BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67
HABER /  GÜNCEL

19 Şubat 2013 Basın Özeti

Kıbrıs'taki mali kriz Ada'nın birleşmesi için son fırsat, Suriyeli liderin Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne sevk edilmesi çağrısı ve Avrupa'nın savunma bütçesini kesmesinin siyasi nüfuzuna olası etkisi.

Abone ol

Financial Times yazarı Tony Barber, Kıbrıs'taki mali krizin Ada'nın yeniden birleşmesi için bir fırsat olabileceğini yazıyor.

Yazıda özetle şöyle deniyor:

"Avrupalı liderler yeterince cesur davranabilirse, Kıbrıs'ta çözüm için bir fırsat var. Ada'da son üç yıldır bankacılık ve borç krizi yaşanıyor. Kıbrıs 17 ülkenin dahil olduğu Euro bölgesinin en küçük üçüncü ülkesi. Bölgenin toplam ekonomik üretiminin binde ikisini temsil ediyor. Ancak küçüklüğüyle ters orantılı olarak Euro bölgesini geçen yaz yaşadığı krize sürükleme potansiyeli var. Kıbrıs bankalarının 10 milyar hükümetin de 7,5 milyar Euro'ya kadar yardıma ihtiyacı var.

"Bu soruna ne çözüm bulunursa bulunsun, Kıbrıs'ın içinde bulunduğu durum Ada'nın yeniden birleştirilmesi için Avrupa hükümetlerine son 40 yılın en iyi fırsatını sunuyor. Çözümün ana hatları belli; Ortak vatandaşlığa sahip, toprak ve mülkiyet meselelerinde uzlaşacak iki bölgeli federal bir devlet. 2004'te Kıbrıslı Türklerin Birleşmiş Milletler planına evet demesiyle böyle bir anlaşmaya çok yaklaşılmıştı. Ama sandıkta ne derlerse desinler Avrupa Birliği'ne gireceklerinden emin olan Rumlar planı reddetmişti."

"Yardım için çözüm koşulu"

Avrupalı liderler şimdi Rumlara dostça ama kararlı bir şekilde mali yardım için diplomatik çözüm yolunda ilerleme gerektiğini söyleyebilir. Şimdiki Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofyas'ın aksine ikinci turu kazanabilecek aday olarak ortaya çıkan Nikos Anastasiades 2004'te BM planını desteklemişti.

"Hristofyas geçen Haziran'da kurtarma paketi istedi ama sonrasında asıl amacı kurtarma paketinin ağır koşullarını kabul eden bir başkan olmak değildi. Kıbrıslı komünistler 2016 parlamento seçimlerine ve 2018 başkanlık seçimlerine bakıyorlar."

"Halkın yabancıların dayattığı kemer sıkma programından usanıp yeniden iktidara geleceklerini hesap ediyorlar. 2018'de Kıbrıs'ta keşfedilen doğal gaz yataklarından gaz çıkarılmaya başlanacak. Bu zenginlik, Rumlar için muhtemelen Kıbrıs sorununun çözüm penceresini kapatacak. Bu yüzden Anastasiades ve Avrupalı muadillerinin çözüm için beş yılları var."

Guardian gazetesi Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi tarafından Suriye'deki ölümleri araştırmak üzere oluşturulan komisyonun Suriye liderlerinin ölüm ve işkence vakaları nedeniyle Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılanması çağrısında bulunduğunu aktarıyor.

'Suriyeli liderler ICC'de yargılansın'

Gazeteye göre komisyonun üyelerinden eski Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Carla del Ponte, isim vermeden üst düzey faillerin belirlendiğini söyledi ve Suriye meselesinin bu mahkemeye havale edilmesini istedi.

Ancak Guardian, daha önce üst düzey Suriyeli yetkililerin bu mahkemede yargılanması çağrılarının karşılık bulmadığını zira bunun Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesinin oybirliğini gerektirdiğine dikkat çekiyor.

Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Fransa Suriye lideri Beşar Esad'ın gitmesini isterken Rusya ve Çin, Şam'ın cezalandırılmasına ilişkin girişimleri engelledi.

Bu arada Guardian İngiltere Hükümeti'nin Suriyeli isyancılara malzeme gönderilmesi ve isyancıların eğitimini kolaylaştıracak bir düzenleme konusunda Avrupa Birliği'ni ikna ettiğini aktarıyor.

Independent gazetesi ise İngiltere'nin isyancıların silahlandırılması yolundaki çabasının ise sonuç vermediğini aktarıyor. Gazetenin manşetinde ise Rusya'nın Suriye rejimine silah göndermeme sözü vermesine rağmen silah sevkiyatının aralıksız sürdüğü belirtiliyor.

Haberde özetle şöyle deniyor:

"Rusya Batılı diplomatlar tarafından Suriye'ye silah göndermeme sözünden dönmekle suçlanıyor. Bir ay önce Rusya'nın bu konuda söz vermesi İngiliz yetkililer tarafından Moskova'nın Esad rejimiyle arasında mesafe koymaya başladığının işareti olarak değerlendirilmişti. Ancak Suriye'ye malzeme nakli konusunda Birleşmiş Milletler yasağı olmadığını vurgulayan ve önceki sözleşmelerden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirdiğini söyleyen Rusya sevkiyata devam ediyor."

"Hava ve deniz savunma sistemlerinin yanı sıra Kremlin'in şimdi Suriye'ye Yak-130 uçağı göndermeye hazırlanıyor olabileceği belirtiliyor. Bu uçaklardan, kara saldırıları için füze ateşlenebiliyor. Suriye rejimi, yerleşimin yoğun olduğu bölgelerde yoğun olarak savaş uçağı kullanıyor. Bu saldırılarda onlarca sivil hayatını kaybediyor. Rusya'da devlete ait silah şirketin Suriye'yle 36 adet Yak uçağı için 550 milyar dolarlık anlaşması var. Bunlar eğitim uçağı olmasına rağmen muharebelerde de kullanılabiliyor.

'Avrupa yalnızlaşabilir'

Financial Times yazarı Gideon Rachman, Avrupa Birliği'nin silaha yatırım yapmaması halinde uluslararası siyaset sahnesinde yalnız kalabileceğini yazıyor.

Yazar özetle şöyle diyor:

"Avrupa'nın askeri güç kullanma kabiliyeti hızla azalıyor. Bununla birlikte Avrupalıların dünya genelinde çıkarlarını savunma gücü de azalıyor. Afganistan'da çok sayıda Avrupalı asker ve Mali'de Fransız birlikleri olduğu doğru ama askeri kapasite sessizce düşüyor. 2008'den bu yana Avrupa hükümetleri ekonomik krize tepki olarak savunma harcamalarını yüzde 10-15 kesti. NATO'nun askeri harcamalarının dörtte üçünü karşılayan ve Avrupalıların kendi başlarına harekete geçememesinden giderek daha fazla rahatsız olan Amerika kapılarındaki tehlike ne olursa olsun yakın bir zamanda müttefiklerini tek başına bırakabilir."

"Aslında Amerika kendi askeri kemeri sıkma önlemlerine hazırlanıyor. Gelecek ay otomatik bütçe kesintileri devreye girerse Amerika önümüzdeki 10 yol içinde savunma bütçesinde bir trilyon dolarlık kesintiye gidecek. Amerika askeri ağırlığını Asya'ya kaydırıyor. Son 10 yıl içinde Avrupa'nın savunma harcamaları yüzde 20 oranında düşerken Çin'in harcamaları yüzde 250 arttı."

"Ama Avrupa'yı bekleyen potansiyel tehditler için çok uzaklara bakmaya gerek yok. Suriye'de binlerce kişinin ölüyor ve savaş tüm bölgede istikrarı tehdit ediyor. İran'ın nükleer programı çatışma çıkarabilir ve Avrupa'ya enerji sevkiyatı tehlikeye girebilir. Rusya'nın askeri harcamaları artıyor. Çin'le komşuları arasındaki gerginlik Avrupa'nın bağımlı olduğu ticaret yollarını tehdit edebilir."