BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70
HABER /  GÜNCEL

Adalet Bakanlığı'nın başındaki dert

Adalet Bakanlığı ve HSYK 'özel yetkili mahkemeler' için kolları sıvadı ama...

Abone ol

Türkiye'de son yılların en önemli tartışma konusu hiç şüphesiz özel yetkili mahkemeler ve özel yetkili savcılık mekanizması.

Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM) ve DGM savcıları döneminin sona ermesinin ardından hayata geçen 'özel yetkili' sisteme bir 'ince ayar' geliyor. Hem de çok yakında...

'Özel yetkili mahkemeler ve savcıların yetki alanlarının yeniden düzenlenmesi'ne ilişkin taslak, Ekim sonu ya da Kasım başında Bakanlar Kurulu'na gelecek. Ancak bu çalışma o kadar da kolay değil... Neden mi? İşte yanıtları...

HSYK KARARLI

Özel yetkili mahkemeler ve savcıların durumuna ilişkin gelişmeleri bugün köşesine taşıyan Vatan yazarı Murat Çelik,  Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) bir dizi toplantı yaptığını ve konuyu masaya yatırdığını aktardı.

Bu toplantı serisinin sonuçları bir süre önce Ankara'da masaya yatırıldı. Toplantıdan ise özel yetkilerin kaldırılmasına ilişkin karar çıktı. İşte ayrıntılar...

BAKANLIK DEVREDE

Aldığım bilgiye göre, Adalet Bakanlığı mevcut durumu detaylarıyla değerlendirdi ve özel yetkili mahkemeler ile savcıların yetki alanlarının yeniden düzenlenmesine karar verdi. Yeni düzenlemenin ayrıntıları henüz son şeklini almadı ancak kesin olan; kısa bir süre sonra, özel yetkili savcılar ve mahkemelerin yetkilerinin daraltılacağı.

Adalet Bakanlığı'nın hazırladığı ve 'özel yetkilerin belli oranlarda kısıtlanacağı' bu yeni düzenleme, (muhtemelen bu ay sonu) en geç Kasım ayı başında Bakanlar Kurulu'nun gündemine taşınacak. Ardından da, Bakanlar Kurulu'nda son şekli verilip Meclis'e sevk edilecek. Kimi, ne ölçüde tatmin eder bilemem ama son dönemin en önemli tartışma konusunda somut ve kritik adım böylece atılıyor.

SIZMALAR ÖNLENEBİLİR Mİ?

Çalışmaya ilişkin ayrıntıları da aktaran Murat Çelik, şunları yazdı:

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'Köstebek' suçlaması üzerine, "Gizli soruşturma dosyasından bu bilgiler nasıl sızıyor? İnsanın onuru var, ailesi var, çocukları var. Bu noktada gerekli hassasiyet gösterilmeli. Benzer durumların hepsine üzülüyorum, hukuk sisteminde bu noktadaki boşluklar doldurulmalı" deyince, dün biraz araştırdım mevzuyu...

Hemen söyleyeyim; mevcut yapıda bu tür sızmaların önüne geçmek neredeyse namümkün. Ama bu durumu 'mümkün'e çevirmek için devam eden kapsamlı bir çalışma var.

Önce mevcut durumu anlatayım...

Mevcut yapıda sızmaları önlemek 'namümkün' çünkü;

Dosyalar savcının, kalemdeki memurların, kolluk gücünün yani (görev alanına göre) polisin ya da jandarmanın elinden geçiyor.

Bitmedi...

Soruşturma belli bir aşamaya gelip itiraz süreci başladığında bu kez her defasında farklı savcı ve farklı mahkemeler ile bunların kalemlerine gidiyor. Bunun nöbetçi mahkemesi var, üst mahkemesi var, hepsinin ayrı kalemi var... Yani Adliye içinde dolaşıp duruyor dosya ve ekleri.

Anlayacağınız, bilgi ve belgelerin hangi aşamada, hangi duraktan sızdığını bulmak neredeyse imkansız bir hal alıyor.

Varsayalım nereden sızdığının bulunması için soruşturma açıldı...

Dosyanın son sahibi savcıdan başlayarak soruluyor, "Sizden mi çıktı?" diye.

"Evet" diyen olması mümkün mü?

Ergenekon ve Balyoz süreçlerinde açılan soruşturmalar, bu durumun kanıtı niteliğindeki örnekler olarak anlatılıyor hep.

'NAMÜMKÜN'Ü MÜMKÜN'E ÇEVİRMEK

'Namümkün'ü 'mümkün'e çevirmek için yapılan hazırlığa gelince...

Adalet Bakanlığı, yargı mekanizmasının sağlıklı işlediği, dünyadaki 'iyi örnekler' araştırması yapıyor. Almanya, İspanya ve İsveç'te yapılan çalışmalar tamamlandı. Sırada, Avrupa Konseyi üyesi beş ülke daha var.

Sadece sistemin teknik boyutu değil, aynı zamanda ifade ve basın özgürlüğü ile tutukluluk sürelerine ilişkin başlıklar da yer alıyor bu çalışmada.

'İfade Özgürlüğü Strateji Belgesi'nin oluşturulması için çalışılıyor. Tahminler bu belgenin ancak Ocak - Şubat 2012 döneminde tamamlanabileceği yönünde.

Önemli... Hatta çok önemli bir çalışma şu anda devam eden.

Ama herkes biliyor ki, uygulama aşaması, çalışmayı kağıt üzerinde tamamlamak kadar kolay değil.