BIST 10.315
DOLAR 32,28
EURO 34,80
ALTIN 2.407,75
HABER /  GÜNCEL

AK Partili vekilden ilginç çıkış

Özdoğan askeri, YÖK tutumundan, türban sorununa varıncaya kadar birçok konuda sert bir dille eleştirdi..

Abone ol

AK Parti Erzurum Milletvekili İbrahim Özdoğan, Genelkurmay Başkanlığı'nın YÖK Yasa Taslağı'na ilişkin açıklamasına tepki göstererek, "YÖK Yasası, halkın eseri olacaktır, kurumların değil. Aksi takdirde yüce parlamentoya hakaret edilmiş olur" dedi. "Yasaları devletin kurumları değil, halkın temsilcisi milletvekilleri çıkarır" diyen Özdoğan, "Aksi takdirde Mustafa Kemal Atatürk'ün 'egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir' ilkesi çiğnenmiş ve bu söze ihanet edilmiş olur. YÖK Yasası da, her birisinin bambaşka işlevleri olan devletin kurumları tarafından değil yüce parlamentonun üyeleri tarafından değiştirilecektir" dedi. Özdoğan, özgürlüklere müdahale alanının oluşması halinde demokrasinin 'hormonlu demokrasi' olacağını da savundu. Demokrasinin halkın rejimi olduğunu ifade eden Özdoğan, demokratik rejimleri insan vücudundaki bağışıklık sistemine benzetti. Özdoğan, "Bağışıklık sistemi insan vücudunu nasılki otomatik olarak dış etkenlere karşı dış etkenlere karşı koruyorsa, demokratik rejim de kendisini tam bir refleks halinde otomatik olarak özgürlüklere yönelik baskılara,zorbalıklara karşı korur. İnsan vücudundaki bağışıklık sistemi dışardan müdahalelere karşı korunamazsa, demokratik özgürlükçü hayat da koruma altında tutulamaz. Korunmaya kalkıldığı zaman bir kısım özgürlüklere müdahale alanı oluşur, bunun adına da ' hormonlu demokrasi' denir. Bu demokrasi hastalıklıdır, bünyesinde despotizmi barındırır. Demokrasi bütün kuralları ile sivil toplum olmayı gerektirir. Sivil toplumda halk yönetendir, yönetilen değil. Çünkü kendini yönetenleri o belirler. Böyle bir toplumda ne efendi vardır ne de vasi" tepkisini gösterdi. 'BAŞÖRTÜSÜ, SİYASAL AMAÇLI DA OLSA YASAKLANAMAZ' Demokratik sivil toplumda tam bir inanç ve düşünce özgürlüğü olduğuna işaret eden Özdoğan, sivil toplumda yasaklanan tek şeyin zorbalık olduğunu kaydetti. Çoğulcu, demokratik, laik, çağdaş bir devlette bedensel ya da giyimsel anlatımların da düşünce özgürlüğünün dış dünyadaki yansıması olduğunu ifade eden Özdoğan, "Başörtüsü ister masum amaçlarla, isterse siyasal görüşü sergileme amacıyla taşınsın yasaklanamaz. Birincisi bir inancın ikincisi siyasal bir tercihin görüşü, açıklanmasıdır. Hukuk çağdaş devlette metafizik küreye el atamaz. Kişilerin amaçları, niyetleri, güdüleri, inançlarıyla uğraşmaz, uğraşamaz. Yalnızca totaliter devletler insanların inançları, düşünceleri, amaçlarıyla uğraşırlar ve insanların beyinlerini yıkayarak onları tek biçime sokmaya çabalarlar. Başörtüsünün siyasal simge olduğu gerekçesi ile yasaklanmasını savunan bir anlayış çok ürkütücüdür. Demokrasiyi yadsıdığı için dehşet vericidir" dedi. 'SAHTE İDEOLOJİNİN PANDOMİMASI' AK Parti'li Özdoğan, laik devletin dinler ve inançlar karşısında yansız olduğunu belirterek, kamu düzeni çiğnenmedikçe devletin inançlara karışamayacağını öne sürdü. Başörtüsünün ayrılıklara yol açacak kaygısıyla yasaklanamayacağını vurgulayan Özdoğan, demokratik rejimlerde gizlilik ve resmi ideolojinin olmadığını bildirdi. Devlette gizlilik geleneğinin 'hikmet-i hükmet' geleneğinin çağdışı bir kalıntısı olduğunu belirten Özdoğan, şu ifadeleri kullandı: "Devletin resmi görüşü, ideolojisi olursa, onun dışındaki görüşleri, ideolojileri ve bunları benimseyenleri önceden mahkum etmiş olur. Böyle bir devlet, demokratlık iddiasında bulunamaz. Zira devlet gibi düşünmeyenler marjinalleşmiştir. Çoğulcu ve özgürlükçü demokrasiye inanan, hiçbir siyasi din ve devlet kurumları üzerinden siyaset yapmaz ve buna tenezzül etmez. Böyle iddiada bulunanlar çoğulcu ve özgürlükçü demokrasiyi hazmedemeyenlerdir. Tek biçimli yurttaş yaratma ideolojisi insanlara birer maske takar. Herkes sessizce sahte ideolojinin pandomimasını oynar, oynamak zorundadır, iki yüzlüdür. İdeolojik devlet, kendi ideolojisinden yana olanları kayırır. Kayırmak, onlara ayrıcalık kazandırmak zorundadır. Bunlar birinci sınıf yurttaştır. Ötekilerse ikinci sınıf. Hikmetinden sual olunmayan ideolojik devlet, toplumu insanı takip, tanzim ve tedip eder. Çünkü toplumu biricik efendisi, babası terbiye edicisi odur. İşin acı yanı bu tür devletler hep demokratlık iddiasıyla ortaya çıkarlar. Oysa demokrasi tek biçimliliği tek kültürlülüğü reddeder. Demokrasiler yalnızca halka dayanırlar, yalnızca halka hesap verirler. Katılımcı olmayan halka değil başka güçlere hesap veren bir rejim özürlüdür."