süreçte üstlendiği rol, sadece barışa değil, insanlığa hizmet etti.

TRUMP’I DÖNÜŞTÜREN LİDERLİK

Biden döneminde Türkiye dışlandı, barış arayışları sonuçsuz kaldı.
Ama Trump, gerçeği gördü:
Türkiye’ siz Ortadoğu’da barış olmaz.
Trump’ın planı başarıya ulaştıysa, bunda en büyük pay Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’a ait.
Çünkü Sayın Erdoğan, Trump’ı dönüştürdü.

BM kürsüsünde Gazze’deki katliamı dünyanın gözüne sokarken,
Fox News ekranlarında “Hamas bir direniş hareketidir” diyerek Batı’nın ezberini bozdu.
Trump, o gün anladı:
Ortadoğu’da barışın anahtarı Ankara’dadır.
Sayın Erdoğan, ABD’yi savaşı destekleyen ülke olmaktan çıkarıp barışı arayan ülke haline getirdi.
Bu, diplomatik aklın zaferidir.

İBRAHİM KALIN VE “SESSİZ DİPLOMASİ”

MGK toplantısında kritik sunumunu yaptı, ardından Doha’ya geçti.
Hamas’ı ikna etti, masaya döndürdü.
O temaslar Şarm El-Şeyh’teki müzakerelere zemin hazırladı.
Türkiye hem Hamas hem ABD’nin isteğiyle görüşmelere davet edildi.
İbrahim Kalın, sabırla, soğukkanlılıkla yürüttüğü görüşmelerde ateşkesin temelini attı.

Bu süreç sadece bir diplomasi başarısı değil, bir stratejik akıl gösterisidir.
Dünya artık biliyor:
Türkiye, sadece coğrafi bir merkez değil; diplomasinin de kalbidir.

ATEŞKESİN KIRILGAN YÜZÜ

Ama İsrail bu…
Bugün ateşkes diyen, yarın bombaları hatırlayabilir.
Ateşkesin kalıcı olması için garantör ülkelerin devreye girmesi şart.
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın açıkladığı “Gazze Görev Gücü” bu nedenle hayati.
Bu görev gücü, sadece barışın değil caydırıcılığın da teminatı olacak.
Gazze’nin yeniden inşası kadar, bir daha yıkılmamasının garantisidir.

BİR ÇOCUĞUN GÖZÜNDEN

Gazze’de şu anda sessizlik var.
Ama bu sessizlik bombaların değil, umutların sessizliği.
Bir çocuk ilk kez korkmadan uyuyorsa, o sessizlik değerlidir.
Bir anne, “Belki yarın yine su gelir” diyorsa, o umut diridir.
Gazze’nin çocukları iki yıldır ilk defa sabahı korkmadan karşılıyor.

O çocukların gözyaşında Türkiye’nin izini görüyorsunuz.
Çünkü bu ülke, yıkıntılar arasında sadece barış getirmedi;
vicdanın sesini de taşıdı.
“Biz buradayız” dedi Türkiye.
Bu, mazlumların duasına verilmiş bir cevaptır.

BARIŞIN DİLİ TÜRKÇEDİR

Sayın Erdoğan, Trump’ı masaya oturttu.
ABD’yi savaşı körükleyen ülke olmaktan çıkarıp barışın ortağı haline getirdi.
İbrahim Kalın, sabırla yürüttüğü diplomasiyle ateşkesi mümkün kıldı.
Türkiye, iki yıldır süren felaketin ardından insanlık adına yeni bir sayfa açtı. Bugün Gazze’de bir nefeslik huzur varsa, o nefesin içinde Türkiye’nin imzası var.
Bu ateşkes, sadece diplomatik bir başarı değil;
vicdanla siyaset yapan bir ülkenin, insanlık adına kazandığı zaferdir.

Dünya unutmasın:
Gazze yeniden doğarsa, bu doğumun ebesi Türkiye’dir.
Ve o doğumun kalbinde şu cümle yazılıdır:
Barışın dili Türkçedir.