Dünya yeni bir hukuk tartışmasını
izliyor:
Erkeklerin baba olmama hakkı!
Konuyu gündeme taşıyan olayın kahramanı
Matt Dubay 25 yaşında, ABD’de yaşıyor.
Olay özetle şöyle gelişiyor: Eski kız
arkadaşı, Dubay istememesine rağmen hamile kalıyor. Matt Dubay baba
olmak istemediğini, buna hazır olmadığını kız arkadaşına söylüyor.
Ama kız arkadaşı bebeği dünyaya getiriyor. Ve bebeğin bakımı için
nafaka talep ediyor.
Amerikan Ulusal Erkek Merkezi genç adamın
meselesini sahipleniyor ve federal mahkemeye taşıyor. Olay anayasal
bir mücadeleye dönüşüyor.
Gerekçe şu; “Erkekler de kadınların sahip
oldukları haklara sahip olmalı. Çünkü, doğum kontrol yöntemleri işe
yaramadığında ya da kadın çocuk yaparak erkeği suistimal etmek
istediğinde erkeğin hiçbir hakkı yok.”
Bu gerekçeden kısaca şunlar
anlaşılıyor:
Nasıl kadınların üreme özgürlüğü varsa,
erkeklerin de olmalı. Erkek de baba olmayı seçebilmeli!
Erkek, kadın üzerinde kürtaj hakkına sahip
olabilmeli!
Kadın, erkeğin olumsuz tavrına rağmen
bebeği dünyaya getirdiyse de kendi başının çaresine
bakabilmeli!
Bu vaka konunun tartışılması için sadece
bir çıkış noktası. Ülkemizde de benzer olaylar yaşanıyor.
Dünya genelinde evlilik dışı doğumların
hızla arttığı bir gerçek. Bunda kadınların sosyal hayattaki
güçlenen duruşu elbette fazlasıyla etkili. Artık ekonomik ve
psikolojik bağlılıklarından arınan yeni kadın profili hamilelik
gerçekleştikten sonra partneri itiraz etse bile çocuk yapmaya tek
başına karar verebiliyor. Erkeklerin hamilelik gerçekleştikten
sonra kadının karnında gelişen bebeğin doğumunu engellemek gibi
yasal hakları yok.
Peki nerede kadın erkek eşitliği mi?
Elbette kadın erkek eşit olmalı. Hele ki
böylesi önemli bir konuda!
Bir bebeğin dünyaya gelmesi için her iki
tarafın da fiziksel ve psikolojik olarak eşit ölçüde hazır olması
gerekir ki, sorumluluklarının gereklilikleri yerine
getirilebilsin.
Burada erkek baba olma ya da olmama hakkı
tabii ki sahiptir.
Ama hamilelik gerçekleşene kadar!
Çünkü modern korunma yöntemleriyle
istenmeyen gebeliklerin önüne rahatlıkla geçilebiliyor. Ve kadın da
erkek de bu doğum kontrol
yöntemlerini seçme ve kullanma konusunda son derece eşit şartlara
sahip.
Tüm bunlara rağmen hamilelik gerçekleşti
mi?
“Ama ben baba olmak istemiyordum ki, nerde
benim haklarım” demek bu nokta da hiç mi hiç anlamlı değil. Her
şeyden önce anne rahminde, meydana gelmesine neden olduğun bir
“hayat” var. Taraflardan birinin istemesi de bu “hayat”ı sürdürmek
için fazlasıyla yeterli.
Baba da anne de meydana getirdiği canlının
sorumluluğunu üstlenme, ihtiyaçlarını karşılama sorumluluğuna
fazlasıyla sahip. Bu sorumluluğu baba olmama hakkını iddia ederek
madden ve manen kadına yüklemekse çok acımasızca.
Neyse ki
medeni yasa bu konu da kadının ve çocuğun yararından yana…