BIST 10.644
DOLAR 32,22
EURO 35,11
ALTIN 2.512,43
HABER /  DÜNYA

AK Partinin aykırı vekili!

Türkiye-İsrail dostluk grubundan istifa etmek istemeyen AK Partili vekil kamuoyunu böldü.

Abone ol

Türkiye-İsrail dostluk grubundan istifa etmediği için muhafazakar kesimlerin sert eleştirilerine maruz kalan Cengiz Kaptanoğlu'na Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök destek verdi.

Özkök akıl yerine hisler ile hareket etmeni yanlış olduğunu savundu ve dostluk grubundan istifaları doğru bulmadığını belirterek Kaptanoğlu'nu yazdı.

Yazı: Ertuğrul Özkök
Kaynak: www.hurriyet.com.tr

- TÜRK basınının yüzde 95"inde bu kadar büyük ve ağır bir psikolojik baskı varken, bazı yazıları yazmak zordur. Burası demokratik bir ülkeyse, birilerinin bazı soruları sorması da gerekir.

Yoksa, bir ülkede "ratio" (akıl) bir kitle darbesiyle iktidardan düşürülür, yerine "patio", yani hisler ve tutkular diktatörlüğü iktidarı gelir.

Türkiye, Ortadoğu savaşında işte böyle bir hissi diktatörlükle savaşıyor.

Üç beşi dışında en aklı başında gazeteciler bile, aklın gerektirdiği soruları sormuyor.

* * *

Gelelim meseleye...

Türkiye Büyük Millet Meclisi"nde, çok sayıda milletvekilinin üyesi olduğu bir "Türkiye-İsrail Dostluk Grubu" var.

Bunun AKP ve CHP"li üyelerinin çok büyük bölümü, son İsrail saldırısından sonra bu gruptan istifa etti.

Her iki partiden bazı milletvekilleri ise gerekçelerini açıklayarak istifa etmemekte direniyor.

Bunlardan biri de AKP İstanbul Milletvekili Cengiz Kaptanoğlu.

Dinci kesimin fanatik bir gazetesi, günlerdir bu milletvekiline karşı kampanya yürütüyor. Bu baskı sonunda o da bugün yarın istifa edebilir.

Milletvekillerinin Dostluk Grubu"ndan istifaları için öteki gazeteler de direkt veya dolaylı destek veriyor.

Bunun neticesinde Türkiye-İsrail Dostluk Grubu"nun 280 üyesinden 240"a yakını istifa etti.

İsrail"e duyulan tepkinin böyle bir duygu yaratmasını anlıyorum.

Böyle yaparak insanın içindeki bazı duyguları tatmin edebileceğini de kabul ediyorum.

* * *

Yine de şu soruyu sormadan edemiyorum.

Bu doğru bir davranış mıdır?

Ben aksini düşünüyorum.

İki ülke milletvekillerinin kurduğu böyle ortak bir platform varsa, ona asıl şimdi ihtiyaç var.

O platformu ortadan kaldırmak yerine, tam aksini yapıp milletvekillerini davet etmek, hatta oraya gidip İsrail"i yaptıklarından vazgeçirmeye çalışmak çok daha akıllı bir hareket tarzı olmaz mıydı?

* * *

Ne yazık ki Türkiye"de en aklı başında yayın organları bile aksini yapıyor.

Çünkü, sağda, solda, ülkücüsünde, dincisinde, hatta liberalinde, neredeyse her kesimde insanlar "gençlik hayalleri" ile dünyaya bakmaya başladılar.

Buna ülkenin Başbakan"ı da, bazı genel yayın yönetmenleri de dahil.

Gençliğimizde ruhumuza işlemiş olan "anti emperyalizm", "anti Siyonizm", "anti Batı" ne kadar duygu varsa yine bilinç üstüne fışkırdı.

Çevremde dahi birçok insan, sanki gençlik dönemlerinin "Sanal Disneyland"ına dönme hazzını yaşıyor.

Bu duyguyla, Arap áleminin liderlerinden bile daha köklü bir "Pro-Filistin" havaya girdiler.

Öylesine bir hava yaratıldı ki, ben bile bu konuda yazı yazmaktan, samimi düşüncelerimi kaleme almaktan çekinir hale geldim.

* * *

Yine de şunu yazmaktan vazgeçmeyeceğim.

Türkiye, İsrail"e gerekli uyarıları yapmalıdır.

Bunu her platformda yapmalıdır.

Ama İsrail"e karşı küresel bir hareketin bayraktarlığına soyunmamalıdır.

Türk-İsrail Dostluk Grubu"nun bütün üyeleri, diyalog kapısını kapatmak yerine açmalıdırlar.

Şimdi diyalog zamanıdır.

Biz gerek hükümet, gerek halk olarak bu olaya, sadece duygularımızın, öfke ve tepkilerimizin merceğinden bakarsak, ülkemizin menfaatlerini ikinci plana atmış olabiliriz.

"Ülkemin menfaatini düşünecek zaman mı" diyorsanız, söyleyecek sözüm yok.

Çünkü benim için ülkemin menfaati çok önemli.

Çocuğumun, torunumun görüşünü almadan onu ikinci plana atma hakkını da kendimde görmüyorum.