BIST 10.271
DOLAR 32,37
EURO 34,79
ALTIN 2.394,16
HABER /  GÜNCEL

ABD kredisinin gizli şartı

Bir ABD yetkilisi Türkiye'nin Irak'a tek taraflı müdahelesinin kredi dilimlerini etkileyeceğini ileri sürdü.

Abone ol

Dubai’de imzalanan 8.5 milyar dolarlık kredi anlaşmasının geçen Nisan ayında Kongre tarafından onaylanan ilgili yasayı yansıttığı belirtilerek Türkiye’nin Irak’a tek taraflı müdahalede bulunmaması koşulu dolaylı olarak doğrulandı Bir ABD yetkilisi, Türkiye’nin tek taraflı müdahalesinin kredi dilimlerini etkileyebileceğini kaydederek bu yönde bir adım atılmayacağına güvendiklerini de söyledi. Geçtiğimiz günlerde Dubai’da imzalanan 8.5 milyar dolarlık kredi anlaşmasına ilişkin tartışmaların gerçekten saptığını savunan ABD yetkilisi, bu tartışmalar sırasında en doğru açıklamayı “bu tür uluslararası anlaşmalarda koşulların yer alması normal” yönündeki sözleri sarfeden GHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın yaptığını savundu. Yetkili, söz konusu krediyi, ABD’nin ikili ilişkilere olan bağlılığının ve Türkiye’nin istikrarına verilen öneminin bir işareti olarak serbest bırakma kararını verdiklerini belirterek konuya farklı bir anlam verme çabalarının yanlış olduğunu savundu. Kararın Türk ekonomisi üzerinde önemli bir etkisi olduğunu öne süren yetkili, medya organları ve siyasi aktörlerin ise, kredinin zamanlanması ve koşulları konusunda bazı savları dile getirdiklerine dikkat çekti. Yetkili, ABD’nin geçen ilk baharda kredi konusunda harete geçmeye hazır olduğunu, Dubai’ya kadar imzalanmamasının ise, tamamen Türkiye’den kaynaklandığını belirtti. Dubai’da yapılan açıklamalara aften “asker gönderme ile kredi arasında bir bağ yoktur. Türk askeri katkısı bir koşul değildir” diyen yetkili, Türk politika seçeneklerine ipotek konulduğu görüşlerine değinirken de “Geçen Nisan’dan bu yana Irak’ta yeni bir durum var. Irak’ı artık bir koalisyon kontrol ediyor. Irak artık komşulları için bir tehdit değildir, terörizm sponsörü değildir” diye konuştu. Geçen Nisan ayında Türkiye’nin Irak ile ilgili olarak birçok kaygısı olduğunu, iki ülke arasında istişareler yapılarak bu kaygıları çözdüklerini ifade eden yetkili, yeni bir kaygı olursa ortaklar ve müttefikler olarak bu kaygıyı ele alacaklarını belirtti. Yetkili, “Bizim açımızdan anlaşma, ABD’nin Türkiye ile işbirliği yapma niyetini yansıyor ve Türk dış politikasına bir sınırlama getirmiyor” dedi. ABD yetkilisi, kredi anlaşmasının koşullarına değinirken de, “Kuzey Irak’a tek taraflı girmeme” koşulluna anlaşmada yer verilip verilmediğini net bir ifade ile söylemekten kaçınmakla birlikte dolaylı bir biçimde doğruladı. Anlaşmanın, 8.5 milyar dolarlık kaynağın sağlanmasını mümkün kılan yasanın hükümleriyle tutarlı olduğunu, geçen Nisan ayında Kongre tarafından onaylanan söz konusu yasayı yansıttığını belirten yetkili, yasada Türkiye’nin Irak’ta işbirliğini yapmaması veya tek taraflı asker konuşlandırması halinde destek sağlanmamasını hükmettiğini anımsattı. Türkiye’nin asker göndermemesi halinde kredinin etkileyemeyeceğini vurgulayan yetkili “Dubai imzalanan anlaşma, yasanın koşullarını yansıtıyor. Yeni bir şart yok. Koşullar değişmedi” dedi. Yetkili, kredi koşullarını ekonomik reformların uygulanması, Irak’ta yeniden yapılanması ve insani yardımda işbirliği yapılması olarak özetlerken de “Koalisyon güçlerine katkı bir koşul değildir” diye konuştu. Yetkili, bir soru üzerine Türkiye’nin tek taraflı hareket etmeye karar verirse ve bunu yapma riskini alırsa yeni bir kredi diliminin serbest bırakılmayabileceği uyarısını yaparken de Türkiye’nin böyle yapmayacağına güvendiklerini söyledi. Türkiye’nin, koalisyonun işbirliğiyle Irak’a asker konuşlandırmak istiyorsa iyi bir katkı yapabileceğini ifade eden yetkili, bir soru üzerine PKK-KADEK’in oluşturduğu tehdidi yok etme yollarını belirlemek üzere Türk yetkilileriyle yakın bir çalışma içerisinde olduklarını söyledi. Bir PKK-KADEK grubunun uzunca bir süreden beri Kuzey Irak’ta olduğunu ve kayda değer sayıda Türk askerlerin de bölgede bulunduğunu belirten yetkili, Türkiye’nin geçtiğimiz yıllarda 3-4 kez Kuzey Irak’a girdiğini ancak tehdidi yok edilmediğini savunarak “Belki farklı bir yaklaşım tehdidi yok edebilir” diye konuştu.