BIST 10.644
DOLAR 32,21
EURO 35,04
ALTIN 2.493,20
HABER /  GÜNCEL

19 Mayıs'ta ağır suçlamalar

19 Mayıs Üniversitesi’ndeki kadrolaşma iddialarını araştıran TBMM Araştırma Komisyonu’nun tamamladığı rapor çarpıcı tespitler içeriyor.

Abone ol

19 Mayıs Üniversitesi’ndeki (OMÜ) kadrolaşma iddialarını araştırmak amacıyla kurulan TBMM Araştırma Komisyonu’nun taslak raporunda, üniversitenin öğretim elemanlığı kadrosunun, sınavla alınan memurluğa geçiş için joker olarak kullanıldığı öne sürüldü. Taslak raporda, üniversitenin öğretim elemanı ve öğretim yardımcısı kadrolarına yapılan atamalarda, kaynak planlamasının sağlıklı yapılmadığı, özellikle personel kaynağının planlanmasında objektif bir kriter geliştirilmediğinin anlaşıldığı ileri sürüldü. Atama için sınav şartı bulunmayan kadrolara yapılacak atamaların ilan ile duyurulmadığı ifade edilen raporda, "OMÜ’deki akademik kadro seçiminde tam bir keyfiliğin hakim olduğu görülmektedir" denildi. Profesör atanmak için gerekli puanın 20-30 katı puanı olan bir kişinin, öğretim üyeliğini yükselmek bir yana, araştırma görevlisi olarak bile görevine devam etmesine imkan verilmediği iddia edilen raporda, atama yapılması için ilan zorunluluğu bulunan kadrolara yapılan atamalarda, kişiye özel ilanlar verilerek, başka kişilerin atanmamasının sağlandığı belirtildi. Raporda, "Az da olsa birden çok adayın başvuru olanağı kazandığı durumlarda, hiçbir objektif kriter ortaya konulmaksızın istenen aday seçilmektedir" görüşüne yer verildi. Bazı kişilerin ise atandığı uzmanlık alanı ya da bölümle ilgisi olmayan yüksekokul ve meslek yüksekokullarına atandığı öne sürülen raporda, "Bu işlemlerdeki amaç, ilan edilen kadroya atanması düşünülen kişi dışındaki kimselerin başvurmasını engellemektir" ifadesine yer verildi. "TALİMATLARLA BASKI ALTINA ALINDI" Raporda, mesleklerinde veya belirli bir konuda uzmanlaşmış olmayı gerektiren görevlere; uzman olmayan, iş ve eğitim tecrübesi bulunmayan kişilerin atandığı savunulan raporda, atanan 98 kişiden; 35 öğretim görevlisi, 8 uzman ve 12 okutmanın yeni mezun ya da en fazla 3 yıl önce mezun olan kişiler olduğu kaydedildi. Raporda, eğitim-öğretim ihtiyaçları dikkate alınarak değerlendirme yapması gereken birimlerin yönetim kurullarının, talimatlarla baskı altına alındığı ileri sürüldü. 37 araştırma görevlisinin, doçentliğe ve profesörlüğe atanmak için gereken puandan çok fazla puana sahip olduğu halde, atamalarının yapılmadığı savunulan raporda, şu görüşlere yer verildi: "Üniversitenin akademik atama ve yükseltmeleri belirli bir tutarlılık içinde yapması beklenirken, belirli zaman dilimlerinde kriterlerin yükseltildiği, belirli zaman dilimlerinde düşürüldüğü, bazen de geçmişe yönelik istisnalar oluşturulduğu açık olarak göze çarpmaktadır. Uygulama; zamana, kişiye ve duruma göre değişmektedir. Bu şekilde yürütülen bir uygulamanın tutarlı olmasının beklenmesi zaten mümkün değildir. Adamına göre değişen kuralların üniversite yönetiminin tasarruflarında esas olması, adalet duygusunu zayıflatmış, üniversitenin saygınlığını da zedelemiştir." "YÜKSEK MAAŞ İÇİN UZMAN KADROLARI KULLANILDI" Taslak raporda, bazı bölümlere, üniversitede görevli öğretim üyelerinin akrabalarının atandığı iddia edilerek, "Üniversite içinden uzman kadrolara atananlar, atandıkları laboratuvarlarda, kitaplıklarda, atölyelerde ve diğer uygulama alanlarında görev ifa etmekten çok, bu unvanlarıyla eski görevlerini sürdürmüşlerdir. Bu durum ise OMÜ yönetiminin kamu yararını gözeterek değil, çeşitli saiklerle kişilere yüksek maaş ödemesi yapabilmek için uzman kadrolarını kullandıklarını göstermektedir" denildi. Uzman, öğretim görevlisi, okutman ve eğitim-öğretim planlamacısı kadrolarına yapılacak atamalar için herhangi bir sınav şartının aranmadığı, bu kadrolara atanacak kişilerin seçiminde üniversitelere belirli sınırlar içerisinde takdir yetkisi verildiği ifade edilen raporda, 2000-2005 yılları arasında atanan 98 öğretim görevlisinin 45’inin iş ve eğitim tecrübesi, 24 okutmanın 9’unun da çalışma ve eğitim tecrübesi olmadığı ileri sürüldü. "OBJEKTİF KRİTERLERE UYULMADI" Raporda, şunlar kaydedildi: "Akademik personel kaynaklarının kullanılmasında objektif kriterler kullanılmamıştır. Bu kaynakların, üniversiteye bağlı birimlere dağıtılmasında ve kadro planlamasında da objektif bir kriter kullanılmadığı anlaşılmaktadır. Bazı birimlerde yüksek sayıda öğretim elemanı bulunmasına rağmen, bu birimlere yeni bir çok atama yapılmıştır. Ancak bazı birimlerde öğretim elemanı sayısı son derece yetersizdir. Bazı yüksekokullarda derslerin çoğunluğu üniversite dışından ilköğretim öğretmenleri tarafından yürütülmektedir. Öğretim elamanlığı kadrosu, ihtiyaç olan birimlerde değil, öğretim elemanı sayısının yüksek olduğu birimlerde veya hiç öğrencisi bulunmayan birimlerde kullanılmıştır. Bu tutum, kadro planlanmasında eğitim öğretim ihtiyaçlarından hareket edilmediğini ortaya koymaktadır. Öğretim elemanı kadrolarına yapılacak atamalarda da objektif bir kriter geliştirilmemiştir. Mesleki yeterlilik veya tecrübe esas alınmamaktadır. Özellikle de öğretim elemanı seçiminde belirli objektif kriterlerle hareket edilmesi bir yana, rekabet şartları da oluşturulmamıştır." "KADROLAR MEMURLUĞA GEÇİŞ İÇİN KULLANILDI" Öğretim elemanlığı kadrolarının, memurluğa giriş için gereken özel usullerin aşılmasında kullanılan araçlara dönüştürüldüğü savunulan taslak raporda, şu görüşlere yer verildi: "Kamu personeli kadrolarına atama, getirilen sınav usulünün aşılması hususunda öğretim elemanı kadrolarının joker olarak kullanıldığı görülmektedir. Özellikle uzman kadrolara yapılan atamalarda, kadronun ihdas amacı ile hiç bir surette uyuşmayacak yöntemler kullanılmakta, memur kadrolarına atama amacı bu kadrolar aracılığı ile sağlanmaktadır. Mühendis, avukat, mimar gibi memurluk kadrolarına girişte kullanılan genel usullere tabi kadrolara atama yapmak için uzman kadrolar kullanılmıştır. Kadrolar yerel inisiyatif oluşturmanın aracı haline getirilmiştir. Çeşitli sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile üniversite yönetim kadrosunda bulunan kişiler, bazı gazeteci ve televizyoncular, bazı siyasi parti temsilcileri ve özellikle de (tehlikeli şekilde) yargı mensuplarının yakınlarının akademik kadrolar kullanılmak suretiyle memurluk kadrolarına taşındığı görülmektedir. Üniversite tarafından tesis edilen idari işlemlerin yargısal denetimini yapacak olan Bölge İdare Mahkemesi Başkanı’nın kızının Mart 2005’te geçici kadroda görevlendirildiği, arkasından da uzmanlık alanı ile ilgili olmayan bir alanda uzman olarak görevlendirildiği anlaşılmaktadır. Kadrolaşma konusundaki organizasyon, bazı kadroların temel kadrolaşma stratejisine destek sağlamak amacı ile bir çeşit promosyon olarak kullanıldığını ortaya koymaktadır."