BIST 10.740
DOLAR 32,20
EURO 34,98
ALTIN 2.513,14
HABER /  GÜNCEL

14 Şubat 2011 Basın Özeti

'Türkiye Mısır'a demokratik model mi, otoriter devlet mi?', Meclisi lağveden ordu, kontrolü tümüyle eline mi alıyor?

Abone ol

Guardian gazetesinde bir değerlendirme kaleme alan Robert Tait, Mısır'a demokratik model olarak gösterilen Türkiye'nin otoriter bir devlet olarak görülmesinin de mümkün olduğunu ifade ediyor.

Gazetenin eski İstanbul muhabiri Tait, "Genel kanıya göre, Türkiye büyük çoğunluğu Müslüman bir ülke olarak, Avrupa Birliği'ne üyelik kararlılığını vurgulayan demokratik olarak seçilmiş bir hükümet öncülüğünde birkaç yıl içinde askeri egemenlikten sivil yönetime geçmeyi başarmış bir ülke." diyor.

"Eğer Mısır, otoriter bir yönetimden demokrasiye hangi yoldan geçeceğini arıyorsa, bu görüşe göre, gidilecek yolun örneğini Türkiye çiziyor."

"Demokratik model mi, otoriter devlet mi?"

Yazar, son 50 yıl içinde dört sivil hükümeti devirmiş olan ordunun mevcut hükümet tarafından olması gereken sınırlara geriletildiğini ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın referandumla onaylanan anayasa değişiklikler ardından Batılı diplomatların övgüsünü kazandığına da değindikten sonra Adalet ve Kalkınma Partisi'nin yükselişini ise şöyle özetliyor:

"AKP'nin yükselişi, Anadolu'daki dindar ve muhafazakâr orta sınıfın yükselerek ordunun ve yargı gbi laikliğin diğer ayaklarının ekonomik tabanını zayıflatmasıyla ivme kazandı."

Tait, Türkiye'nin ve AK Parti'nin Mısır'a örnek olabileceği şeklindeki yorumları böyle özetledikten sonra, karşıtların çizdiği tabloya geçiyor.

Yazarın aktardığı karşıt görüşlere göre, geçmişi radikal olan Başbakan Erdoğan, ılımlı görüşlere sahip olduğu haliyle dahi, İsrail'i sert bir şekilde eleştirip, İran'la sıcak ilişkiler kuruyor. Uzun yıllardır, NATO stratejisinin önemli bir bileşeni olan Türk ordusu, giderek daha da yenik görünüyor.

"Türkiye Mısır'a benzemeye başlıyor"

Tait, yazısına İstanbul'da yaşayan ve Türkiye'de sivil asker ilişkileri ve güvenlik konularında uzman olan Gareth Jenkins'in yorumlarıyla son veriyor.

Jenkins'in Guardian'daki yorumda aktarılan görüşleri şöyle:

"Türkiye askeri bir tür otoriter yönetimden, sivil bir otoriter yönetime geçiyor. Son yıllarda ciddi bir siyasi zulme, basın üzerinde baskıya ve insanların neyle suçlandıklarını bilmeden içeriye atıldıkları bir ortama şahit oluyoruz. Polis bir iç baskı aygıtı olarak kullanılıyor. Türkiye, Mısır'a model ülke olmaktan çok, giderek Mısır'a benzeyen bir ülke haline geliyor."

Meclisi lağveden ordu, kontrolü tümüyle eline mi alıyor?

Independent gazetesi, Hüsnü Mübarek sonrası Mısır'da ordunun rolüyle ilgili bir değerlendirmeyi manşetinden aktarıyor.

Gazetenin Orta Doğu muhabiri Robert Fisk imzalı haberde, "Ordu Mısır üzerindeki kontrolünü sıkılaştırıyor mu diye soruluyor?"

Milyonlarca Mısırlının Hüsnü Mübarek rejimine karşı devrimlerinden iki gün sonra, uzun yıllardır Mübarek'le beraber olan Mareşal Muhammed El Tantavi yönetimindeki ordunun, parlamentoyu lağvedip, anayasayı askıya alarak ülkedeki hakimiyetini sağlamlaştırdığını kaydeden Fisk, ordunun ilk açıklamalarında önceliklerini "kaos ve düzensizliği" engellemek olarak ortaya koyduğunu ancak bunların, Mübarek tarafından sıklıkla dile getirilen sözlerle aynı olduğuna dikkati çekiyor. Fisk, değerlendirmesine şöyle devam ediyor:

"Mübarek rejimini deviren kadın ve erkeklerin talepleri ile ordunun onlara vermeyi düşündüğü tavizler arasındaki farklar giderek belirginleşiyor. Tahrir Meydanında dün yapılan küçük bir mitingde olağanüstü hal yasalarının kaldırılması ve siyasi mahkumlara özgürlük talepleri dile getirildi.

Meydanlara yeniden dönülür mü?

Times gazetesi de konuyla ilgili haberinde, binlerce Mısırlının ordunun boşaltma çabalarına rağmen Tahrir meydanını terketmeyi reddettiğini aktarıyor.

Meydandaki göstericilerden biri Times'a, Mübarek'in gidişi ardından protestolara son veren kişilerin tekrar meydana döndüklerini söylemiş.

Financial Times gazetesi Mısır'da reform umutlarının orduya bağlı olduğu değerlendirmesini yapan bir yazıya yer veriyor.

Kahire'den yazan Heba Salih, Mısır'ın yeni askeri yöneticilerinin vitrininde, ismi açıklanmayan bir askeri sözcünün olduğunu, yalnızca Yüksek Askeri Konsey'in sözcüsü olarak tanıtılan bu kişinin, birkaç kez televizyon ekranlarından yaptığı açıklamalarda, ordunun ülkeyi nasıl yönetmeyi planladığının işaretlerinin verildiğini belirtiyor.

Buna göre, gelecek birkaç ay içinde Mısır'ın yeni siyasi yapısını şekillendirmede Askeri Konsey'in rolü büyük olacak. Yüksek Askeri Konseyin başında Hüsnü Mübarek döneminin eski Savunma Bakanı Mareşal Muhamed Hüseyin Tantavi var.

Financial Times Wikileaks'te yayınlanan belgeler ışığında Tantavi, geçmişte siyasi ve ekonomik reformlara Mübarek kadar karşı çıkmış olan son derece muhafazakâr bir isim olarak niteliyor.

Demokrasi yanlısı genç protestocular ise, Askeri Konsey içinde önemli roller üstlenen ve reformları desteklediklerine inanılan bazı komutanların varlığı nedeniyle orduyla ilgili iyimser bakış açılarını koruyorlar.

Mısır ordusu konusunda uzman eski bir subay olan Kadri Said, geçmişte siyasi çizgiyi Mübarek'in belirlediği bir yapıda çalışmaya alışmış olan generaller için geçiş dönemini yönetmenin zor olduğunu ancak generallerin de muhtemelen bir tür demokratik sistem istediklerini söylüyor.

Financial Times muhabiri Heba Salih yazısında ordunun, Mısır'ın yeni anayasasında söz sahibi olacağı ve geleceğin Mısır'ında kırmızı çizgilerine saygı gösterileceğini bu şekilde garanti altına alacağı değerlendirmesini de yapıyor.